Фату traducir turco
44 traducción paralela
Не топчи фату, коза долбанная!
Çekil eteğimden!
Мама сшила эту фату специально для тебя.
Annen bu peçeyi özellikle senin için yaptı.
Не топчи фату, коза долбанная!
Yerimden kalk!
Мою фату плели из кружева слепые бельгийские монахини.
- Peçem danteldendi, Belçikalı kör rahibeler tarafından yapılmış. - Kör mü?
Я купила фату.
Gelinlik için tül aldım.
Онор, солнце, возьми фату.
Honor, tatlım, duvağını kap.
Я надеюсь, что у тебя нету аллергии на фату.
Evet. Umarım ipeğe karşı bir alerjin yoktur.
Папа, посмотри на мою фату.
Baksana baba, duvağım kısa geldi.
Пока окончательно на перепачкают фату не успокоятся.
Elbisemi lekelemekten bıkana dek mutlu olmayacaksın.
Кто придумал эту фату...
Bu duvağı kim yaptı?
Они должны будут сфотографироваться у алтаря, надев этот цилиндр или фату.
Mihrapta ya bu silindir şapkayla ya da bu duvakla kendi fotoğraflarını çekmeleri gerekiyor.
Моя команда отследила их обратно Ву Фату, когда он еще не был в поле зрения Управления.
Ekibim izlerini sürünce Wo Fat'e ulaştı ki o zamanlar teşkilatın radarında bile değildi.
Полагаю, та бомба на двери предназначалась Во Фату?
Tahminimce kapıdaki bomba oraya Wo Fat için konulmuştu.
Потому что у нас есть парень под стражей прямо сейчас, который продал Во Фату взрывчатку из-за которой она погибла. И он опознал его
Çünkü şu an gözaltında tuttuğumuz bir adam Wo Fat'e Laura'nın ölümüne yol açan patlayıcıyı sattığını söyledi ve Wo Fat'i teşhis etti.
Мы тайно расследуем губернатора, как делал мой отец, мы найдем что-то на нее и тогда повяжем, и она приведет нас к Во Фату.
Babamın yaptığı gibi sessiz bir şekilde Valiyi soruşturacağız. Bir şey bulduğumuz zaman da onu alaşağı edeceğiz o da bizi dosdoğru Wo Fat'e götürecek.
Лишь только люди услышат "Фату-Хива", нам ум им придет одно - "Тур Хейердал".
İnsanlar Fatu Hiva'yu duyunca tek şey gelecek düşünecek : Thor Heyerdahl.
Мы сможем показать им Фату-Хива ".
Onlara Fatu Hiva'yı gösteririz.
ФАТУ-ХИВА. 10 годами ранее.
Fatu Hiva - 10 yıI önce
"Ты сумел доказать то, о чем поведал нам Тей той ночью на Фату-Хива".
Tei'nin Fatu Hiva'da o gece bize anlattığı şeyi kanıtladın.
Почему мы сразу не вернули фату и не уехали отсюда?
Neden duvağı verip buradan gitmiyoruz?
Давай отдадим им фату.
- Duvağı ver onlara.
Майк, мы собиралсь только вернуть фату.
Mike, yapmamız gereken duvağı geri vermek.
Зачем Во Фату убивать главу Якудзы?
Wo Fat Yakuza liderini öldürmeyi neden istesin ki?
Стив, мы выяснили, кто помог Во Фату сбежать.
Steve, Wo Fat'in kaçmasına kimin yardımcı olduğunu bulduk.
Зачем Делано и Во Фату убивать 5 рабочих, с которыми они не связаны?
Neden Wo Fat ve Delano hiç bir bağlantılarının olmadığı beş işçiyi öldürmek istesin?
Он сказала, почему позволила Во Фату сбежать?
Wo Fat'in gitmesine neden izin verdiğini söyledi mi?
Ты дала Во Фату уйти.
Wo Fat kaçmasına izin vermişsin.
Зачем Во Фату общаться с агентом ЦРУ?
Neden bir CIA ajanı ile Wo Fat iletişimde olabilir ki?
Чтобы понравится Во Фату.
Wo Fat'in karşısında puan kazanmak için.
Ты ходила к Во Фату.
Wo Fat'i görmeye gitmişsin.
Вы запомнили, как сильно я хотела мамину фату?
Annemin duvağını ne kadar takmak istediğimi hatırladınız mı?
Вы должны расправлять мне складки, поправлять фату, держать платочки и уговаривать не плакать от радости.
Gelinliğim kabartılmalıydı ve mendillerle mutluluk gözyaşlarımı silmeliydiniz.
- Знаешь что? Давай ка поправим фату, так будет лучше. - А ты...
- Bu duvakla o kadar güzel oldun ki.
Привет. Я забыла свою фату.
Duvağımı unutmuşum.
На другое побережье. На Фату-Хива, на юге Тихого океана.
Başka bir sahile, Fatu Hiva, Güney Pasifik.
Когда я была на Фату-Хива, проводила время на пляже... однажды я пробежалась.
Fatu Hiva'da sahilde vakit geçirirken koşuya çıkmıştım.
Кто-угодно, обладающий ресурсами помочь Во Фату провернуть подобное.
Bu işin altından kalkması için Wo Fat'e yardım edebilecek imkanı olanları.
Она давала мне свою фату, я оборачивала ее шлейф как свадебное платье, и шла к алтарю, а она напевала свадебный марш. А потом она спрашивала меня, за какого парня я выйду замуж.
Bana duvağını verirdi ve onu etrafımda bir elbise gibi sarardım, ben koridorda yürürdüm, o da düğün marşını mırıldanırdı ve sonra bana hangi adamla evleneceğimi sorardı.
— Я принесу фату.
- Ben gidip bir duvak bulayım. - Sağ ol.
Можно ей, пожалуйста, вернуть ее фату?
Lütfen kız duvağını geri alabilir mi?
Не знаю, понравится ли она тебе, а может вы и вовсе не надеваете фату на свадьбу, но Шейла любила носить её, когда была маленькой, и...
Beğenip beğenmediğini ya da burada evlenirken duvak takıp takmadığınızı bile bilmiyorum. Ama Sheila küçük bir kızken bunu takmayı severdi.
Фату...
- Hayır, Aissata.
Я жил на Фату-Хива.
Fatu Hiva'da kaldım profesör.
А, мой друг из Фату-Хива!
- Fatu Hiva'dan dostum!