Aircraft traducir inglés
2,263 traducción paralela
Indirilen uçağın analizi tamamlandı ; 502. filodan Rostock'un Sanka B savaşçılarından birine ait. 202 nolu komşu bölgede ki bir üsse ait ;
It is disclose the identification of the downed aircraft as one of Rostocks'Sanka B fighters from the 502 Squadron, station at neighbouring district 202.
Dört, tahliye için çıkış kapısını açarken...
Four, when opening a door exit to evacuate an aircraft...
Dört, uçağı tahliye etmek için çıkış kapısını açarken, kolu ok yönünde çevirin ve kapı uçak gövdesine bağlı olduğu için yeterince güç kullanarak açın.
Four, when opening a door exit to evacuate an aircraft rotate the handle in the direction of the arrow and open the door forcefully enough that it locks against the side of the fuselage.
Havaalanında kendi filosu var.
It has its own fleet of aircraft position.
Senin havaalanına koymak hoşuma gitmedi.
I do not like it put it in your aircraft.
Hughes Aircraft, Martin Marietta, Westinghouse, Aerojet,
Hughes Aircraft, Martin Marietta, Westinghouse, Aerojet,
S2F jetleri Pierce'e eşlik ettiler.
She was assisted by S2F's tracker aircraft.
Tanımlanamayan bir uçak Fagernes'ten hareket ediyor, lütfen acilen kimligini belirleyin.
Unidentified aircraft departing from Fagernes, please identify immediately.
Tanımlanayaman bir uçak Fagernes'ten kalktı. Duyuyor musun?
Unidentified aircraft departed from Fagernes, do you read?
Böylece uzay aracı uzay boşluğunda takyon gibi ilerleyebilecek. Bu gizli bir uzay aracı gibi işleyecek ve radarlar tarafından da görülmeyecek.
It would operate like a stealth aircraft... invisible to radar, unseen by radar operators.
Hayır, oraya uçmayın. Neden?
No, no, no, you can't send an aircraft into that.
Bay Morris McArnold'a bırakıyorum.
to step forward and dedicate this wonderful new aircraft.
Deniz Kuvvetleri'ndeydim. Kaliforniya'da, Logn Beach'te, Hornet uçak gemisinde görevliydim.
I was in the Navy, stationed on an aircraft carrier, the Hornet, in Long Beach, California.
Vertigoya girersen sadece uçak araçlarina bakarsin.
You go into vertigo, you look only at your aircraft's instruments.
Bir Amerikan donanma uçağı Bağdat varoşlarında bir hedef vurdu.
A US Navy aircraft hit a target on the outskirts of Baghdad.
Vertigoya girdigin zaman sadece uçaginin ekipmanlarina bakarsin.
When you go into vertigo, you look only at your aircraft's instruments.
Amerikan donanma uçağı Bağdat varoşlarında bir hedef vurdu.
US Navy aircraft hit a target on the outskirts of Baghdad.
Uçaklardan akciğere ajan gönderdik.
We have uploaded infectious agents lung in aircraft.
Bir battlestar bir uçak gemisi ile savaş gemisinin uzaydaki bir çeşit kombinasyonudur.
A battlestar is sort of a combination of an aircraft carrier and a battleship in space.
Şimdiden Amerikan sularına devriye gezmesi için bir uçak gemisi yolladıklarına dair söylentiler var.
There are rumours they might even send an aircraft carrier to patrol US waters.
Bu uçakla büyük bir uyuşturucu kaçakçılığı yapıldığını biliyoruz. Diego Galante ismi bir şey ifade ediyor mu?
We know without a doubt that a major cocaine smuggling operation was run out of this aircraft.
Yükleme subayı olarak uçağa konan her şeyden siz mi sorumlusunuz?
He only had to bribe one. As loadmaster, you're in charge of everything that's brought aboard the aircraft?
Birinci mühendis olarak bu uçağın her parçasından ben sorumluyum. Her köşesine rahatlıkla girersin.
As flight engineer, I'm in charge of every moving part of this aircraft, sir.
Adamlarımdan hiçbirinin bununla ilgisi olduğuna inanmam. Ama en iyi uçak komutanlarının bile görüş alanı kısıtlıdır. Ekip senin, sorumluluk da senin.
