Changed traducir turco
30 traducción paralela
Отражение, правда, немного изменилось.
The reflection has changed a bit.
... and had to be drastically changed. He took the B-29s down to 5000 feet и он решил бомбить зажигательными бомбами. But, anyhow, that's what he did.
Fakat öyle yaptı.
Обьяснили им, что их жизнь полностью изменится. Their life would be totally changed.
Hayatları tamamen değişecekti.
- Это переросло из неприятной маленькой войны, в войну средне-размерную. - This has changed from a nasty little war to a nasty middle-sized war.
Bu berbat bir küçük savaştan, berbat bir orta ölçekli savaşa döndü.
But one person was missing- - someone who had changed Eli's life... in a way he never forgot.
Ama bir kişi eksikti Eli'nin hayatını, asla unutamayacağı şekilde değiştirmiş olan bir kişi.
Yes! I'm a changed man.
Evet, ben çok değiştim.
Everything changed after Sarah got the big promotion.
Her şey, Sarah'nın büyük terfiyi almasıyla değişti.
У меня было призвание, and the world changed on me.
Bir görevim vardı. Ama dünya başkalaştı.
It simply... changed and robbed me of my legacy.
Resmen başka bir hal alıp mirasımı yok etti.
His body actually changed in response to the belief.
Vücudu inanışına göre değişti.
All the Duponte information's changed?
Duponte'un tüm bilgilerini değiştrdin mi?
He went straight for the Duponte account, but he just got the personal information Caffrey changed.
Doğrudan Duponte hesabına girmiş ama sadece Caffrey'nin değiştirdiği bilgileri almış.
Но если бы она изменилась, что было бы со мной?
Ama eger degisirse... But if she changed... O zaman bana ne olur?
You know, your father's changed a lot.
Baban eskisi gibi değil artık.
But listen, I'm man enough to accept the fact that the game has changed, that maybe I still got something to learn.
Ama dinle, Oyunun değiştiği gerçeğini kabul etmeye yetecek kadar adamım bu yüzden hala öğrenecek bir şeyim vardır.
But I changed just like you did.
Ama ben de tıpkı senin gibi değiştim.
Акцент на "I have changed"
Ben degismisim
He changed his mind all the time.
Adam şöyleydi, adam böyleydi diye sürekli bir şeyler söylüyordu.
She went home to her husband. She didn't tell him that she had changed.
Evine gitmiş ve kocasına dönüştüğünü söylememiş.
Hey, I just wanted you to know the bases have changed since you last played ball.
Bu arada en son topla oynadığından bu yana başlangıç sayıları değişti.
I hate to just run, but I want to get back home to Daniel, see if anything's changed now.
Kaçmaktan nefret ederim ama Eve, Daniel'e gitmeliyim, bir şeyler değişti mi diye.
Still haven't changed my mind.
Hâlâ fikrimi değiştirmedim.
When I was alone in her office, I changed her auto-correct.
- Kısmen. Ofiste tek başıma otururken, otomatik düzeltmeyi değiştirdim.
♪ leaves have changed ♪ ♪ Приближаются ♪
# yapraklar değişti # # yaklaşıyorum... #
Reminds me that nothing has changed yet.
Hiçbir şeyin değişmediğini hatırlatıyor.
Okay, Peter, I know how we can get the law changed.
Yasayı nasıl değiştirebileceğimizi biliyorum.
Just goes to show, if anybody wants a law changed, they should just go to their mayor's house.
Bu da bir ders olsun diyelim. Yasanın değişmesini isteyen olursa belediye başkanının evine gitsinler.
- No. She changed the painting because she wanted you to see it.
Resmi değiştirmiş çünkü görmeni istemiş.
Они переоделись.
They changed clothes.
♪ Not much has changed ♪ ♪ Not much has changed ♪ ♪ But they lived underwater ♪ ♪ Underwater ♪
GELECEKLE SAVAŞMAYACAĞIM