English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / portugués → turco / Ção

Ção traducir turco

21,989 traducción paralela
É como se... é como se o cão ainda estivesse a sofrer uma mutação.
Sanki köpek hala mutasyon geçiriyormuş gibi.
Leo Green... ele foi o tipo que me arrastou para isto, como um cão com um osso, e agora pôs-se a milhas.
Leo Green, beni bu işe sürükleyen kişi oydu, peşimi bırakmamıştı ama şimdi kendisi yok.
Ele ainda é o "cão de fila" do Director.
Hala gardiyanın köpeği olarak çalışıyor.
Não tinha de trancar as portas nem entrar em pânico cada vez que ouvia um cão a ladrar ou um carro a passar na rua.
Geceleri bir köpek havlaması veya sokaktan geçen bir araba sesi duyduğumda kapıları kilitlemek zorunda kalmaz ya da panik yapmazdım eskiden.
Vender comida de cão e limpar cocô de rato?
Hububat ticareti mi? Kemirgen boku temizlemek mi?
Depois de te tratarem abaixo de cão.
Ağzına burnuna sıçtıktan sonra.
Após os Leviatãs, quando teu irmão estava preso no Purgatório, estavas com uma rapariga e com um cão.
Leviathanlardan sonra kardeşin Purgatory'de sıkıştı kaldı. Sen ise bir kız ve köpekle birlikteydin.
Então irás recomeçar de novo o Apocalipse porque és um cão velho e esse é o teu velho truque.
Sonra yine kıyameti başlatmaya çalışacaksın çünkü sen yaşlı bir köpeksin ve bu bildiğin tek numara.
Leal como um cão.
Sadık birisidir o. Tıpkı köpek gibi.
- Tu violaste o cão com o dedo?
- Herifin köpeğini parmağınla taciz mi ettin?
Se um cão te morder, ou o pões a dormir, ou lhe pões um açaime.
Köpek seni ısırdığında ya onu uyutursun ya da ağızlık takarsın.
Um lugar para trabalhar onde o meu cão não me ladre.
Çalışmak için köpeğimin başımda havlayıp durmadığı bir yer lazım.
Mataste-o como se fosse um cão.
Adamı sanki bir köpekmiş gibi vurdun.
É uma mordidela de cão.
Köpek ısırığı, bir şey değil.
O cão parece discordar.
Köpek bu dediğine katılmıyor gibi.
O que quer que estivesse naquele leopardo quando curou o cão na Zâmbia desapareceu.
Leoparda Zambia'dayken köpeği iyileştiren her ne var ise gitmiş artık.
Estive lá em baixo com o cão, verifiquei tudo, a cura não se alterou.
Orada köpekle birlikteydim. Her şeyi gözden geçirdim. Tedavi değişmedi.
Aquele cão... e, provavelmente, todos os animais que estão lá fora, ainda estão a sofrer mutações.
O köpek muhtemelen dışarıdaki tüm hayvanlar hala değişiyor.
Nada de errado com o cão de todo.
Köpeğin hiçbir şeyi yok.
Nada de errado com o cão? Nem uma maldita coisa.
- Köpeğin hiçbir şeyi yok muydu cidden?
A quem é que estás a chamar cão?
- Kime sen köpek diyorsun?
Após ser ferido por um cão de um suspeito o Magnus ajudou-me a perceber que a Polícia podia não ser para mim.
Bir şüphelinin köpeği tarafından yaralandıktan sonra Magnus, polisliğin bana göre olmadığını anlamama yardım etti.
Sempre andei curioso para saber porque ele a segue assim, como um cão fiel.
Daima beni meraklandırmıştır. Sana sonuna kadar inanan bir dedektif gibi peşinden geldi.
O encantamento apenas o mantém como cachorro, não o impede de ter todas as doenças que um cão pode ter.
Çünkü 150 yaşında Quentin. Sihir onu sonsuza dek köpek olarak tutacak. Ama kapması mümkün hiçbir hastalığı kapmasını önlemiyor.
Há um cão, um coelho...
- Yedi taneler.
Era um cão.
Köpekti.
- Apanhei-te, cão.
- Yakaladım seni köpek.
- Não, não era um cão.
- Hayır, bir dakika. Köpek değildi.
Judas, acho que o meu cão tem melhores maneiras!
Tanrım, köpeğim bile sizden daha ahlaklı!
A estrela do cão.
- Köpek Yıldızı.
Desde que eu encontrei minha estrela em uma luta de cão!
Yıldızımı bir köpek kavgasında bulduğumu göz önüne alırsak!
Importa-se que escove o seu cão?
Köpeğinizin tüylerini kessem sorun olur mu?
É pelo de cão no seu casaco?
- Ceketindeki köpek tüyü mü?
Foi tedioso, nada que queiram ver, fiquem com o cão perene.
Sıkıcıydı, burada görmek isteyeceğiniz bir şey yok. O yüzden köpek döngüsü gelsin.
Por isso vê alguns vídeos do cão Mishka a dizer "amo-te".
O yüzden şimdi "Seni seviyorum." diyen köpek Mishka'nın birkaç Vine'ı geliyor.
Tem a certeza que este cão está bem?
Bu köpeğin iyi olduğuna emin misiniz?
Não vou elaborar sobre como se enche o estômago de um cão.
Bir köpeğin mide yıkamasıyla ilgili çok detaylı grafiğe inmeyeceğim.
É preciso muito ódio para dar o que acha ser o rim do seu marido morto ao cão dele.
Ölen kocanızın sandığınız böbrekle köpeğini beslemek için epey bir kin lazım.
O Steve Wozniak trabalhou tanto no primeiro computador Mac, que adoptaram um cão juntos.
Steve Wozniak ilk Apple bilgisayarını yapmak için saatlerce çalışmış, sonrada beraber köpek almışlar.
O derradeiro "pelo de cão".
Köpeğin son kılı, dostum.
Na verdade, é pelo de um cão de duas cabeças do Inferno, mas que importa?
Aslında, iki başlı cehennem köperğinin kılı, ama kim takar?
Sim, e um cão castrado ainda tem pila.
- Ama hala dişleri var. - Öyle ama kısırlaştırılmış köpeğin hala siki vardır.
E vocês acorrentam-me como um cão.
Sizse beni köpekler gibi zincirlediniz.
- Que a Kate é um cão, agora?
- Şimdi de Kate lanet bir köpek mi oldu?
O cão volta sempre para o dono.
Köpek her zaman sahibine döner, değil mi?
A menos que se corte a garganta do cão!
Kafasını kesmediğin sürece tabii.
É o mais difícil de todos... derrotar o cão de três cabeças, Cérbero.
Tüm Görevler'in en zoru üç başlı cehennem köpeği Cerberus'u yenmek.
Só podias ser tu quem deixava o cão cagar por aqui!
Köpeğini buralara sıçırtanın sen olduğunu biliyordum.
Estou só a passear o cão!
Köpeğimi gezdiriyorum.
Sabia que eras tu quem trazia o cão para cagar por todo o lado!
Her yere sıçan köpeğini buralara getirdiğini biliyordum.
Sou como um cão que não larga o osso, filho.
Bende keçi inadı vardır, bana baksana evlat.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]