I don't believe any of my men are involved in this, but even the best aircraft commanders have a limited field of vision.
İki ay önce Panama'da revirdeydim ve uçağı buraya ben getirmedim.
Two months ago I was in a sick bay in Panama and I didn't fly the aircraft back.
Birkaçına örnek vereyim. Uluslararası İtfaiyeciler Birliği'nin bir biriminin adı. Bir cilt bakımı ürününün içindeki malzeme.
Look, just to name a few... it's a name of a chapter of International Firefighters, the name of an ingredient in skin care, the size of a bracket used in aircraft manufacturing.
Tamamdır, yüzücü ve kazazedeler helikopterin tam altında.
MAN : Okay, swim mer and survivor are below the aircraft.
Ağustosun sonunda Meksika Körfezinin üstüne bir fırtına avcısı gönderildi.
In late August, a hurricane hunter aircraft is dispatched over the Gulf of Mexico.
Fighter uçağı pilotuyum.
Fighter aircraft pilot
Evet, Bay Jilin bir uçak.
Yes, sir ¯ ylin, aircraft... That's good.
Uçakla ilgili söyledikleriniz de mi yalandı?
The aircraft also k ³ amaliœcie?
Beni uçaktan atmak zorundasınız.
You must jettison me from the aircraft.
Çakmaklar, uçakta yasaktır.
Lighters are strictly forbidden on the aircraft.
Uçaktan indiklerinde tamamen makyajlı ve giysiliydiler. Sorun şuydu, göçmen dairesini bu şekilde geçemezlerdi.
When she came out of their aircraft, they were fully up and costume.
Askeri uçağı mı kullanıyorsun?
You're using military aircraft?
Eğer interneti kullanıp, askeri uydularla ve insansız uçaklarla harika genç modellerle dolu bir evi bulmak ve beklenmedik bir şekilde oraya dalmak tüyler ürperticiyse tamam, tüyler ürperticiyim.
You know what? If it's "creepy" to use the Internet, military satellites, and robot aircraft to find a house full of gorgeous young models so that I can drop in on them unexpectedly, then fine, I'm "creepy."
Bu uçağın iniş takımı doğrudan motora bitişik, değil mi?
The landing gear on this aircraft is directly adjacent to the engine, right? - That's where they tend to put it
Bu adamın çalıştığı yer, yapay zeka, GPS, insansız hava taşıtı ve on yıldır her gün kullandığın ama hiç haberinin olmadığı diğer şeyler gibi dünyanın ilk büyük buluşlarından sorumlu.
That man's agency was responsible for the world's first breakthroughs in artificial intelligence, GPS, unmanned aircraft, other things you've never heard of but you'll be using every day in ten years'time.
Katil, subay kılığına girip bir uçak gemisine bindi.
Killer impersonated a Navy officer to get on board a United States aircraft carrier.
O uçakta silahlı bir adamım var.
I've got an armed man aboard that aircraft.
Hava taşıtlarına özgü sentetik yapıştırıcı ve karbon karışımı.
That's an aircraft-grade epoxy-carbon mix.
Hava taşıtlarına özgü.
Aircraft grade.
Bizi askeri hava şeridine aktarıyorlar ve bir uçaksavar ateşi beklenildiği konusunda uyarıyorlar.
we are diverting to that military air strip and are warned to expect anti-aircraft fire.
"uçaksavar beklenildiği konusunda uyarılmak" ilk ateş çıkageldi.
" warned to expect anti-aircraft rollup 0 fire.
Bozuk bir hava aracım var.
i've got a sick aircraft.
Bozuk bir hava aracınız mı var?
you have a sick aircraft?
Bir Amerikan hava aracı taşıtını yok edersen direnişçiler bayram eder.
You destroy an American aircraft carrier, that's like Christmas for insurgents.
Aynı zamanda iki nükleeri 75 hava aracı ve üç milyon galon hava yakıtı var.
It also has two nuclear reactors, 75 aircraft and three million gallons of aviation fuel.
Beale, Donanma gemisine bağlayabilir misin bizi?
Beale, can you patch us into the Navy search aircraft?
Uçağa bindim, dedeciğim.
Grandfather, I was on an aircraft.
- Saçmalığın daniskası.
Supplying to someone on this aircraft.