Озадачен traducir turco
124 traducción paralela
Я немного озадачен этим рейсом, сэр.
Bu gezi beni heyecanlandırıyor, efendim.
Короб был явно озадачен вашей реакцией на созданные им декорации.
Korob sağladığı ortama verdiğiniz tepkiye şaşırmış gibiydi.
Я совершенно не знаю, что буду делать и я очень сильно озадачен.
Ne yapacağım hakkında en ufak bir fikrim yok. Kafam çok karışmış durumda.
Был удивлён я крайне, озадачен :
Bana garip görünüyor... Esrarlı...
В последние три года Скотланд-ярд был озадачен рядом краж драгоценностей.
Scotland Yard son üç yıldır, birkaç mücevher hırsızlığıyla ilgileniyor.
Он был озадачен.
Oldukça kafası karışmıştı.
Я был озадачен.
Kafam karışmıştı.
Я был озадачен недавним пугающим опытом.
Kafam, kendi ürkütücü deneyimimle meşguldü.
Я озадачен.
Şaşkınım.
- Честно говоря, я озадачен.
Açıkçası Arthur, oldukça şaşkınım.
Сэр, я немного озадачен.
Komutanım, kafam karıştı.
Так много переменных, я слегка озадачен -
Çok fazla olasılık var- -
Я просто озадачен.
Çok şaşkınım.
Просто я озадачен заявлением Ричарда.
Richard'ın davası beni tedirgin ediyor.
этому времени € был озадачен как никогда, поэтому доверилс € своей интуиции.
İyice şaşırmıştım. Sezgilerimi izledim.
В моём случае, я бы скорее был озадачен.
Hayrete düşerdim.
- Я озадачен.
- Kafam karıştı.
Должен признать, что я немного озадачен тем, что увидел.
Gördüklerim beni epey şaşırttı.
Я немного озадачен.
Biraz kafam karıştı.
Я довольно озадачен тем, зачем я вернулся.
Neden döndüğüme dair kafam biraz karışık.
А сейчас, Я реально озадачен попытками понять зачем я трачу время из своего графика и пытаюсь помочь тебе забыть...
Ve şimdi, Zor bir zaman geçiriyorum Sadece bunu düşünmekteyim, niye işlerimi bırakıp sana yardım etmeye geliyorum...
- Придурок! Он озадачен, время выиграно, она спасена.
Bu onu yanıltacak, bize zaman kazandıracak, kızı canlı tutacak.
Я сам озадачен.
Kandırıldım sanırım.
Значит ты оставил её дважды, и теперь ты озадачен относительно того, почему она не доверяет тебe, когда ты бросил её 2 раза?
Yani onu iki kez bırakıp gitmişsin, şimdi de kalkıp niye sana güvenmiyor diye şaşırıyorsun. Hem de onu iki kez terk ettiğin halde.
Должен признаться, я тоже озадачен.
Ben de şaşırdığımı itiraf etmeliyim.
Я просто... просто немного озадачен, сэр.
Ben sadece... Ben... Sadece biraz şaşkınım efendim.
Мужчина в возрасте за 30 озадачен, действительно ли он, цитирую :
30 küsür yaşındaki adam... 'Doğru sinyalleri göndermek'ten bahsediyor.
Я очень горд и озадачен.
Çok gururlandım ve hayretler içindeyim.
Я озадачен.
Ve herşeyden daha çok bir kadınla olmak istedim.
Я сам на этот раз озадачен.
Bu son olay beni de şaşırttı.
Он немного озадачен, не может спать, но неплохо, при данных обстоятельствах.
Biraz kafası karışık. Uyumuyor, ama iyi... koşulları düşürsek.
Война с Рейфами. Наш народ был озадачен. Но продолжил следовать его инструкциям, живя так, как он учил, и передавая это из поколения в поколение.
- İnsanlarımızın kafası karıştı ama onun yolunda devam ettiler nesilden nesile geçen öğretilerini yaşamlarına uyguladılar.
Я просто озадачен таким происшествием.
Bunları aniden duyunca şaşırdım o kadar.
Я возбужден... и озадачен.
Küçük dev uyandı ama aklım karıştı.
Я пробую заполнить эти формы, и я озадачен первым вопросом.
Bu formları doldurmaya çalışıyorum ve daha ilk soruda takıldım.
Слово преступника против слова офицера, и ты уже озадачен?
Bir amire karşı hain bir laf ediliyor ve şaşırıyor musun?
Было бы забавно, если бы твой высокоразвитый искусственный интеллект, был озадачен карандашом для макияжа.
Gelişmiş sibernetik bir zekan olsa ve bir göz kalemi tarafından serseme çevrilsen, epey komik olurdu.
Я озадачен.
Kafam karıştı.
Бетт, извини. Не могла бы ты поговорить с Джейсоном по поводу завтрашнего дня? - Он озадачен.
Bette, Jason ile konuşabilir misin yarın ile ilgili?
к вреду иль к пользе помыслы твои, я озадачен так таким явленьем, что требую ответа.
ister iyiliğin belirtisi ol, ister kötülüğün, öyle garip bir geliş ki bu gelişin senin, konuşacağım seninle.
Не думай, что я не озадачен.
Kafamın karışık olmadığını sanma.
- Прости, я немного озадачен.
- Özür dilerim. Biraz kafam karıştı.
Я был озадачен.
Şaşırmıştım.
Я немного озадачен тут.
Biraz zor durumdayım.
Когда он приезжает, он очень озадачен путешествием во времени...
Zamanda yolculuk konusunda da, aklı fazlasıyla karışıktı.
Владелец был совершенно озадачен Тем как они впутались во все это
Yerin sahibi, böyle bir işe karışmalarına çok şaşırdı.
Помню, я был озадачен, когда мой преподаватель математики стал говорить... о математике, не используя чисел, а пользуясь только символами "х" и "у".
Matematik öğretmenim, matematikten ilk defa rakamlarla değil de x ve y gibi sembollerle bahsetmeye başladığında kafamın karıştığını hatırlıyorum.
Озадачен?
Aklın mı karıştı?
Просто я несколько озадачен.
Devam et. Sadece biraz şaşırmış vaziyetteyim.
Мари, говоря откровенно, я несколько озадачен.
Marie, dürüst olmak gerekirse biraz kafam karıştı.
Вилсон чем-то озадачен.
Wilson bir çözümlemecidir.