Alamazsın traducir inglés
4,940 traducción paralela
- Kitabı alamazsın, uza git.
You can't have it, so jog on.
Ya ana nasıl alamazsın ya?
What do you mean, Mum?
Bu fatura ve tahviller için vergi alamazsınız.
You can't tax them on all these dishonored bills and bonds.
Oyuncaklarımı alamazsın!
You can't just take my stuff!
Değilseniz alamazsınız.
If you're not a member, You don't.
Tabii ki alamazsın, sen ölüsün.
Of course not, you're dead.
Onaylanmamışsa fazla mesai alamazsın, biliyorsun.
You know there's no O.T. unless it's authorized.
Biliyorum alamazsınız siz bunları!
I know you can't afford them.
Evet ama o parayla bir bardak kahve bile alamazsın.
Yes, but that does not even get a latte in this world.
Ama, şey, zaten kaybettiysen bu mesajı alamazsın.
But, uh, if you did, you're probably not getting this.
Dave'i parayla satın alamazsınız.
Well, you can't buy Dave.
Bir insanın evinden elini alamazsın.
Can't take a man's shelter.
Bunu geri alamazsın.
You cannot undo that.
Sen takım elbise bile alamazsın.
- Little brother, you can't even buy a suit.
Bırak bu özgüven zırvasını. Onunla Florida'da ev alamazsın.
Last I heard, it ain't buying you a house in Florida.
Onu benden alamazsınız.
You will not take it from me.
Moors'u alamazsın!
You will not have the Moors.
Ejderhalarımızı alamazsın!
You cannot take our dragons!
Bunu alamazsın.
You're not gettin'this.
Hayır, bunu benden alamazsınız.
No, you can't take that away
Bunu benden alamazsın.
You can't take that away
- Teşekkür ederim. Bu ilacı içerken alkol alamazsınız.
You can " t Drink alcohol when taking this medication.
Sen beni alamazsın.
You don't buy me out.
Olanları geri alamazsın.
You can't take that back.
"Burası benim toprağım ve burayı alamazsınız." diyor
He says, "This is my land. You cannot remove me from here," he says.
Ev alamazsın.
You can't buy a house.
Silah alamazsın. Ülkeyi terk edemezsin.
You can't buy a gun, or leave the country.
Ahbap, o kadar züğürtsün ki beleşe bile bir şey alamazsın.
Nigga, you so broke you can't even afford to pay attention.
Ödeme yapana kadar buradan hiçbir şey alamazsın!
You'll get nothing here until you pay up.
- Beni almadan arabamı alamazsın. - Hayır.
- You're not getting my car unless you take me.
Böyle malı olan hiçbir öğretmeni kayda alamazsın.
You don't get many teachers with a rack like that.
Bizi alamazsın.
We can't... You can't get us.
Öyle mi... Bunu alamazsın ama.
You can't have this one.
- Ne? Hayır, hem kocamı hem kardeşimi elimden alamazsın.
No, you can't have my husband and my brother!
# Alamazsın bazı şeyleri geri #
♪ Like a bell that has rung ♪
Komiserim, mahkeme kararı olmadan kan örneği alamazsınız, bunu biliyorsunuz.
Lieutenant, you can't take a blood sample without a court order. You know that.
Bu parayı alamazsın.
You cannot have this money.
O benim kız arkadaşım, ona bir şeyler alamazsınız.
She's my girlfriend. You can't just buy her things.
- Onu alamazsın.
- You can't have her.
Ama Ellie'yi alamazsın.
But you can't have Ellie.
Ellie'yi alamazsın.
You can't have Ellie.
- Alamazsın onları.
- You can't have those.
Oğlunuzu öylece okuldan alamazsınız Bayan Fanning.
, Mrs Fanning you can't just take the boy out of school
ve siz de parayı asla alamazsınız.
And you'll never get the money.
Ama bir yüzüğü alamazsın.
There's one ring you can't hock.
Ve senin istediğin arabayı, emekli olduktan sonra bile alamazsın.
And the car you want, you won't be able to afford even after retirement.
Sen bile onları içerden alamazsın.
You can't even get to them from the inside.
Bir seansı dahi kaçırmayı göze alamazsın.
You know you can't afford to miss a session.
Benimkini alamazsın.
Not mine you won't.
Ailemi benden alamazsın!
You can't take my family away from me!
Geri alamazsın.
No take-back-sies.