English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / portugués → turco / Ás

Ás traducir turco

744,269 traducción paralela
Assim, saberás o que esperar e não perderás o juízo ao ver as mamas da Paige.
Böylece Paige'in memelerini gördüğün zaman ne yapacağını bileceksin.
Nas próximas 24 horas, tu e só tu serás o guardião deste valiosíssimo tesouro, as alianças.
Önümüzdeki 24 saat boyunca, sen ve sadece sen bu en kıymetli hazinenin koruyucusu olacaksın... Nikah yüzükleri. Onları hayatın pahasına koruyacaksın.
As bases.
Aşamalar!
É aqui que escrevo as regras.
- Ben kuralları buraya yazıyorum.
Já falei com as pessoas da Techtropolis.
Techtropolis ile konuştum bile.
As nossas filhas não se qualificam, sem ela.
O olmadan kızların kazanması imkânsız.
Tens as etiquetas?
- Etiketi koparmadın, değil mi?
É terapeuta do Sam e quer manter as coisas profissionais.
Sam'in terapistisin ve profesyonelce davranmak istiyorsun.
Olá, Rajesh. Como vão as coisas?
Merhaba Rajesh Nasılsın?
As mulheres também não querem isso.
Kadınlar bunu da istemez.
As mulheres gostam de um homem que se sustenta.
Evet, kadınlar kendini geçindirebilen erkeklerden hoşlanır.
A empregada é que faz as compras.
Alışverişi hizmetçi yapar.
É a minha melhor amiga, não a mulher do refeitório que tira as côdeas das tuas sandes.
Penny yakın arkadaşım, kafeteryada sandviçinin kenarlarını kesen bayan değil!
Li sobre as fadas madrinha. E vêm sempre sozinhas.
Peri anneler hakkında okumuştum genelde yalnız gelirler.
As fadas têm pescoços tão delicados. Devias dar-lhe ouvidos, pai.
Şimdi geri çekilin, hepiniz.
Ela cumpre sempre as promessas.
Perilerin boyunları çok narindir.
Cuidado com as emoções, Rumple. São fortes na nossa família.
Annenin oğluna olan sözüne ne dersin?
E, ao início, parecia impossível. Ligar as luzes à mão?
Hatırlarsan ben de 28 senelik lanet süresince sihirsiz kaldım.
Podem acelerar as coisas?
Burada bir gelişme var mı?
Que diabo é isso? As areias de Morfeu.
O zaman gittiğimizde bize göz kulak olmanı isteyeceğim.
Se as coisas correrem mal, tens de sair da cidade e ir até Nova Iorque.
Eğer işler ters giderse, kasabadan ayrılıp New York'a ulaşmalısın.
Mas, como em todas as batalhas, nem todos sobrevivem.
Ama şu da var, savaş dediğin şeyden herkes sağ çıkamıyor.
Claro. As fadas dão amor e esperança, certo?
Tabii ki.
Quando tiver visto todas as crianças nascidas este inverno.
Bu kış doğan tüm çocukları kontrol ettiğimde.
Procuraste por todo o lado uma forma de a derrotar. Mas acho que todas as tuas respostas estão aqui. Dentro de ti.
Onu yenebilmek için her yeri arayıp taradın ama bence tüm aradığın yanıtlar burada kendi içinde.
Não só essa criança. Irá banir todas as crianças.
Ama sadece o çocuğu değil, bütün çocukları gönderecek.
As fadas não deviam proteger as crianças?
Perilerin çocukları koruması gerekmez miydi?
Vamos tirar as asas àquela morcego.
Gidip şu yarasanın kanatlarını koparalım.
Tanto esforço e nem descobriste o que procuravas.
O kadar uğraşmışsın, ama asıl cevabı bulamamışsın.
Então querem as duas a mesma coisa?
Yani ikiniz de aynı şeyi istiyorsunuz...
Com as outras fadas.
- Eskiden olduğu gibi.
E guarda-as com a vida. Se as perderes, a tua mãe é capaz de te matar.
Eğer kaybedersen, annen cidden seni öldürür.
Eu oiço tudo, o sexo, as discussões.
Her şeyi duyabiliyorum... seksi, kavgaları.
Provavelmente era contra as leis.
Muhtemelen yasal bile değildi.
Desde que me apaixonei por um paraplégico viciado em droga.
Felçli bir osurukotuna aşık olduğumdan beri.
Não lavas as mãos?
Ellerini yıkamıyor musun?
As ex-mulheres fazem isso.
Eski eşler böyle yapar.
Há uma certa impotência aqui dentro que faz as pessoas fazerem coisas que nunca pensaram.
Burada bir çaresizlik var ve insanlara akıllarına gelmeyecek şeyleri yaptırıyor.
O relatório preliminar diz que as 3 vítimas estão em diferentes estágios de decomposição.
Adli tabibe göre üç kurban da farklı çürüme aşamasındaymış.
Como sabes, uma distância do incidente pode as vezes trazer detalhes adicionais.
Bildiğin gibi bazen zaman geçince yeni bilgiler ortaya çıkabilir.
As 3 vítimas foram identificadas.
Üç kurbanın da kimliği belirlendi.
Enviei as actualizações para os vossos tablets.
Bilgileri tabletlerinize yolladım.
Eu vou até polícia local e falar com as famílias das vítimas.
Ben de yerel polisle buluşup kurbanların aileleriyle konuşacağım.
Foi aqui que encontramos as garrafas, perto das pedras.
Su şişelerini de kayaların yanlarında bulduk.
O assassino mexeu-as.
Bunları katil hareket ettirdi.
É como se tivesse preparado um lugar na primeira fila para ver as execuções.
İnfazları önden izlemek için sandalye çekmiş gibi.
Relaxar, beber uma garrafa de água fresca e ver as suas vítimas morrerem lentamente.
Oturup rahatla, soğuk suyun tadını çıkar ve kurbanların yavaşça pişip ölmesini izle.
Na mesma época em que as famílias denunciaram o desaparecimento.
Ailelerin kayıp ihbarlarıyla uyumlu.
Algo desse tipo. Pode explicar o tecido nos ombros. A ridiculizar as faixas de honra que cada um usou na formatura.
Omuzlarındaki kumaşı açıklayabilir, mezuniyette taktıkları birincilik kuşağıyla dalga geçiyor.
Se o suspeito está a desaprovar, com inveja, ou as duas coisas.
Şüpheli onaylamıyor, kıskanıyor ya da ikisi birden.
A vítima está apontada para norte, como as outras.
Kurban yine kuzeye dönük konmuş, aynı diğerleri gibi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]