Болота traducir turco
229 traducción paralela
Глупец пытался бежать в болота Туманной лощины.
Aptal herif bataklıktan kaçmaya çalıştı.
- Не из нашего болота.
- Seni ilgilendirmez.
Не пойму только, горы это, болота или пустыня.
Dağ, bataklık veya çöl var mı göstermiyor.
Вокруг этого болота слишком много пушек.
Bataklık adamlarca sarılmış durumda.
Вокруг одни болота, а ты шатаешься черт знает где!
- Ben bir şey yapmadım... - Her yer bataklık..
- Болота.
- Bataklık.
- Нам придетсья пройти ерез болота.
- O zaman bataklıktan geçmeliyiz.
- Мы не можем идте через болота.
- Bataklığı geçemeyiz.
Я не люблю джунгли и болота.
Ormanları ve bataklıkları sevmem.
По носкам судить, держат они вокруг болота.
Ayakkabı burunlarının baktığı yöne göre, bataklığın etrafından ilerliyorlar.
Джунгли и болота благоприятствуют коренному населению.
Orman ve bataklığın varlığı yerlilere yarıyor.
Ты посреди болота, вокруг за тысячу миль ничего нет.
Bataklıktasın, en yakın yer 1000 mil uzakta.
Парки, за чьими оградами ты чувствуешь себя, как в клетке, гнилые болота вблизи канализационного коллектора, чудовищные заводские ворота.
Parmaklıkları seni hapseden parklar kanalizasyon ağızlarında oluşan bataklıklar fabrikaların devasa kapıları.
Болота на тысячу верст.
Burada bataklık ve pislikten başka birşey yok.
Потому объявляю : завтра с утра начнем рубить дорогу через болота.
Öyleyse duyuruyorum : Yarın sabah bataklıklara doğru yol yapımına başlıyoruz.
По той дороге, через болота потащим буровой станок. Чтоб он как можно скорее стал качать из-под земли на благо советского народа.
Yolu yaptıktan sonra, makinayı getirebileceğiz, ve böylece Sovyet halkının yararına yeraltı hazinelerini biran önce çıkartabileceğiz.
Летом болота и озера высыхали.
Yazın bataklık ve göller kurudu.
Если дожди не начинались, нужно было добраться до соседнего болота.
Yağmur yağmadığı zamanlar kendini yandaki bataklığa sürüklemek oldukça faydalıydı.
Я чувствую запах болота.
Burnuma nem kokusu geliyor.
Смотри : что за три кошмара Огненного болота?
Yani, sonuçta Ateş Bataklığı'nın korku saçan üç belası nedir?
Он осушил болота, и птицам теперь негде жить.
Bataklıkları kuruttu ve kuşlara zarar verdi.
- Болота книг!
Kitap bataklığı!
Ему нужно было разрешение на строительство канала через болота, чтобы перевозить нефть.
Hükümetin iznine gereksinimi oldu petrolü ve malzemeyi bir kanal açarak taşımak için.
Мы знаем, что болота вокруг нас содержат частички астатина...
Çevremizdeki bataklıklar astatin yatakları ile dolu.
Я перекопал леса, холмы и болота.
Ormanları, tepeleri ve bataklıkları kazdım.
Теперь мы зачерпнем грязи со дна всего этого болота.
Simdi bu bataklığın dibini bulacağız.
Спасти тараканов от лени болота.
Gereksiz ve pisi pisine Yok olmasınlar diye
Зловещие болота... которые отражают, как я думаю,.. дикий характер Хитклиффа.
Bozkırların vahşiliği ki bence bu Heathcliff'in karakterindeki vahşiliği yansıtıyor.
Мои войска заняли позиции и готовы прочесывать болота... в поисках пресловутых подводных поселений.
Birliklerim, söz edilen su altı köylerini araştırmak üzere bataklıkta hazır bekliyor.
В этом городе были одни болота и грязь.
Burada eskiden toprak yollar ve bataklık otları vardı.
Они там. У болота.
Bataklığa inecekler.
— Он возит его на Черные Болота.
- Black Swamp'a götürüyor.
— Черные Болота, говоришь?
- Black Swamp mı dedin?
На холмах растут деревья, а здесь кругом одни болота!
Toprak lağım gibi. Tepelerde ağaçlar var, ama burası sadece bataklık.
Гнилые, зловонные болота, которым не видно будет конца.
Göz alabildiğine çürük, leş gibi bir bataklık.
Это ясно. Но стена должна стоять вокруг болота. А не поперек него.
Duvar bataklığımın içinden değil, dışından geçmeliydi.
Когда ты наконец выберешься из этого болота?
Bu çöküntüden ne zaman kurtulacaksın?
Сумрачные английские болота :
KASVETLİ İNGİLİZ BATAKLIĞI : UZUN ZAMAN ÖNCE...
Болота и веревка, и кто его знает что.
Bataklık, ip ve kimbilir daha neler.
Послушай, у меня есть идея, один выход из всего этого болота, но мне нужна твоя помощь.
Dinle, bir fikrim var. Biraz nefes alabilmem için bir yol. Ama bana bir iyilik yapmalısın.
- Туда, где начинаются скалы и заканчиваются болота.
- Kayaların başlayıp çamurun bittiği yere.
Правда? Значит, папа Элины, Исак, вытянул телёнка из болота?
Tabii, demek buzağıyı Elina'nın babası Isak bataklıktan çıkardı?
А что насчет болота, мы в болоте?
Peki ya batak? Bir bataklığın içinde miyiz?
Вследствие необычного оживления на Уолл-Стрит и возрождения надежды на развитие программы которая вытащит банковский сектор из болота. Банковский оборот- -
... Wall Street'in hızla toparlanması... ve bankacılık sektörünü canlandırmayı öngören... yeni hükümet planının yeşerttiği umutlar... döviz piyasasında...
А вы пьёте воду, которая течёт из болота.
Ve sen de çamurlu gölden gelen suyu içiyorsun. Ben Brooklyn'liyim.
Только не говори, что тебе важно спасти болота.
Bana, sulak alanları umursadığını kesinlikle söyleyemezsin.
Ненавижу их. Ненавижу болота.
Ve sulak alanlardan nefret ediyorum.
Необязательно наряжаться так, как будто ты и правда с болота.
Sulak alan gibi gelmene gerek yoktu.
- И Майкл увидел свою сестру в полном смятении, покрасневшую то ли от стыда, то ли от солнечных ожогов. Было совершенно ясно, что она действительно ездила на болота.
- Michael, kız kardeşine baktığında... yüzünün kızarmasının güneşten mi yoksa utançtan mı olduğuna emin olamadı... ama sulak alanlara gittiği çok belliydi.
Подарите мне Салкерк или болота в Рогсбурге.
- Ne?
Мы знаем тайны Огненного болота.
Ateş Bataklığı'nın tüm sırlarını biliyoruz.