Translate.vc / portugués → turco / Waldo
Waldo traducir turco
384 traducción paralela
Eu, Waldo Lydecker... fui o único que realmente a conheceu... e tinha precisamente começado a escrever a história de Laura, quando... outro daqueles detectives veio visitar-me.
Ben, Waldo Lydecker onu gerçekten tanıyan tek kişiydim ve şu dedektiflerden bir diğeri daha beni görmeye geldiğinde Laura'nın hikayesini henüz daha yeni yazmaya başlamıştım.
- Bom dia, Sra. Treadwell.
- Waldo.
- Waldo.
- Günaydın, Ann.
Enforquem-me se simpatizo. Não seja impertinente, Waldo!
Oh, bu kadar can sıkıcı olma, Waldo!
É só porque eu não a quiz dar-lhe enquanto Waldo estava presente.
Sadece Waldo yanınızdayken onu size vermek istemedim, hepsi bu. - Oh.
Waldo, para seu próprio bem, aviso-o para parar de sugerir... que eu tenho algo a ver com a morte de Laura.
Waldo, kendi iyiliğin için, Laura'nın ölümüyle herhangi bir bağlantım olduğunu ima etmeyi kesmen için seni uyarıyorum. Pekala.
Rapaz, Waldo Lydecker, para falar com a Mna. Laura Hunt.
Evlat, Bayan Laura Hunt'a onu görmek üzere Waldo Lydecker'ın geldiğini söyler misin?
Ela tornou-se tão conhecida como a bengala de Waldo Lydecker... e a sua palidez.
En az Waldo Lydecker'ın bastonu ve beyaz karanfili kadar iyi bilinen biri olmuştu.
- Olá, Waldo.
- Merhaba, Waldo.
Está bem, Waldo.
Pekala, Waldo.
Peço desculpa, Waldo.
Üzgünüm, Waldo.
Ao descer tão baixo, apenas te degradas, Waldo.
Bu kadar alçalmakla sadece kendini küçük düşürmüş oluyorsun, Waldo.
Waldo... Porque estás a fazer isto?
Waldo bunu niçin yapıyorsun?
Ele não está lá, Waldo. Eu sei que não está.
Orada olmayacaktır, Waldo, olmayacağını biliyorum.
Tem lido demasiados melodramas, Waldo.
Çok fazla melodram okumuşsun, Waldo.
Telefonei para lhe dizer, Waldo, lamento profundamente.
Seni, korkunç derecede üzgün olduğumu söylemek için aradım, Waldo.
- Só as emprestei a Laura, com sabe. - Claro que sim, Waldo.
- Sen de biliyorsun, onları Laura'ya sadece ödünç vermiştim.
É verdade.
- Sahiden mi, Waldo?
A propósito, pedi a Waldo Lydecker para aqui vir esta manhã.
Bu arada Waldo Lydecker'dan bu sabah buraya gelmesini istedim.
Waldo.
Waldo.
Waldo, pretendo ser amável nesta situação, como sabes... mas devo dizer-te que tu é que segues um modelo padrão óbvio.
Waldo, bu konuda elimden geldiğince nazik olmaya çalışıyorum ama sana aynı belirgin gidişatta olanın sen olduğunu söylemek zorundayım.
Waldo deu-lhe este relógio, não deu?
- Bunu daha önce hiç görmüş müydün? - Hayır. Bu saati sana Waldo verdi, değil mi?
Waldo viu ali uma rapariga, e supôs que era você.
Waldo ayakta duran bir kız gördü ve sen olduğunu sandı.
Waldo ouviu Shelby correr na sala ao lado... e escondeu-se lá fora na escada.
Waldo, Shelby'nin öbür odadan koşarak geldiğini duydu bu yüzden dışarıdaki basamaklarda saklandı.
Aí, Waldo voltou e colocou a arma no relógio.
Sonra da, Waldo geri geldi ve silahı saatin içine koydu.
Não podia convencer-me a mim própria a acreditar que... Waldo era um assassino.
Waldo'nun bir katil olduğuna kendimi inandıramadım.
E Waldo fazia tudo o que podia para o incriminar.
Ayrıca Waldo, onu suçlu göstermek için her şeyi yapıyordu.
- As coisas são como são, não é, Laura?
- Öyle olur, değil mi, Laura? - Waldo!
- Waldo! "Escutaram a voz de Waldo Lydecker... " numa transcrição gravada.
Elektronik banttan, Waldo Lydecker'ın sesini dinlediniz.
Waldo, tiraste uma vida.
Bir hayat aldın, Waldo.
- Que nos escapou, Waldo?
Kimi ıskaladık, Waldo?
Waldo, traga os prisioneiros.
Waldo, tutukluları içeri getir.
Waldo, retorne ao hotel... e fique com o Amos até que ele se acalme.
Waldo, sen en iyisi otele gidip biraz sakinleşene kadar Amos ile birlikte kal.
Waldo e Lew matam-te mal te vejam.
Hah! Waldo ve Lew seni gördükleri anda vururlar.
Sendo honesto, Waldo. Quando ia matar a esse pobre animal... não tive coragem de o fazer.
Sana yalan söylememin bir anlamı yok Waldo, o aşağıIık aptal hayvanı öldürmeye gönlüm el vermedi.
Johnny, você e o Pecos, amarrem-nos, menos o Waldo.
Jonny, sen ve Pecos bağlayın onları, Waldo hariç.
Waldo, ainda me lembro da nossa briga no saloon.
Waldo, salonda yaptığımız kavgayı hatırlıyorum.
Não acredito, Waldo.
Oh, Sen bunu asla unutmazsın, Waldo.
Waldo, és um imbecil!
Waldo, sen bir ahmaksın!
Que estás a tentar esquecer, princesa? Que queres esconder?
Sen misin, Waldo?
És mesmo tu, Waldo?
Alexandra Del Lago efsanesi...
Chegando em Paris, você tem de conhecer o tio Waldo.
Paris'e vardığımızda Waldo amcamızla tanışmalısınız.
- Waldo?
Waldo?
Encontraremos com o tio Waldo no Le Petit Cafe.
Waldo amcayla Le Petit Cafe'de buluşacağız.
Oh, cale-se, Waldo!
Oh, kapa çeneni, Waldo! Nereye varmak istiyorsunuz?
- Waldo.
- Waldo.
- Porque não pifa outra vez, Waldo?
- Niçin yeniden bayılmıyorsun, Waldo?
- Porque fizeste isso, Waldo?
- Bunu neden yaptın, Waldo?
- O que vai fazer?
- Ne yapacaksın? - Waldo'yu tutuklayacağım.
- Prender Waldo.
- Mark.
Ouviu isto, Waldo?
Duydun mu, Waldo?