Translate.vc / portugués → turco / Éssa
Éssa traducir turco
111,584 traducción paralela
Abaixa essa arma, Mon-El.
Silahı bırak Mon-El.
Essa tiara que tem na cabeça é um bocado exagerada.
Kafana taktığın o taç, aşırı olmuş.
Essa doeu!
Bak, bu biraz canımı yaktı.
Sinto que há uma razão para essa dificuldade.
Bunda zorlanmanın özel bir nedeni olduğunu seziyorum.
Não usaria essa palavra mas não está errado.
O kelimeyi ben de kullanmazdım ama yanıldığını söyleyemem.
Essa morada significa alguma coisa para si?
Bu adres tanıdık geliyor mu?
É essa a Nova Orleães de que me lembro e onde quero criar o nosso filho.
burası New Orleans Hatırlıyorum ki, New Orleans çocuğumu büyükmek istediğim yerdi.
- A questão é essa :
- İşte bu, Marcel...
Onde encontro essa bruxa?
Bu cadıyı nerede bulurum?
Se conseguir seguir essa energia...
Yani eğer bu enerjiyi, kaynağına kadar takip edebilirsem...
Então, essa coisa que assombra a minha sobrinha falou contigo?
Yani yeğenime dadanan bu şey seninle konuştu mu?
Independentemente das desculpas dela ou da tua lealdade, espero que mostres a essa traidora os seus erros.
Onun bahaneleri veya senin sadakatine aldırmadan, bu haine gittiği yolun yanlışlığını göstereceğini umuyorum.
Achas mesmo que essa arma pode matar o Marcel?
Sence gerçekten bu silah Marcel'i öldürebilir mi?
Quanto cortaste essa ligação, deixaste-o libertar-se.
Ve o bağı kopardığında onu serbest bıraktın.
Achas que ia negar-te essa felicidade?
Seni bu mutluluktan mahrum eder miydim sanıyorsun?
Essa é a tua paranóia.
Paranoyak davranıyorsun.
Podem queimar as outras, mas dêem-me essa.
Diğerlerini yakabilirsiniz sadece bunu bana verin!
Essa é uma palavra usada muitas vezes para descrever o meu irmão.
Kardeşimi tanımlamak için sıklıkla kullanılan bir kelime bu.
Freya, essa jura, agora, inclui-te.
Freya, bu yemin seni de bağlıyor.
Achas que essa pessoa poderia ir à tua festa?
Sence bu kişi partinizde olacak mı?
Se pensas que andar com essa faca irá assustar-me, - estás mais desesperado do que pensava.
O bıçağı etrafta sallamanın beni korkutacağını sanıyorsan düşündüğümden de çaresizsin.
Agora, posso aplicar essa energia nas cartas e isso ajudar-nos-á a determinar quem procuramos.
Şimdi o enerjiyi alıp bu desteye koyabilirim ve bu aradığımız kişiği bulmamızda yardım edecek.
Essa será a pessoa que está a colaborar com o Hollow.
O kişiyi bulursak, Hollow'a çalışan kişiyi buluruz.
Era para sentir-me ameaçado por essa monstruosidade no teu braço?
Kolundaki o ucubeden korkmam mı gerekiyor?
Essa coisa quer renascer.
Bu şey yeniden doğmak istiyor.
Tentarão reanimar essa monstruosidade.
Bu canavarı diriltmeyi deneyebilirler.
Achas mesmo que essa arma pode matar o Marcel?
Sence bu silah gerçekten Marcel'i öldürebilir mi?
Tentarão reanimar essa monstruosidade. E ela virá atrás de todos nós.
Canavarı diriltmeye çalışırlar ve o hepimiz için gelir.
- A questão é essa. Não entendemos esta coisa nem como detê-la.
Bu şeyi veya onu nasıl durduracağımızı anlamıyoruz.
Por isso, começaram a referir-se a ela por essa característica.
Böylece onu tek niteliğiyle adlandırmışlar...
Vamos levar essa cabra, com licença.
Karıyı alıyoruz, çekilin kenara.
Todos os que me foderam usaram essa conversa.
Beni kazıklayan herkes öyle demişti.
- Cala essa...
- Kapa çene...
Hoje, enquanto a vossa mãe nos compra uma casa nova, vocês os dois ficam aqui. É essa a vossa função.
Bugün anneniz bize bir ev satın alırken ikinizin görevi burada kalmak olacak.
É essa a minha culpa.
Bunlar benim suçumdu.
Mulheres normais com ética de trabalho? É essa a minha fraqueza.
İş ahlakına sahip vasat hatunlar ise en sevdiğim tiplerdir.
- Não pode usar essa palavra. Nunca.
- O kelimeyi kullanamazsın.
Essa mesma.
İşte o.
- Era essa a minha ideia!
- İlk başta benim fikrimdi bu!
Achas que essa porta, ou qualquer outra, leva à liberdade?
O kapının ya da başka bir kapının özgürlüğe açılacağını gerçekten düşünüyor musun?
Ela pagou-me essa omissão com uma vida de fracassos e traições.
Ve oğlum ihmalkârlığımı bir ömür boyu başarısızlık ve ihanetlerle ödedi.
Sabia poder jogar essa cartada.
- Oynayacağı bir kartı olduğunu biliyordum.
Essa influência estrangeira ganha impulso há demasiado tempo.
Bu yabancı etsiki fazla uzun zamandır momentum kazanıyor.
Bom, essa é a coisa mais hedonística que ouvi esta noite.
Gece boyunca duyduğum en hedonist şey bu.
Onde foste buscar essa ideia?
Öyle bir fikre nereden kapıldın ki?
Essa é a coisa mais indulgente que já ouvi.
Duyduğum en nefsine düşkün şey bu.
E porque somos amigos, dou-te essa informação?
Arkadaş olduğumuz için de bunu seninle paylaşmam mı gerekecek?
E mantivemos essa promessa a todo o custo.
Ne olursa olsun sözlerimizi tuttuk.
Um bloco de gelo numa sala quente derrete e, com essa transformação de energia, há um aumento associado de entropia.
Sıcak bir odadaki bir buz bloku erir ve bu enerji aktarımı, beraberinde entropi artışı getirir.
Porque aturo essa burguesia aborrecida?
Siz sıkıcı burjuva çocuklarına niye katlanıyorum ki?
Outra vez essa mulher!
Yine mi o kadın?