English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / ruso → turco / [ Ш ] / Шёл дождь

Шёл дождь traducir turco

202 traducción paralela
В день приёма никогда не шёл дождь.
Larrabee'lerin partisinin gecesi hiçbir zaman yağmur yağmazdı.
Понимаете, шёл дождь, а она выбежала на дорогу.
Yağmur yağıyordu ve yolun ortasına atladı.
Он всегда говорил правильные вещи, даже если шёл дождь.
Daima doğruları söylerdi,.. ... yağmur yağıyor olsa bile.
Ночью на Чеджу, когда мы были в полиции и сегодня шёл дождь!
Bedenlerimiz değiştiği akşam, polis karakolunda....... ve bugün de yağmur yağıyordu.
Шёл дождь.
Yağmur yağıyordu.
Шёл дождь, и... тормоза на их грузовике не сработали.
Yağmur yağıyormuş... kamyonun frenleri tutmamış.
А когда шёл дождь на землю струился нектар, пронизывающий сердца жаждой жизни, исполненный красоты и правды.
Yağmur yağınca, yağan yağmur şerbet misali, insanın kalbini dürüstlük ve güzelliklerle dolu bir hayat geçirme arzusu ile doldururmuş.
Шёл дождь.
Dışarıda yağmur yağıyordu.
- Той ночью тоже шёл дождь?
- O akşam da mı yağmur böyleydi?
Была ночь и шёл дождь... я сделал зонтик из подушки!
Yağmur yağdığı gece... ve ben sana yastıktan bir şemsiye yapmıştım!
Шёл дождь. В списках не было Рейчел Грин.
Listede Rachel Greene yoktu.
Люк Савар остался жив только потому, что в тот вечер шёл дождь.
Sadece Luc Savard hayatta kalmış çünkü o gece yağmur yağmış.
Моя любовь была с первого взгляда, в тот день шёл дождь.
İlk görüşte aşık oldum. Yağmurlu bir günde.
Однажды вечером, когда на улице шёл дождь, мальчики болели, а мой муж поехал за телом.
Bazı yağmurIu ve oğIanIarın... ... nezIe oIduğu ve kocamın bir ceset aImak için gittiği geceIerde.
Всю неделю шёл дождь.
babasıyla olan randevuma kadar. Bütün hafta yağmur yağdı.
Когда Алисия попала в аварию, тоже шёл дождь.
Alicia kaza geçirdiğinde de, yağmur yağıyordu.
Шёл дождь и я сказал отцу...
Yağmur yağıyordu ve babama...
Шел дождь, улица была совсем мокрая.
Yağmur yağıyordu.
Благодаря Ваалу на деревьях появлялись плоды, шел дождь.
Ama ağaçlara meyveleri koyan Vaal'dı. Yağmurun yağmasını.
Шел дождь.
Yağmur yağıyordu.
Никаких признаков того, что тут вообще шел дождь.
Hayır, efendim. Daha önce olduğuna dair iz yok.
А сегодня шел дождь.
Bugün yağmur yağdı.
- Не знаю, я ее видела меньше минуты когда дождь шел.
- Bilmiyorum. Onu fırtınada bir an gördüm.
Шел дождь.
Yağmur da yağıyordu.
Шел дождь.
Dışarıda yağmur yağıyordu.
С чтра шел дождь.
- Gosha.
В Хэррогете шел дождь из слизняков, а в Эдинбурге, говорят, раскрылись могилы и привидения наших предков поднялись. Я тоже слышал эти россказни.
Harrogate'te gökten balgam yağmış.
Мама, ты когда-нибудь видела, чтобы шел черный дождь?
Anne, daha önce bunun gibi siyah bir yağmur görmüş müydün?
В тот день, когда я встретила тебя, тоже шел дождь.
Seninle tanıştığım gün de yağmur yağıyordu.
Там шел дождь, сэр.
Yağmur yağıyordu efendim.
Ночью было сухо,... но шел дождь... на... на... на улицах... было мокро,...
Gece... gece... Kuru bir hava vardı. Buna rağmen yağmur yağıyordu.
- Я... Шел дождь, и...
- Yağmur yağıyordu.
В то утро шел дождь И следов было много.
O sabah yağmur yağmıştı ve bir çöp öbeği bulduk.
Пусть же дождь и дальше идёт так, как шёл прежде.
Bırakalım yağmur her zamanki gibi yağsın.
Хотя все утро шел дождь.
Bütün sabah yağmur yağmıştı.
Шел дождь.
Hava yağmurludur.
Даже по ночам шел дождь.
Hatta gece bile yağmur yağıyordu.
Потому, что всегда шел дождь, и все заходили, чтобы не промокнуть.
Çünkü Limerick'te sürekli yağış olurdu ve onlar yağmurdan kaçmaya çalışıyorlardı.
Шел дождь. Мы вас ждали на улице. Он хотел получить твой автограф, Ума.
Yağmur yağıyordu, fakat dışarıda bekledik... çünkü senin imzanı isteyecekti, Huma.
На улице шел дождь, но маленький упрямый лучик солнца светил прямо на нашу кровать.
Dışarıda çok yağmur yağıyordu Ama inatçı bir güneş ışığı ilk günümzün sabahında yatak odamıza vuruyordu.
Я видел, как в небе шел огненный дождь.
Bunu daha önce duymuştum.
Узнать, где в последние 2 дня шел дождь.
Son iki gündür nerelerde yağmur yağdı öğrenin.
В тот вечер шел сильный дождь и дороги были скользкими.
O gece çok yağmur yağıyordu ve yollar kaygandı.
И шел дождь.
Yağmur yağıyordu.
Шел дождь, а они поехали на машине.
Yağmur yağıyordu ve gezmeye gittiler.
Шел дождь. Я забиралась в автобус.
Yağmur yağıyordu ve... büyük bir su birikintisi vardı.
К этому причастен не только дождь, с неба шел свет, он падал на всяких жучков.
Ve bulutlardan bir ışık geliyordu böcekleri falan emiyordu.
Насколько хватает моей памяти, всегда шел дождь
Benim hatırladığım hep yağmurun yağdığıydı.
- Шел дождь.
- Yağmur yağıyordu!
Тогда тоже шел дождь.
O gün de yağmurluymuş.
Шел дождь, и я бросил ее прямо в грязь.
Yağmur yağıyordu ve ben onu çamurda sürükledim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]