All alone traducir turco
11 traducción paralela
Way over in the corner weeping all alone
Ta orada, bir köşede yapayalnız ağlıyordu
♫ IF YOU'RE ALL ALONE CAN HE TAKE YOU HOME ♫
EĞER YALNIZSAN SENİ EVE BIRAKABİLİRİM DİYE
It felt wrong that you two are out here and I was in there all alone with Alex.
Siz buradayken benim Alex'le tek takılmam yanlış geldi.
Ты должна.... Ты должна рассказать им всё. Боже мой!
Onlara bunu söylemen gerek. d The house and I are all alone d d Lonely house d d lonely me d
Sorry, darling, but we're all alone in this world.
Üzgünüm, tatlım, ama dünyada yalnızız.
♪ Getting hot when I'm all alone ♪
Yalnızken ateş basıyor.
I just think about my dad out there on his boat all alone.
Ben sürekli bir başına teknesinde duran babamı düşünüyorum.
тогда закончится время что останется навсегда со мной глубоко в сознании когда я один, я осушу всё вино.
# I'm guessing that we were just passing the time # # But I'll always carry you with me # # in the back of my mind # I've drunk all your wine when I've been alone #
Tonight I'll take her to the Rammer Jammer and get Wally to tell her all about the new sneeze guards on the salad bar, and then tomorrow night is the tree lighting in town square, so not a second for us to be alone.
Bu gece O'nu Rammer Jammer'a götüreceğim... ve Wally'den O'na salata barındaki yeni aksırık önleyicileri... anlatmasını isteyeceğim... yarın da... kasaba meydanında ağaçlar... ışıklandırılacak yani... bir an bile yalnız kalmayacağız.
Maybe, if you had taken one second out of your plan to not spend one second alone with me, you might have noticed that I haven't judged you at all.
Belki, benimle bir saniye bile yalnız kalmama... planından bir anlığına ayrılabilseydin, seni hiç de yargılamadığımı fark edebilirdin...
It was like, you were still yourself, still had all the same thoughts, but you were just alone and nobody that you knew was there with you and- - oh, okay.
Gene kendin oluyordun, aynı düşüncelerin oluyordu ama yalnızdın ve orada olduğunu bilen kimse de yoktu. Peki.