Грустном traducir turco
40 traducción paralela
Наверное Мишель говорил под наркозом о чем очень грустном, если врач... мог прийти к заключению, что он это сделал сам.
Michel, narkoz altındayken doktorun yaptığını intihar teşebbüsüne yoracak... benim için çok acı verici şeyler söylemiş olmalı, değil mi?
Ладно, не будем о грустном!
Bu iş çirkinleşmeye başladı.
Честно говоря, не хотел упоминать. Нужно подумать о чём-то грустном.
Aslında söylemek istemedim çünkü üzücü bir şey düşünmeniz gerek.
но в тяжелом и грустном прошлом... был момент истины.
Ama o kötü, mutsuz Geçmişimde bir yerlerde Doğru bir an olmuş olmalı
- Не надо о грустном. - А что?
- Belâdan bahsetme.
Ладно, не будем о грустном.
- Ama önemi yok artık.
Джерри... давай не будем о грустном.
- Jerry? - Ne? Üzücü hikayelerimizi anlatmayalım.
Не будем о грустном, хорошо?
- Bu konuda konuşmak zorunda değilsin.
Представляя еще одну платоническую ночь с ужасом... я мерила шагами комнату, стараясь не думать о грустном... как вдруг...
Bay Büyük'ün yanına gidersem olabilecek başka bir felaketten kaçınmak için dairemde kalıp seks eksikliğimizi düşünmemeye çalıştım.
Не будем сегодня говорить о грустном.
Üzücü şeylerden bahsetmeyelim. Bugün büyük bir gün.
И подумай о чем-нибудь грустном, как мы практиковали.
Alıştırma yaptığımızdaki gibi üzücü bir şeyler düşün.
Грустно, грустно, грустно, подумай о грустном, нечто грустное, грустное, грустное...
Üzüntü, üzüntü, üzüntü düşün, üzücü bir şey, üzücü, üzücü...
Да ладно... не думай о грустном, вообще.
Bir şekilde, üzücü şeyleri unutmalısın.
Хватит думать о грустном, он раскается очень быстро.
Kadınlar elmaslardan çok, ilgi ve şefkat ister.
Ну, ладно... Хватит о грустном.
Pekâlâ, bu kadar ciddi konu yeter.
Хорошо, давайте не будем о грустном
Hadi ama, geçmişten konuşmayalım
- Не надо о грустном. Ты посмотри вокруг.
- Ölümü boş ver, şuraya bak.
В каком же грустном мире вы живете.
Keder dolu bir dünyada yaşıyoruz.
А теперь о грустном в вашей жизни.
Bunun yanında hayatınızda üzücü olaylar da mevcut.
"Не стоит говорить о грустном".
"Eğer üzüleceksek, konuşmamak daha iyidir".
Хватит о грустном.
Bu kadar hüzün yeter.
Просто смотри не моргая и думай о чем-нибудь грустном.
Sadece onları genişçe açtım ve beni üzen şeyleri aklıma getirdim.
Я хочу, чтобы ты был счастлив, не думать ни о чём грустном.
Ve senin mutlu olmanı istiyorum,... hiçbir kötü şey düşünmeden.
Я говорила с отцом о кое-чём очень грустном.
Babamla üzücü bir konu hakkında konuşuyordum.
Но как ты справишься одна в таком грустном месте?
O ıssız yerde bir başına kalacaksın ama!
Просто вспомни о чем-нибудь грустном, дорогуша... о чем-то ужасном и непоправимом.
Aklından kötü bir anıyı geçir biricik. Şöyle üzücü ve umutsuz bir anı.
Я просто задумался о своей матери, и о моем грустном детстве.
Annemi ve çocukluğumun ne kadar kötü geçtiğini düşünüyorum da.
Не будем о грустном.
Kötü şeylerden bahsetmeyelim.
Но не будем о грустном.
Ama olanları hafifletmek için uğraşmalıyız.
Мы с твоим отцом хотим поговорить с тобой о кое-чём грустном.
Babanla üzücü bir konu hakkında konuşmak istiyorduk.
Мне напомнили о грустном безвременьи войны.
Savaşın hüzünlü zamansızlığını hatırladım.
Сегодня твой день рождения, давай не будем о грустном.
Bugün doğum günün, en azından günün geri kalanının tadını çıkaralım.
Но я не собиралась думать о грустном.
Yine de kafamı kötü şeylere takmayacaktım.
Потом о грустном.
Daha sonra üzülebiliriz.
Я говорила, что не хочу о грустном.
Üzücü şeylerden konuşmak istemediğimi söyledim.
- А теперь о грустном. Кажется, я не справилась со своей работой.
Daha az pozitif bir ek yapayım, seni hayal kırıklığına uğrattığıma inanıyorum.
Сейчас она живет в "Грустном Лисе".
Artık Blue Fox'da yaşıyor.
Хиндемит, Тавра, бедняжка Бианка, а теперь Томак, в "Грустном Лисе".
Hindemith, Tavra, zavallı Bianca ve şimdi de Blue Fox'dan Tomak.
Удачи тебе, Бет-Энн, в твоём грустном путешествии на другую сторону.
Öteki tarafa olan üzücü yolculuğunda şanslar, Beth-Ann.
Но он передумал - не будем напоминать ему о грустном.
Yazık adama.