His traducir turco
4,140 traducción paralela
Другой патрульный считает меня идиотом, что я собираюсь спросить, но все же, мне кажется, если я сниму наручники, ты все равно никуда не денешься.
Diğer memur bunu sormamın bile aptallık olduğunu düşünüyor ama içimde, bu kelepçeleri çıkarırsam uslu duracağına dair bir his var.
Последнее возникло недавно, но у меня такое ощущение, что это займёт первое место в моем списке.
Sonuncusu yeni çıktı ama listenin başına fırlayacağına dair içimde bir his var.
? Vixen and Blitzen and all his reindeer?
# Huysuz'la Kıvılcım ve diğer geyikleri #
Это.. Это иначе.
Bu his farklı.
Просто ощущение, что как-то неправильно делать это без Винсента.
Sadece içimden bir his, bunu Vincent olmadan yapmamız yanlış mı acaba diye düşündürüyor.
У меня ощущение, что там будет приписка мелким шрифтом, согласно которой по завершении сделки Сидвелл окажется не у дел.
Anlaşma bittiğinde Sidwell'i dışarıda bırakacak bir madde olacakmış gibi bir his var içimde.
На самом деле, он вплотную прижимался ко мне и ощущения были приятными
Açıkçası Matty beni tutuyordu ve bu his oldukça iyiydi.
Справедливо, если и он получит что-то торжественное. Хорошо.
it's only fair we ruin his.
Наверное, было здорово. Да.
- Güzel bir his olmalı.
И все эти мысли, и все эти чувства просто колотятся в моей голове каждый раз, когда я вижу его.
Onu her gördüğümde bir sürü his ve düşünce beynimi zonklatıyor.
Народ, у меня неприятная мысль.
Kızlar, kötü bir his var içimde.
Это неприятная мысль.
Kötü bir his bu.
Еще одна неприятная мысль?
- Bir kötü his daha mı?
И это не просто чувство.
Ve bu sadece bir his değil.
Но мы были вместе, и, казалось, этого достаточно.
Ama birlikteydik ve bu his yeter gibi düşündüm.
Но он не выходил из моей головы... поэтому я ждал до следующей ночи.
Ama onunla ilgili içimde bir his vardı ve bir gece daha bekledim.
¬ о вс € ком случае, мне посто € нно не везЄт. Ќу, понимаешь, мне кажетс €, у мен € не получаетс € быть плохим.
Hiçbir tarafım kötü değil aslında da işe yaramaz bir iblismişim gibi bir his var içimde.
He's kind of a pill. His mother dies.
Sıkıcı bir tip, annesi ölüyor.
Глен, как тебе ощущение свободы передвижения между зданиями?
Glen! Binalar arasında özgürce dolaşabilmek nasıl bir his?
Скажи мне, дядя, каково тебе в клетке, в которой ты держал стольких людей?
Söylesene amca, onlarca kişiyi tuttuğun kafeste olmak nasıl bir his? - Delilik bu.
Каково это? Заключать сделку с дьяволом?
Şeytanla anlaşmak nasıl bir his?
Любое чувство, что ты вспомнишь.
Hatırlayabildiğin herhangi bir his.
Ты знаешь, что на самом деле Будда был принцем? before he became his enlightened self?
Buda'nın aydınlanmadan önce prens olduğunu duydun mu?
Все, что копилось у меня внутри... страх, разочарование, неопределенность просто растаяли, and I was overcome with this sudden sense of clarity, courage.
İçime o ana kadar attığım her şey... Korku, bezginlik şüphe eriyip gitti. Ve bir anda berrak bir his ile doldum.
Dad is in his force field right now.
Babam kapsama alanı dışında şu an.
And even when he is home, he's on his laptop and he completely ignores me whenever I try and talk to him.
Evde olduğunda bile hep laptopun başında. Onun konuşmaya çalıştığımda umursamıyor.
It's just, um, my husband's worked here for five years and I've actually never seen his office.
Kocam beş yıldır burada çalışıyor ve iş yerini hiç görmemiştim.
No, I read your story about the Buddha leaving his family.
Hayır, yazdığın Buda'nın ailesinden ayrılma olayını okudum.
You know... oh, hey, you know, of course I could just take anti-depressants, be just another zombie walking around, just trying to pay his mortgage.
Bilirsin, tabi antidepresan alabilirim ortalıkta dolaşan diğer zombiler gibi ev kiramı öderim.
Oh, and you know what his office said?
- Ofistekiler ne dedi biliyor musun?
Would you please tell your husband that I need his help.
Kocanıza yardımına ihtiyacım olduğunu söyler misiniz?
He is insisting that you take over his hedge fund.
Kısa vadeli fonlarını senin devralmanda çok ısrar etti.
About the Buddha leaving his family in search of meaning.
Buda'nın anlam aramak için ailesini bırakması.
Знакомо звучит.
Bu his tanıdık geliyor.
У меня дурное предчувствие.
İçimde kötü bir his var...
Это чувство... такое знакомое.
Bu his... Çok tanıdık...
- Рассказывай, как тебе дома?
- Anlat bakalım evde olmak nasıl bir his.
Это своего рода ощущение будто тебя к чему-то подключили.
Sanki tellerle gerilmiş gibi bir his oluyor.
# Он такой вкусный, можно еще кусочек?
♪ Bu çok güzel bir his biraz daha alabilir miyiz?
Но как-нибудь можем выпить пива, и ты расскажешь, каково быть неудачником.
Ama bundan sonra bir bira kaparız ve bana kaybetmenin nasıl bir his olduğunu anlatırsın.
I wanted to see life through his eyes.
Hayatı onun gözlerinden görmek istedim.
Вы делаете это потому... потому что вам это нравится.
İyi bir his verdiği için yapmaya başlarsın.
- Эй, дружище, что с тобой?
- Get him on his side.
В науке есть обоснование для каждой эмоции...
Bilimde, her bir his bir temele dayanır.
Ярость может быть сильной эмоцией.
- Öfke güçlü bir his olabilir.
Посмотрите на это. Эмоциональные центры мозга показывают признаки перевозбуждения.
Baksanıza beynin his merkezi hâlâ aşırı aktif görünüyor.
Это, должно быть, приятно.
Güzel bir his olmalı.
Не знаю, наверное, так я чувствовал себя живым.
Bilemiyorum. Sanırım bana verdiği his... Hayat dolu...
Это чувство никогда не покидало меня, и сейчас я понимаю, что ждала все это время.
O his asla kaybolmadı. Şimdi her zaman beklediğimi biliyorum.
Я хочу почувствовать на что это похоже когда ты моя.
Benim olmanın senin için nasıl bir his olduğunu hissetmek istiyorum.
Я просто счастлив.
Şahane bir his.