Probably traducir turco
89 traducción paralela
They probably don't even have me on file yet.
Belki dosyam ellerine ulaşmamıştır.
Вероятно скорее расковыряю свою руку.
Probably faster to gnaw off my hand.
Да они хотят обоих прихлопнуть одним махом.
Yeah, they're probably up for a two-fer at this point.
Вероятно поэтому у мей жены открылась язва... My wife probably got ulcers from it возможно, даже в конечном счете умерла от стресса.
Eşim muhtemelen o yüzden ülser oldu.
Probably Jarvis probes everywhere.
Burası Kral Toprakları.
It's probably time to call your dad anyway, right?
Babanı arama vaktin gelmiştir zaten, değil mi?
I should probably get back to Susan's windows.
Susan'ın pencerelerine dönmeliyim.
Probably not what you want to hear, but I thought you were a great couple.
Bunu duymak istemeyebilirsin, ama hep, harika bir çift olduğunuzu düşünmüşümdür.
He's probably gonna want to play soccer.
Muhtemelen futbol oynamak isteyecek.
¶ Well, you probably know More than you ever wanted to ¶
Muhtemelen biliyorsun İstediğinden fazlasını
And if ever you were gonna have a chance with anyone, this is probably it.
Ve herhangi biriyle bir şansın olacaksa muhtemelen bu odur.
So we should probably be looking For undervalued companies for them To put their money into - value investing.
Bu yüzden muhtemelen görünümlü olmalıdır onlar için gözardı şirketleri için paralarını içine koymak için - değer yatırım.
Probably be as accurate as what you're giving me.
Muhtemelen en az senin anlattıkların kadar doğru şeyler olur.
In all fairness, the prefab piece of shit probably would have burned down, anyway.
Doğruyu söylemek gerekirse, o lanet olası ev her halükarda yanıp kül olacaktı zaten.
So let's take the eight or nine days- - the cancer probably won't spread in the next nine days, but there are other risks.
O zaman sekiz dokuz gün bekleyin. Muhtemelen dokuz günde kanser yayılmaz ama başka riskler var.
Probably not.
Muhtemelen olmazdı.
Sarah probably writes a death scene For every character on the show...
Sarah muhtemelen dizideki herkes için bir ölüm sahnesi yazar.
In fact, you probably planned it all along.
Muhtemelen bunu uzun zamandır planlıyordunuz.
Yeah, you're probably right.
Muhtemelen haklısın.
She'll probably think it was sweet that you were concerned about her.
Onun için endişelenmeni hoş bulacaktır bence.
Okay, so if Ganz is doing business poolside, he's probably trying to find a buyer for those bullets.
O hâlde Ganz havuz başında iş yürütüyorsa muhtemelen mermilere alıcı arıyordur.
Speaking of that bit of unpleasentness, the rape, not our physical union, its probably not the best time to be getting involved with the actress who's gonna play the girl who i raped... allegedly.
Kötü şeylerden bahsetmişken bu tecavüz olayının üstüne şu an, filmimde, sözde tecavüz ettiğim kızı oynayacak biriyle ilişkiye girmek için doğru bir zaman olmayabilir.
If Ganz had seen this, you probably wouldn't be breathing right now.
Eğer Ganz bunu görseydi muhtemelen şu anda nefes alıyor olamazdın.
Probably paying for supplies in cash.
Muhtemelen ekipman için nakit gerekti.
And if you press her, she's probably gonna try and use sexual distraction to get you to change the subject.
Eğer üzerine gidersen cinselliğiyle dikkatini dağıtıp konuyu değiştirmeni sağlayacak.
He's probably been watching us all along.
Muhtemelen başından beri bizi izliyor.
He probably thinks I'm the one spending his money.
Muhtemelen tüm parasını harcayanın ben olduğumu sanıyor.
Probably wand the place before every sit-down.
Böcek alarmları vardır. Muhtemelen her toplantıdan önce mekanı tarıyorlardır.
I should probably stay with the band. He's right.
- Orkestrayla kalsam daha iyi olur sanırım.
90 % of the time, I probably agree with my uncle.
Ayrıca politika söz konusu olduğunda genelde amcamla aynı görüşlere sahibim.
But you're probably 10 years out of braces, and I'm pretty sure you haven't tried to raise three sons.
Ama daha diş tellerini çıkaralı 10 sene olmuştur. Üç oğlan yetiştirdiğini de sanmıyorum.
It probably would. The pool looks inviting.
Havuz çok cezbedici.
Probably, but that's okay.
Evet ama olsun.
It's probably open.
Muhtemelen açıktır.
- Смотря с какой стороны подойти. - Где-нибудь об этом да написано.
- There's probably text on it.
That's probably because of your eye.
Gözün yüzündendir.
Look. You know what? It probably got knocked off by one of, you know, the cars that ran over her last night.
Büyük ihtimalle, dün gece arabalar yüzünden bir yere fırlamıştır.
It probably came from the vehicle that dragged her.
Onu sürükleyen araçtan gelmiş olmalı.
Probably not to you.
Senin için öyle olmayabilir.
We should probably get some of those organic peaches.
Organik şeftalilerden de alalım.
Probably a pretty good bet.
Muhtemelen güzel bir tahmin.
The office is probably packed with pinkeye, lice, you name it, contagious and possibly flesh-eating diseases.
Muayenehane muhtemelen göz iltihabı... olanlar, bitlenenler ve sen söyle... diğer bulaşıcı ve et-yiyen hastalıklara yakalanmışlarla doludur.
You are probably safer going to tour some historic homes instead.
Sen benimle durmak yerine tarihi evleri gezsen... daha güvenli olur.
And I'll probably never really understand why, am I?
Ve hiçbir zaman da sebebini anlayamayacağım değil mi?
Probably not.
Muhtemelen anlamayacaksın.
You probably should patch that up with some duct tape and a t-shirt.
Birkaç tişört ve bantla kapatın isterseniz onu.
Probably the most noble.
Doğru dedin gibi.
Anne said he'd be in touch to see Abigail, but he probably just wanted money.
Anne'in dediğine göre, Abigail'i görmek için bağlantıda olacaktı. Ama sanırım tek istediği paraydı.
We should probably get some sleep.
Biraz uyumamız gerek.
She's probably dead, isn't she?
Muhtemelen öldü değil mi?
Virginia : At this rate, probably.
Bu hızla gidersem, muhtemelen.