Разнообразие traducir turco
230 traducción paralela
- Я люблю разнообразие.
- Değişikliği severim.
Думаю, мужчины только притворяются, что любят разнообразие... а что они действительно любят, так это обычный кусок бифштекса.
Erkekler karışık yemekleri sever gibi görünseler de aslında sade bir biftek pirzolasına bayılırlar.
Я уверен, что вы не можете представить себе все разнообразие... загадок Девы Марии.
Tabii, Bakire Meryem'in esrarını tüm zenginliğiyle hayalde canlandırmak zordur.
Стараюсь вносить разнообразие.
Herhangi birine değil.
Вноси разнообразие в каждый день.
- Harika! Her gün yeni bir şey dene.
Она любит экспериментировать. Она любит разнообразие.
Yeni şeyler denemeyi ve çeşitliliği seviyor.
А разнообразие в жизни меня лишь тонизирует.
İçimi rahatlatan da bu farklılıklar.
Половая стадия обеспечивает разнообразие потомства, что необходимо для их развития.
Eşeyli aşama, evrimin devam etmesi için gerekli olan döl çeşitliliğini sağlar.
Из окаменелости, такой как эта, мы знаем что насекомые к тому времени развились в огромное разнообразие форм ползали по стволам и корням, питаясь каждой частью растений.
Bunun gibi fosiller sayesinde böceklerin o zamanlarda büyük çeşitliliğe sahip olduklarını ve bütün ağaç boyunca dolup taşarak bitkinin her bölgesinden faydalandıklarını bilebiliyoruz.
Какое дивное разнообразие изображений различные культуры видели в одном и том же сочетании звезд.
Değişik kültürler bir yıldız grubundan ne kadar çeşitli ve ilginç yorumlar üretmişler.
Столь велико разнообразие природных явлений, и столь богаты сокровища, которые хранит небо в совершенном порядке, что человеческий ум никогда не будет испытывать недостатка в пище. "
Doğa olaylarının çeşitliliği çok fazla ve göklerde saklı hazineler insan zihninin taze besinden eksik kalmayacağı kadar zengin bir düzendedir. "
Это давало разнообразие, разве нет?
En azından senin için değişiklik olmuştur?
Ты внес разнообразие в мою жизнь, дал мне то, к чему стремится.
Hayatımda büyük değişiklik yaptın ve bir amacım olmasını sağladın.
3-х дневная поездка внесёт хоть какое-то разнообразие.
Bu 3 günlük gezi çok iyi gelecek.
Тогда он придумал сутки, ибо в них заключено разнообразие.
Günlük döngüyü o buldu, çünkü zaman sürekli kendini tekrarlıyordu.
"один сумерек", поскольку разнообразие в мире утеряно.
"bir seher" ismini verdim, çünkü bu dünyada artık değişim yok.
Я запрограммирован на многочисленные техники... широкое разнообразие приемов услаждения...
Pek çok teknik için programlandım. Çok geniş bir zevk yelpazesine sahibim.
Нам нужно разнообразие.
Çeşitliliğe ihtiyacımız var.
Все же, хоть какое-то разнообразие.
Heyecan verici bir gün oldu.
- Им нравиться разнообразие.
- Ama onlar daha popüler birini istediler.
Домашний обед внесет приятное разнообразие.
hmm, bir ev yemeği güzel bir adım olabilir
Духи. "Разнообразие" от Мерил Стрип.
Ooh, parfüm! "Meryl Streep'in Becerisi."
Я обожаю все разнообразие нашего искусства!
Kültürümüzün yarattığı her türlü lezzetten hoşlanırım.
Важно иметь работу, которая приносит разнообразие.
Gördün mü? Farklılık yaratan bir işe sahip olmak önemli, çocuklar.
- Должно быть разнообразие.
Biraz çeşitlilik yaşamalı. Çeşitlilik derken ne demek istiyorsun?
Что за разнообразие мыслей.
Ne kadar dolu bir zihindi.
Разнообразие необходимо как защита от вымирания.
Türleri soylarının tükenmesine karşı korumak istersin.
И всегда помните, что в любви главное - разнообразие.
Hiç unutma, aşk sporunda değişkenlik olmalı!
Разнообразие услуг, я же говорил. Нельзя целую вечность тупо продавать ворон. Все равно они на вкус как вареный башмак.
"Değiştir artık!" dedim ömür boyu, güveçlik karga satamazsın zaten, tatları da aynı kaynatılmış kösele gibi.
Я просто подумал, что было бы неплохо внести небольшое разнообразие.
Sadece biraz değişiklik iyi olur diye düşünmüştüm.
Ладно. Мы пошли праздновать этническое разнообразие острова Крагги.
Herneyse, biz Craggy Adası'ndaki farklılıkları kutlamaya gidiyoruz.
Если разнообразие поможет... склеить наш брак я готова присоединиться... к вам... в постели.
Ve eğer, cinsel yönden maceraya açık olmak bu evliliği devam ettirecekse, o zaman yatakta size katılmaya hazırım.
Как я вижу, он проявляет разнообразие.
ve rahatça vurabilir.
Разнообразие как суть жизни?
Hayatın ve herşeyin çeşnisi olan çeşitlilik mi?
Разнообразие придает остроту жизни.
Çeşitlilik hayatın tadıdır.
Может, некоторые из нас хотят внести хоть какое-то разнообразие.
Belki de aramızdan bazıları biraz değişiklik istiyordur.
Я всегда был за разнообразие. Так гораздо интереснее.
Hepsinden biraz karıştırmaktan yanayım.
Какое разнообразие мнений.
Karşıt Fikirler'e hoş geldiniz.
Ты был единственный, кто внёс разнообразие... в этот ужасно тусклый и незабавный сезон.
Sıkıcı ve eğlencesiz bir sezonun tek keyifli şeyi sensin.
Разнообразие людей разных рас это вспышка эпидемии. Это неуправляемая ошибка природы.
Burada, bütün insan soyları... kendiliğinden patlak veren... hedefsiz bir hata.
Если каждое живое существо отличается от любого другого,... значит, разнообразие - основной элемент мирозданья.
Eğer her bir canlı şey, diğer canlılardan farklı ise. ... o zaman çeşitlilik hayatın sadeleştirilemez bir gerçeğidir.
Ну, я верю в разнообразие в моем штате.
Çalışanlarımın farklı türlerden olması gerektiğine inanırım.
Мы боремся за разнообразие в Барклифе.
Biz Barcliff'te çeşitlilik görmek istiyoruz.
Нам нужно какое-то разнообразие, понимаете?
Bir şekilde rahatlamaya ihtiyacımız var?
Есть одна вещь, генерал, которая все еще отсутствует, но могла бы внести разнообразие.
Birşey daha var, General, hala eksik birşey, fark yaratacak birşey.
В смысле... я думал, что разнообразие – это главное для этой страны.
Bu ülkenin çeşitliliklerden ibaret olduğunu sanıyordum.
И не потому что жена — жуткая фригидная сука, а потому что их инстинктивно тянет - искать разнообразие.
Karısı korkunç, soğuk bir orospu olduğu için değil hepsinin içinde çeşit arama dürtüsü olduğu için.
- Что значит разнообразие?
Rehineler mi?
Я бьы могла внести кое-какое разнообразие в этот праздник. Очень хорошо, детка.
Olur hayatım.
Я просто не видел такое разнообразие людей.
Nasıl geri döneceğimi bilmiyorum!
Школьный совет решил, что среди учеников должно быть большее разнообразие.
Benimle dalga mı geçiyorsun? Kurul, öğrenci nüfusunda çeşitlilik olması gerektiğine karar vermiş.