Translate.vc / portugués → turco / Zuma
Zuma traducir turco
47 traducción paralela
As ondas em Malibu e em Zuma são fantásticas na Primavera, acredita em mim.
Malibu'daki dalgalar ve Zuma, baharları öyle fantastik oluyor ki.
- Tenho uma coisa pra falar com vocês. - Sr. Buttermaker.
Sonra da Zuma'ya gidip beden sörfü yapmıştık.
Pegar onda.
Zuma'ya gideriz.
Lembra quando fingi estar doente, e fomos até Zuma?
Neden beden sörfü diyorsun?
Você não se lembra?
Hani ben hasta taklidi yapmıştım ve Zuma'ya gitmiştik?
- Nós fomos para a praia para pegar ondas. Não era Zuma, era Redondo Beach.
Zuma değil, Redondo Sahili.
Da próxima vez, vamos pra Zuma.
Bir dahakine Zuma'ya gideriz.
Calma, Zuma.
Sakin ol Zuma.
Espero por vocês amanhã em Zuma Beach?
Zuma Plajında buluşuyor muyuz sabaha?
E não me venha com o vulgar, com o inconveniente zoom.
Şu saçma sapan, edepsiz zuma da başlayacağım şimdi.
Se os corrigir esta noite, posso ir para Zuma de madrugada.
Not verme işini bu gece bitirirsem, şafak vaktinde sahile inebilirim.
Toda a gente se lembra dela. Presa na praia, a Norte de Zuma.
Herkes onun Monte Zuma sahilinde karaya vurduğu günü hatırlıyor.
Ir pela costa até Zuma.
Sahilden yukarı, Suma'ya.
A McNamara / Troy, outrora a Tiffany's do mundo da cirurgia plástica, parecia agora uma carcaça de baleia malcheirosa na praia de Zuma.
Bir zamanlar estetik cerrahi dünyasının Tiffany'si * olan McNamara / Troy şimdiyse Zuma sahiline vurmuş, pis kokulu bir balina leşi gibiydi.
Que tal, amanhã, fazermos um piquenique em Zuma Beach?
Yarın Zuma sahilinde piknik yapalım mı?
Que tal pegarmos os biquínis e irmos para o Zuma?
Balıkadam kıyafetlerimizi giyelim ve Zuma'ya dalmaya gidelim.
Encontrei alguns miúdos no Zuma.
Zuma'da bazı arkadaşlarla koşu yaptık.
Hastati contra Zuma.
Hastati, Zuma'ya karşı.
- Não há sinal do esquadrão Zuma.
Silva'dan bir iz yok!
Os Zuma estão aqui, algures!
Zuma dışarılarda bir yerde.
A recuperar no Hospital Central de Joanesburgo, o turista americano Michael Woods foi considerado um herói, pelo Presidente Jacob Zuma, que lhe chamou :
Johannesburg Merkez Hastanesinde tedavi gören Amerikalı turist Michael Woods, başkan Jacob Nouma tarafından kahraman ilan edildi. Kendisi adaletin yüce muhafızı olarak adlandırıldı.
Meu, tem cá um "zoom", bacano! Este "zoom" é de uma potência!
Olum, zuma bak lan, çok fena.
Sabes, há 29 anos atrás, na Serra Leoa, havia um agricultor chamado Samwel Zuma, que teve a audácia de identificar vários operativos menos importantes do Mombaça às autoridades locais.
Bilirsin, 29 yıl önce Sierra Leone'de Samwel Zuma adında bir çiftçi vardı, yerel yetkililere birkaç düşük rütbeli Mombasa işçisinin adını vereceği söyleniyordu.
Dembe Zuma.
Dembe Zuma.
Há um rapaz preso num sumidouro em Zuma. Vamos.
On yaşında bir çocuk, Zuma Plajı'ndaki bir subatana sıkışmış.
Zuma Beach está em alerta, um menino está preso a alguns metros da superfície.
On yaşındaki bir çocuğun, yüzeyin bir buçuk kat altında kalması nedeniyle, Zuma Plajı teyakkuz halinde.
A tensão está a aumentar em Zuma Beach, porque um rapaz de 10 anos, Owen Cooper tem menos de 1 hora até se afogar.
Zuma Plajında tansiyon yükseliyor, aldığımız habere göre on yaşındaki Owen Cooper'ın sular altında kalmada önce bir saatten az vakti kalmış.
Conforme a saga em Zuma Beach continua a desenrolar-se, Walter O'Brien, um consultor da Segurança Interna, está a entrar no subsolo no que só pode ser descrito como um esforço muito arriscado.
Zuma Plajı'ndaki destan devam ederken, Walter O'Brien İç Güvenlikten bir sözleşmeli çalışan toprağın altına giriyor ve bu girişime sadece ve sadece riskli bir çaba denebilir.
Esta é uma filmagem dramática do Walter O'Brien a salvar a vida de um menino que ficou preso num sumidouro em Zuma Beach.
Ekranlarınızda Walter O'Brien'in Zuma Plajı'nda subatanda mahsur kalan bir çocuğu kurtardığı, etkileyici kamera görüntülerini izliyorsunuz.
Porque a sua reputação precede-o, Sr. Zuma.
Çünkü namınız sizden önde yürüyor, Bay Zuma.
É Zuma.
Bu Zuma.
Vamos voltar para Zuma.
Zuma'ya gidelim.
Tu e eu. Vamos para Zuma.
Sen ve ben Zuma'ya gidelim.
Estou a dizer-lhe, Zuma tem aqueles barris perfeitos.
- Ciddiyim. Zuma'nın mükemmel varilleri vardı.
Mas é porque, enquanto o resto da humanidade dominou a arimétrica, e conseguiu dominar o conceito de arimétrica, o Presidente da África do Sul, Jacob Zuma...
Bunun nedeni, insanlığın geri kalanının aritmetik denen konsepti kavrayabilmiş olmasına karşın Güney Afrika cumhurbaşkanı Jacob Zuma'nın......
820... Quer dizer, sinceramente... o engraçado nisto é que...
769 bin, 820... Yani... Açıkçası i şin komik tarafı Jacob Zuma burada çok tartışılan bir figür.
Zuma.
Zuma. Kesin bir tane almıştır bile.
Acho que ficou furioso por saber que não estávamos prontos hoje e pediu para a Lucinda os levar à degustação da Zuma Beach.
Bence bugünkü işe hazır olmadığımızı öğrendiğinde sinirden deliye döndü. Lucinda'nın onu, Zuma Plajı'yakınlarındaki şarap tadımı odasına götürmesini sağladı.
E este é o meu associado, Dembe Zuma.
Evet. Bu da iş arkadaşım Dembe Zuma.
Conte-me tudo o que sabe sobre o Dembe Zuma.
Dembe Zuma ortadan kaybolduğundan beri neler bulduğunu anlat bana.
Poucos entendem a tenacidade de um homem como o Dembe Zuma.
Dembe Zuma gibi bir adamın şiddetli sadakatini gerçekten çok az kişi anlayabilir.
Agentes Mojtabai e Zuma. FBI.
Ajan Mojtabai ve Zuma, FBI.
Zuma, dá o mandado ao senhor.
Zuma. Adama belgeyi ver.
Zuma. Tu dás cabo de mim.
- Zuma, beni verem ediyorsun.
Podemos ir para Zuma.
Takılırız işte.
É o Samwel Zuma?
- Sen Samwel Zuma mısın?
Jacob Zuma é uma figura controversa por aqui. Ele instalou recentemente uma piscina na sua casa.
Geçtiğimiz günlerde evine bir yüzme havuzu yaptırdı.