Зонтик traducir turco
283 traducción paralela
Я позаимствовал зонтик Сагами прошлой ночью.
Dün akşam Sagami-ya'dan ödünç bir şemsiye almıştım.
- Пожалуй, я возьму зонтик.
- o yüzden şemsiyemi almam gerekiyor.
Когда умер ее муж, она прислала мне его зонтик, фланелевые штаны и бритвенный прибор.
Kocası öldüğünde, şemsiyesini, uzun fanilasını ve, özel bardağını bana verdi.
Скоро будешь зонтик носить
Bir dahaki sefere eline şemsiye de alırsın.
Зонтик в тон платья.
İthal basma, ince kumaştan yapılma, uyan şemsiyesiyle.
Вы приходили и уходили, на вас всегда была чёрная шляпа, а в руках - портфель и зонтик.
Başında siyah şapkan, elinde şemsiyen ve..... çantan, gelip giderdin.
Но в такие дожди, я лучше возьму свой старый зонтик.
Sous-Prefecture Maine, Bressuire ve Partenay.
Сестра может подарить зонтик или яйцерезку,..
Kız kardeşinden şemsiye alırsın, yumurta çırpıcı alırsın.
Ваш зонтик, синьора.
Şemsiyeniz, hanımefendi?
Ну, если пойдет дождь, я куплю себе зонтик.
Eh, yağmur yağarsa şemsiye satın alırım.
Ты мне поправишь зонтик?
Şemsiyeyi düzeltir misin?
Возьми зонтик.
Şemsiyeyi yanına al.
Ладно, посмотрим. Котелок, зонтик.
Şemsiye.
Элиза не вор и не забытый зонтик! Почему нет? !
Sanki bir hırsız veya kayıp şemsiye gibi.
Возьмите зонтик.
Teşekkürler ama zaten ıslandım bile.
Я хочу розовый зонтик.
Pembe bir güneşlik istiyorum.
Во время медового месяца я видел твой зонтик в гостинице. Той, на горячих источниках.
Balayımızdayken, spa otelinde balkonda şemsiyeni gördüm.
- Возьмите зонтик. Вернете его моей жене.
Öyleyse bu şemsiyeyi alın.
Разве она зонтик, чтобы повсюду таскать ее? К тому же, эту неделю она проводит в клинике для похудания.
Hafta sonunu zayıflama çiftliğinde geçiriyor.
Мой зонтик!
Şemsiyemi de!
Я оставлю тебе мой зонтик.
Şemsiyemi sana bırakıyorum, dönerim şimdi.
Он сломал зонтик.
Beni tepeden aşağı düşürdü! Şemsiyemi kırdı!
Это зонтик.
Arkadaşım değil. Bir şemsiye.
Да вы, сукины дети, даже зонтик закрыть не можете.
Siz salaklar bir şemsiyeyi bile kapatamazsınız.
У вас есть зонтик? Нет.
Hayır.
Возьми хоть мой зонтик.
Kimse gittiğimi görmedi.
У вас есть зонтик?
Şemsiyeniz var mı?
А папа зонтик забыл.
Babama şemsiyesini götüreceğim.
Канта нам зонтик одолжил.
Kanta bize şemsiyesini ödünç vermişti.
Тоторо забрал папин зонтик.
Totoro. Babamın şemsiyesi onda kaldı.
Дайте ещё и зонтик от солнца.
Bana bir de güneş şemsiyesi ver.
Я взял палочки для ушей, взял мини-зонтик.
Q-Tips'i aldım, mini-şemsiyeyi aldım.
Вот твой котелок, а вот и зонтик. Так...
İşte melon şapkan ve şemsiyen, tamam...
Зонтик наверху символизирует воздух.
Üstteki şemsiye, havanın sembolü.
- Зонтик с этой стороны?
- Şemsiyeyi şu tarafa alabilir miyim?
Он выпрыгнул, открыл зонтик и приземлился на землю как Мэри Поппинс?
Mary Poppins gibi mi? Kimse paraşüt görmemiş.
Тебе нужно одеяло и солнечный зонтик, кретин...
Bir deniz havlusu ve güneş kremi al.
Как будто мне нужен еще один зонтик.
Sanki başka Totes şemsiyesine ihtiyacım varmış gibi...
Была ночь и шёл дождь... я сделал зонтик из подушки!
Yağmur yağdığı gece... ve ben sana yastıktan bir şemsiye yapmıştım!
Я любил перебегать от места к месту. Подхватывать зонтик предлагать огонь, желающему закурить указывать на часы человеку без часов. Туда...
Gelişler ve gidişler çok hoşuma gidiyordu düşen bir şemsiyeyi kaldırmak tiryakinin birinin sigarasını yakmak saati soranlara söylemek gitmek dönmek yukarı çıkmak aşağı inmek günde 50 sefer kapıyı açmak "Güle güle bayım!" "Buyurun hanımefendi!" "Güle güle hanımefendi!" "Hoş geldiniz beyefendi!"
Невысокий, пожилой, у него саквояж и зонтик.
Şemsiyesi var ve bitkin halde.
Я вернул ей зонтик, но она запала мне в душу.
Iriya'daki tarlada bir çok kez buluştuk.
Это мой зонтик.
Şemsiyem.
Это старый зонтик, который я починил.
Tamir ettiğimi eski bir şemsiye.
Ваш зонтик?
Bu onuru hak ediyor muyum?
Возьми мой зонтик.
En azından şemsiyemi al.
Маврикий, отдайте этому ребёнку его зонтик, отдайте непременно!
Maurice, şu adama derhal şemsiyesini geri verin.
Зонтик...
Şemsiye...
Я думала, что капитан Гастингс слушает прогноз погоды, чтобы узнать, будет ли вам нужен зонтик.
- Sanırım Yüzbaşı Hastings şemsiyeye ihtiyacı olup olmayacağını öğrenmek için hava durumunu dinliyordu.
А-а-а... зонтик!
Yetişin!
Зонтик.
Geç kalacağız!