Taking traducir turco
84 traducción paralela
"Приглашаю свою мать с молодыми танцевать. Она твиста мастерица лучше, чем моя сестрица".
"I'm Taking Mom to the Junior Prom Beause She's a Better Twister Than my Sister."
People walking around every day playing games and taking scores
GeziyorinsanlarHergün oyun oynuyor ve kaybediyor
А вот и они, учат аккорды к песне "Taking Care of Business".
İşte, "Taking Care of Business" ın akorlarını öğreniyorlar.
- We're not taking any visitors. Мы не принимаем посетителей.
- Kesinlikle ziyaretçi almıyoruz.
♫ BUT DON'T FORGET WHO'S TAKING YOU HOME ♫
AMA UNUTMA Kİ SENİ EVE KİM
♫'CAUSE DON'T FORGET WHO'S TAKING YOU HOME ♫
ÇÜNKÜ UNUTMA Kİ SENİ EVE KİM
♫ YOU'RE TAKING ME OVER ♫
"Beni teslim alıyor musun?"
You're taking this the wrong way.
Tatlım, bunu yanlış anlıyorsun.
- А какой смысл... выводить их оттуда? Kennedy : - The advantage to... taking them out is?
Görevden almanın avantajı?
- I KNOW, WE'RE TAKING OUR TIME.
Biliyorum biraz yavaş yapıyoruz.
Although I think he's just taking a page from your book, counselor.
Sanırım bunu sizden kopya çekmiş olmasına rağmen.
Ну, ты знаешь, я люблю поэтапно. Для трех недель - это пограничное состояние.
Isn't three weeks taking it a bit too slow?
"Опасные пассажиры поезда 123" или ещё лучше "Денежный поезд"
"The Taking of Pelham 1-2-3," ı ya da daha iyisi, "Money Train." i izliyor gibiyim ( # )
It's the simple things like taking a walk or dancing with your wife, tucking in the kids that make us human.
Yürümek gibi basit şeyler. Karınla dans etmek, çocuklarınla oynamak bizi insan yapan şeylerdir.
Ну, кто знает лучше чем ты, что... Taking a step back...
Iyi, kim daha iyi bilir Senden daha ki... bir adım geri çekme...
It could damage her brain or affect her development, but these risks are small compared to the risks that you would be taking by leaving your cancers untreated.
Beynine zarar verip, gelişimini etkileyebilir ama bunlar kanserinizi tedavi etmemeye oranla daha küçük riskler.
Ладнo, я знаю, ты хoчешь спpoсить, в какoй пoзиции тpахаться с девчонкoй с гипсoм и кoстылем.
Tamam, Hangi pozisyonu kullanman gerektiğini merak ettiğini biliyorum. someone taking whose leg cast is up to the cross.
Sarah was motherless, childless, she was taking young writers under her wing.
Annesizdi, çocuğu yoktu, genç yazarları kanadının altına almak istiyordu.
- Well, at first, I thought it was me, for taking the movie role, but then... she said that someone wasn't who... she thought they were.
- İlk anda kendimi düşündüm. Film rolünü aldığım için... Ama o kişinin, tanıdığını sandığı biri olduğunu söyledi.
What's taking so long?
Neden bu kadar uzun sürdü?
Because of the age of his victims, we believe he may have been abused as a child and is taking revenge on parental figures.
Kurbanların yaşı yüzünden çocukken taciz edildiğini ve ailevi figürlerden intikam aldığını düşünüyoruz.
I'll be taking these.
Şunları da alayım.
I'm glad the FBI is taking notice.
FBI'ın bunu fark etmesine sevindim.
I mean, first she wants you to iron your own shirts, and now she's taking over the closet?
Önce kendi kıyafetlerini kendin ütüle diyor, şimdi de gardırobuna mı el koydu?
Okay. Okay, I'm taking this away now.
Tamam, alıyorum bunu.
I'm taking this.
Alıyorum.
He's not taking any new customers.
Başka müşteri istemiyor.
Abandoning the search for Sophia, taking out the walkers in the barn, lying to Lori today...
Sophia'yı aramayı bırakmak ahırdaki zombileri öldürmek, bugün Lori'ye yalan söylemek.
Said he was taking him to the zoo.
Hayvanat bahçesine götürecekmiş.
Пожалуйста! Then I'm taking your shoes!
O zaman ayakkabılarını alıyorum!
Никто снаружи не совершает никаких забавных движений, taking us out, это подергивание пальца на спусковом крючке.
Dışarıda bizi tuhaf hareket yapıp uraştırırsa... tetik parmağını birden çekebilir.
My dad is taking professional sarcastaball really seriously.
Babam profesyonel Sarcastaball'ı çok ciddiye alıyor.
Randy, first off, thanks for taking a sport that we all love, and turning it into a sarcastic nightmare.
Randy, öncelikle hepimizin sevdiği bir sporu iğneleyici bir kâbusa dönüştürdüğün için teşekkürler.
And taking into account her gracile form and small muscle attachments, I'd say she weighed approximately 54 kilos.
İnce yapılı oluşunu ve küçük kas bağlarını dikkate alarak 54 kilo civarında diyebilirim.
Ты заказывал "Taking care of business"?
"Taking care of business" Şarkısını mı istek yapıyordun?
Здравствуйте, я просто хотел ещё раз поблагодарить вас за рассмотрение моего контракта.
Hey, uh, sadece yine teşekkür etmek istedim. for taking a look at my contract. Kontratıma baktığınız için.
I'm taking Jean with me, heading back to Colorado in the morning.
Jean'i de alıp sabahleyin Kolorado'ya geri dönüyoruz.
I think she could taking on the role of Mama.
Bence anne rolünü üstleniyor.
This is every bit as much about giving life as it is taking it.
İçinde hayatı bitirmek kadar hayat vermek de var.
Because this man has been doing these studies in Japan of all the nuclear toxicity that we're all taking on in our livers, in our hearts and brains and blood.
Bu adam Japonya'da ciğerimize, kalbimize, beynimize, kanımıza girsen toksik atıklar üzerine çalışmalar yapıyordu. Biz toksik...
You disappearing for months on end, you never taking my calls when things between Mom and me were so bad.
Aylar boyunca ortadan kaybolursun annemle aramız bozulunca aramalarıma dönmezsin.
You took a collar for taking a sledgehammer to an ATM to try to steal the money inside.
Bir ATM'ye çekiçle vurup içindeki parayı çalmaya çalışırken yakalanmışsın.
I have been taking a back seat.
Kenara çekildim.
'Cause I'm not taking that.
Çünkü onu almayacağım.
The hostage-taking junkie.
Rehine alan uyuşturucu bağımlısı.
Ahh. [Chuckles] Virginia : Taking it, in fact, for credit...
Ya da dersi alıyorum diyelim, şimdilik kredi için.
I'm taking you out, someplace special.
Seni çok özel bir yere götüreceğim.
He's taking Mary and me to seea show.
- Beni ve Mary'yi bir gösteriye götürüyor.
There's a message from Rosamundthat she's taking us to the theatre.
Rosamund'dan bizi tiyatroya götüreceğine dair bir not aldım.
Ты берешь уроки бизнеса?
You taking a business class? Hm. Bekle.
He's taking it pretty hard.
Epey ciddiye alıyor.