Даром traducir turco
819 traducción paralela
Господин Ичиген Мива, предыдущий Король, обладал даром предвидения.
Hey, bu garip olabilir ama kesinlikle gömleğim çıktığında daha da garip olacak. Pekala sana bir şey soracağım. Cumartesi gecesi benimle yemek yer misin?
Даром предвидения... Бесцветный Король... Для чайников, объясни, о каком Короле ты говоришь?
Çok tatlısın, ama aslında Cumartesi günü evleniyorum.
путешествие прошло даром?
Gittiğin zaman boşuna mıydı yani?
Эти лимоны валяются там черти сколько, через несколько дней их никто даром не возьмет.
Mal bir süredir adamın elindeymiş, yani köşeye sıkıştırdın.
Это просто покажет тебе - ничто не проходит даром.
Bunu, sana olan sevgimi göstermek için yaptım. Anlamıyor musun?
Они не тратят времени даром. Завтра первым делом пойдем туда.
Çaldıktan hemen sonra oraya götürüp satarlar.
- Хорошо, сэр. Не рассказывайте мне, что вы делаете это даром.
Bunları karşılıksız yaptığını söyleme.
За бархат - почти даром.
Gerçek kadife için çok ucuz.
Даром.
Bedavaya.
- Я сказала "даром".
- "Bedava" dedim.
А даром ничего не бывает.
Bedavaya bir şey elde edemezsiniz.
Мне эта кормушка не даром досталась.
Bu sendika şubesini ele geçirmek zor oldu.
Вы даром теряете время.
Zamanımızı boşa harcıyorsun. Bırak gidelim.
Мы опять даром тратим время.
Neden zamanımızı boşa harcıyorsunuz?
Даром ничего не бывает.
Hiçbir şeyi ödeyerek almadın.
Ничего даром не бывает. Мои последователи платят за всё это, но только из чувства страха.
Bütün bunları müritlerim ödedi korkmadan.
Всего сто лир за бабочку! Это даром!
Sadece 100 liret.
Бабочка! Просто даром!
Kelebek sadece 100 lirete.
Погоди, Абу-Сери, тебе это даром не пройдёт!
Göreceksin, Abu-Serih.
Совсем даром за такую коляску!
Hadi ya, bebek arabası işte!
Каждая из нас благословит дитя... одним даром... ни больше, ни меньше.
Her birimiz, çocuğa, ancak tek bir hediye verebiliriz..... ne daha az, ne de daha çok.
Маленькая Принцесса, моим даром будет дар красоты.
Küçük Prenses... Benim sana hediyem, güzellik olacak.
Крошка Принцесса... моим даром будет дар пения.
Küçük Prenses, benim sana hediyem, güzel bir ses olacak.
Милая Принцесса, моим даром будет...
Tatlı Prenses, benim sana hediyem- -
Фрейя ещё не наделила девочку своим даром.
Merryweather, henüz hediyesini vermedi.
Не хочешь получить все это даром?
Nasıl olurda bu kadar boş ıvır zıvırı isteyebilirsin, değeri bile yok?
Дал мне целый номер и виски совершенно даром!
O adam bu oda ve bu içkiler için benden hiçbir şey istemedi.
Вы не из тех, кто дает даром.
Karşılığında birşey almadan o kadar şey verecek biri değilsin sen.
Каким богатым и всемогущим надо быть, чтобы раздавать вещи даром?
Her şeyi bedavaya vermek için ne kadar zengin ve güçlü olman gerek?
усатый землемер и маленький улан были скромны и не даром
Rahip, kornet çalan, bilirkişi ve alçakgönüllüler vardı.
Впрочем, я имею в виду, музыкант с твоим даром, просто, уверен что ты замечаешь беспокойные колебания? - Беспокойные... - Хмм?
Müziksel yeteneklerinle kendi deneyimlerin arasında hiç tereddütte kaldın mı?
Но если груз превратится в бабочку, все наши усилия пропадут даром.
Ancak, kargo kelebeğe döner dönmez, her şey boşa gidecek.
Не хочу оставаться с этим кретином! Тебе это даром не пройдет!
Kendini teşhir ettiğinin farkında değil misin?
Послушайте, вот вы стражник. Из ночи... в ночь вас заставляют стеречь кучу старья, которое вам не по карману, да и даром не нужно. Что бы вы чувствовали?
Şimdi, sen bir güvenlik görevlisi olsaydın ve her gece, fiyatlarını asla ödeyemeyeceğin hurdaları korumak zorunda olsaydın ve bu işi sevmeden yapsaydın nasıl hissederdin?
- Я заложу своих четырнадцать зубов, даром что их всего четыре, что нет. - Ей нет четырнадцати лет.
- Daha ondört olmadı.
Нам его услуги обошлись почти даром.
Bize indirim yaptı. Komşularımız, yakın arkadaşı.
Вы же не хотите, чтобы мой уговор с партизанами пропал даром?
Şu anda anlaşmamı kaybetmemi istemezsin, değil mi?
- Дай сюда. Парни, не буду даром тратить ваше время.
Beyler, vaktinizi gereğinden fazla almayacağım.
[поет] " Не даром солнце в гости к нам Всегда приходит по утрам.
gidelim. Güneş bile sabahları çalar hep kapıları.
И ты имеешь наглость сказать, что не готов выполнить простую просьбу... которую любой оборвыш с улицы выполнит даром.
Ve sen bana, basit bir şeyi yapamayacağını söylüyorsun. Sokaktaki herhangi bir hödük bile karşılık beklemeden yapar.
Это не справедливо, что ты работаешь даром.
Bunu karşılıksız yapmanı istemek hiç adil değil.
Только купец ничего не берёт даром, он даёт взамен свой товар.
Karşılığında mal verir.
Я бы к такому не пошёл и даром!
Ücretsiz birine gitmezdim!
Я вижу вы не теряете времени даром...
Zaman kaybetmiyorsun anlaşılan.
Хотите, даром отдам?
Birini ister misin? Bedava.
- Даром?
- Bedava mı?
Но это ей даром не пройдет.
Ama bunu yanına koymayacağım.
Ты даром тратишь слова.
Nefesini boşa harcıyorsun.
Oбещаю вам : этот рис даром не пропадёт.
Yiyeceğinizi ziyan etmeyeceğim.
Даром!
Karşılık beklemeden!
Квинт, не теряй времени даром.
Nesi var bunun?