Ahlakî traducir inglés
2,254 traducción paralela
Ama Manhattan'ın bu pis köşesinde, o zenginliğin hırsın ve ahlakî gevşekliğin canlı ve iyi durumda olduğundan emin olmam gerek.
I need to know that in this corner of Manhattan wealth, ambition, and moral laxity are still alive and well.
Ahlakî açıdan sorun mu oluyor?
You have, like, a moral stipulation?
Mükemmel bir iklimli harika bir şehre taşındık. Ve ahlaki standatları yüksek!
We moved in a beautiful city with great climate and increased moral stand!
Clark, gerçek bir kahraman olmak demek dünyanın güvenliği için kendi ahlaki duygularını hiçe sayarak hareket etmek demektir.
Clark, the mark of a true hero... is somebody who's willing to sacrifice his own personal morality... to help keep the world safe.
Ben çok kesin bir ahlaki hiyerarşik düzenle büyütüldüm...
I was taught a very specific moral hierarchy...
Senin gibi bacaksız bir kabadayı için bile bu tahammül edilemez bir ahlaki davranıştır.
Even for a midget villain like yourself, that's an untenable ethical position.
Bu ahlaki bir sorun.
This is a question of morale.
... "Din terk edildiğinde ; ahlaki yapı ne olur, her hangi bir ahlâki değerler sisteminin arkasındaki mimar kim veya ne olur?"
Give up religion and what is the structure, what is the architecture behind any system of moral values?
Bazı köktendinciler hala, insani çatışmaları haklılaştırdığı gerekçesiyle ve evrensel ahlaki çöküşün nedeni olarak Darwin teorisini suçluyorlar.
Some religious fundamentalists still accuse Darwin's theory of justifying human conflict and causing universal moral decline.
Dünyadaki hiçbir telkin sana ahlaki karakterin dışında gerçek arzuların dışında bir şey yaptıramaz.
Uh, no suggestion in the world can make you do something against your moral character, Against your true will.
Birini ahlaki karakteri dışında hipnoz edemeyeceğini söylediğini sanıyordum.
I thought you couldn't hypnotize somebody against this moral character.
Tanrım, ahlaki ve dini değerlere karşı çıkmadım ama kıyafetlere asla bu kadar para harcamam.
Jesus Christ, if I didn't already object on moral and religious grounds, I'm never gonna spend that on clothes.
Hiçbir meşruluğunuz, ahlaki otoriteniz yok.
You have no legitimacy or moral authority.
Lizzie'nin konumunun fahişeliğin ahlaki karşılığı olduğunu hiç sanmıyorum, Gabriel.
I hardly think Lizzie's position is of moral equivalent to prostitution, Gabriel.
Yalnızca fahişeliği ahlaki olarak yanlış buluyorsanız, Bayan Ruskin.
Only if you consider prostitution to be morally wrong, Mrs Ruskin.
Londra'nın sefahat içinde yaşayan, ahlaki yönden en geri kalmış genç hanımları onlarla dolu bir evde eğitilecekler ve doğru yola dönecekler.
A house full of the most debauched and morally degraded young ladies in the whole of London, where they will be educated and reformed.
Önümdeki ahlaki tek seçenek bu.
It's the only moral course left open to me.
Çünkü bu, ahlaki değerlerini yerine oturtabilecek değerli bir hayat dersi almanı sağlayacak.
Because this will be a valuable life lesson that will help calibrate your moral compass.
Pişmanlık duymaya başlıyorum. Senin de ahlaki değerlerini kaybetmeye başlamadan korkuyorum.
And regret... that your true North moral compass is... gone on the fritz.
Bugünlerde ahlaki zenginliğe kim sahip olabiliyor ki?
These days... who can afford the luxury of ethics?
Bazı hayvanların ahlaki pusulaları yok.
Such beasts have no moral compass.
Ahlaki bir üstünlüğüm vardı.
High on moral superiority...
Ahlaki göreliliğe.
To moral relativism.
Onu uyandırmaya çalışmanın benim için ahlaki açıdan sorun teşkil ettiği kadar eminim.
