Войне traducir turco
21,668 traducción paralela
— Это первый выстрел в грядущей мерзкой войне.
- Çok çirkin bir savaşa girdiğinde atılan ilk kurşundur bu.
Не понимаешь, ради чего мы пролили на войне столько крови?
Savaşta neden bu kadar çok kan döktüğümüzü anlıyor musun?
И я предлагаю дать ЦКЗ дополнительные 3 миллиарда, чтобы одержать победу в такой войне.
HKM'ye böyle bir mücadele için 3 milyar $... -... ek ödenek teklif ediyorum.
Разве не свелось бы это к новому человеку во главе их группировки?
Başka biri bu grubun başına geçmeyecek mi?
Смысл в том, что он будет думать обо мне. во время секса с ней.
Mesele şu ki, o kızla yatarken beni düşünüyor olacak.
- Да говори что хочешь, но ты не мог свой язык у себя во рту удержать.
- Ne dersen de fakat dilimi üzerimden ayıramadın hiç.
Единственный косяк во всем этом - люди игнорируют правило не покупать вещи.
Aslında tek meselemiz insanların "bir şey satın almak yok" kuralını görmezden gelmeleri.
Не уверен, что во мне еще что-то осталось.
Bir şansım daha olduğundan emin değilim.
Думаю, это мой чудак-сосед интересуется, не уполз ли ко мне во двор его бирманский питон.
Garip karşı komşum geldi zannettim. Birmanya pitonunun arka bahçemde tekrar kaybolduğunu onu istediğini düşündüm.
Во-первых, не раздувай эту историю с Донной больше, чем уже есть.
Öncelikle Donna ile olan şeyleri daha da büyütmeye çalışma.
Дело не во мне.
- Bu benimle ilgili değil.
Ладно, во-первых, екстази не курят.
Pekâlâ, öncelikle ot ve ekstazi kullanılmaz, içilir.
Во-вторых что мы с тобой далеко друг от друга и не хочу сообщать тебе никаких плохих новостей но...
İkinci olarak da uzun mesafe ilişkide olduğumuzu biliyorum ve sana kötü haberler vermek istemiyorum.
Дело не только во мне.
Bunun nedeni sadece ben değilim.
Это дочь ветерана войны в Ираке, который будет умирать от рака печени, пока мы не возобновим клинические испытания.
Bu çocuk, eğer biz bu tıbbi deney yasasını komiteden geçirmezsek, karaciğer kanserinden dolayı ölecek olan bir Irak Savaşı gazisinin kızı.
И не ответственен за любые действия, совершённые во время болезни.
Hastalığının neden olduğu hiçbir eylemden sorumlu değilsin.
Не забудьте, ребята. Скажете прессе, что во всём виноват Пингвин.
Unutmayın çocuklar, basına bunun Penguen'in suçu olduğunu söyleyeceksiniz.
- Во-первых, я не знаю, где Тетч.
- Birincisi Tetch'in nerede olduğunu bilmiyorum
Во мне много тьмы, просто я не зацикливаюсь на ней.
Benim de içimde karanlık vardı. Sadece bu konuda çok düşünmezdim.
Мы с отцом не всегда сходимся во взглядах.
Babamla ben her zaman yan yana olmadık.
Нам не нужно идти на войну.
Savaşa girmemize gerek yok.
Если дело не во мне, зачем вы пытались убить моего сына?
Eğer bu beni ilgilendirmiyorsa neden oğlumu öldürmeye çalışıyorsunuz?
Не думаю, что ты можешь разогнаться так быстро, чтобы войти в Силу Скорости держа его.
Yani aynı anda hem onu taşıyıp hem de Hız Gücü'ne ulaşabilecek hızda koşabileceğini sanmıyorum.
Мои дети не должны были - участвовать во всем этом! - Наши дети!
Çocuklarım bu işe asla dahil olmamalıydılar!
Но они обещали оставить моих детей в покое а я не хочу войны.