Certain enough that I have serious ethical problems trying to wake him up.
Topher'a ahlaki açıdan sorun teşkil ediyor.
Topher has ethical problems.
Ahlaki üstünlük sende.
You have the moral high ground.
Ahlaki ikilemi bir kenara bırakalım, çünkü çok fazla büyük.
Ok, Let's just ignore the whole ethical dilemma,'cause that's just too, too big.
Ama Gordon bir avukatın müvekkilini asla bırakmadığını, bunun ahlaki olmadığını söyledi.
A lawyer never abandons his client. it's unethical.
Ahlaki değerlere dikkat edecek lüksümüz yok.
We don't have the luxury of a moral stand.
Overby'nin firmasının sermayesi kuvvetli müşteri portföyü mükemmel haklarında ahlaki suçlama yok.. ... iflas yok, karar yok.
Overby's firm is well capitalized, excellent client base, no ethics charges, no bankruptcies, no judgments.
Düştüğüm son ahlaki kuşkunun bana pek yararı olmadı.
My last ethical quandary was... Unhelpful.
Şüphesiz ki bu vakte kadar Madeline, senato alt kurulunun önünde ahlaki sinir bilimi konusunda tanıklık etmek için yolu yarılamıştır.
Madeline is no doubt halfway across the continent On her way to testify In front the senate subcommittee on ethical neuroscience.
Ben de böyle bir ahlaki kararsızlık olmadığı için... merhaba.
I don't deal in the same moral shades of black and white, so... Hi.
Senin ahlaki değerlerini öğrenmek istemiyorum.
I don't want to learn your moral values.
Amerikalılardan ahlaki ticaret politikası hakkında bir ders.
Wow! A lecture from the Americans about ethical trade policy.
İki sorum var. Superman'nin ahlaki kurallarına göre yaşamak zorunda mıyım ve kadın yaşlanıyor mu?
Two questions : must i live by superman's moral code, and will the sex woman get older?
Mevcut ahlaki gerekliliği anlamazlardı.
They wouldn't understand the moral imperative here.
ve ahlaki olarak cok ürkütücü.
And you are all pretending in beeing very morally and predominant.
Yani o Sam'i kandırıyor ahlaki bir sapma yaşatıyor.
I mean, she is clearly manipulating Sam in some kind of moral lapse.
Hayır, ahlaki çelişkiler yaşıyordun ve yanlış seçim yaptığını gördüm.
No, you were having moral qualms, and I saw you coming down on the wrong side of them.
Bay Stern, ahlaki bir vazifeniz var.
Mr. Stern, you have an ethical duty.
Toplum onlara neyin ahlaki olup olmadığını dikte etmeden önce.
- Yes. Before society dictates for them what is and isn't moral.
Bunun ahlaki açıdan yanlış olduğunu göremiyor musun?
Can't you see this is morally wrong?
Burada Royan Enstitüsünde bizim tıbbi ahlaki kurulumuz var, ve önerilen her proje bu kurulda araştırılmaktadır... ve biz onun farklı yönlerine bakarız, ve onların projeyi bize haklı göstermeleri gerekir.
We have got this medical ethic committee here in Royan Institute, and every project which is proposed is investigated in this committee, and we see different aspects of it, and they have got to justify the project for us.
Ahlaki değere.
It's standard.
Ahlaki değerlerim kurban vermeden önce duraksamama neden oldu, elbette.
Of course, my moral safeguards gave me pause at the necessary sacrifice.
O halde değerli bir ahlaki ders öğrendin.
So then you've learnt a valuable moral lesson.
- Ahlaki değerlerin olmadı hiç senin.
- You'll never fill up my shoes.
Bizim burada yaptığımız garip spekülasyonlar ve ahlaki değerlerle ilgili şeyler.
There are bizarre expeculations and soul searching about the ethics of what we're doing.
Öyleyse hayallerinin ahlaki eğitimi yok.
Then your imagination has no moral training.
Ahlaki olarak bağlandığınızı düşünmediğinizi farz ediyorum.
I suppose you don't consider yourself bound by morality.