Ama çocuklarımı rahat bırakacaklarına söz verdiler ve....... onlarla savaşmak istemiyorum.
Есть связи с преступностью, но сам он ни во что не ввязывается.
Suçlularla bağı var ama kendi ellerini kirletmiyor.
Система домашней безопасности Дженсона показала видео, где он спит во время совершения убийства, так что он не врал об этом.
Jenson'ın evindeki güvenlik sistemi cinayet saatinde uyuduğunu gösterdi.
Да, во всяком случае, она с Аменадиэлем хочет вернуться в Серебряный город, но я не считаю, то место моим домом.
Hiç olmadı.
Во-первых, детектив, это не "что".
Öncelikle, bir şey olduğu yok dedektif.
Во-первых... Скажи матери, что никто не обидит Хлою, пока она под мои присмотром.
Annene söyle ben burada olduğum sürece Chloe'ye kimse dokunmayacak.
И, во-вторых Никогда не смей мне снова врать.
Ayrıca bir daha asla bana böyle yalan söyleme.
Вас можно застать не во фланелевых рубашках?
Seni fanilasız görebilir miyim?
Полиция ничего не знает о Джошуа Викнере, его не подозревают во взрыве офиса отца, и тем не менее, кто-то подложил точно такое же устройство в наш дом.
Polis, Joshua Vikner hakkında hiçbir şey bilmiyor. Babamın ofisinin bombalanması konusunda bir şüpheli değil. Ama yine de birisi aynı teçhizatı evimize yerleştirdi.
Во-первых, он никогда мне не нравился, и, во-вторых, он уехал.
Bir, onunla ilgilenmiyordum. İki, gitti artık.
Ты не видишь, что это война?
Bunun bir savaş oldugunu görmüyor musun?
Не во всем, конечно.
Diğerlerinde farklı.
Вот почему мы говорим, что правда - как масло, всегда сверху. Объявить во всеуслышание, что ты - гей... признать себя... Такое ради удобства не делают.
Dünyaya gay olduğunu söylemek kendine söylemek kolaylıkla yapılabilecek bir şey değil.
Они наверняка не позволят нам туда войти, но Пусан ещё открыт, давайте отправимся туда.
Muhtemelen girmemize izin vermeyecekler. Ama Busan hâlâ açık olabilir, derhal oraya gidelim!
Не большие заряды разобьют окно, во время выстрела.
Kablolu küçük bir teçhizatla atışı yapacağı zaman camı kırar.
Я в глубоком дерьме. Ты не втянул меня ни во что.
Beni bir şeye sürüklemedin.
. Подожди, ты не можешь просто войти туда!
Bekle, oraya geçemezsin!
Флоту понадобятся все, если война не закончится.
Savaş devam ederse, Donanma'nın bulabileceği tüm adamlara ihtiyacı olacak.
А мы-то думали, что война нас не коснется.
Biz de savaşın bize burada dokunamayacağını sanıyorduk.
Да будет вам, Харрис, я не могу уйти на войну, не поблагодарив его лично.
Hadi ama, Harris, ona şahsen teşekkür etmeden savaşa gidemem.
Во второй раз не воскреснешь.
Bu defa tekrar dirilemeyeceksin.
Не хочешь воевать во Франции?
Fransa'nın cenk meydanlarından hoşlanmadık mı?
Я решил не идти на войну.
Savaşa gitmemeyi seçtim.
Как ветеран не одной войны, я выучил одну неоспоримую истину :
Pek çok çatışmada bulunmuş bir asker olarak şunu öğrendim.
– Это не одна война...
- Bu tekil bir savaş değil...
Никто не хочет войны, Карлос. Особенно зная, что проиграет её.
Kimse kaybedeceğini farkında olduğunda savaşmak istemez, Carlos.
Блок Поиск не сможет войти в эту зону без подтверждения, что он там.
Arama Grubu, onun o bölgede olduğunun teyidini almadan hareket edemez.