English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ A ] / Almayacağım

Almayacağım traducir inglés

1,965 traducción paralela
Almayacağım.
I'm not gonna take it.
Şayet yardımı dokunacaksa, ki dokunacağına inanıyorum senden depozito falan almayacağım.
If it'll help you out, and I imagine it would, I'll agree to waive all of the deposit stuff.
- Sakin ol, senden para almayacağım.
- Relax, I won't take it from you...
Geç getirdiğiniz için kâğıtlarınızı almayacağım.
You're late. I can't accept these
Başbakanın oğlu bile olsan kâğıdını almayacağım.
Prime Ministers son? Even then... I will not accept your paper
Kararım kesindir, geri almayacağım.
My decision is final and irrevocable
Elindekilere iyi bakmadığın sürece yeni oyuncak almayacağım sana!
I ain't buying you anymore toys if you can't look after the ones you've got.
Eğitim almayacağım, Joe.
I ain't going to train, Joe.
Onu almayacağım. O öldü!
No, I'm not taking her, she is dead.
- Bir daha asla buradan bir şey almayacağım.
I won't buy anything next time.
Bu seferkinden para almayacağım.
I won't charge you for this one.
Para almayacağım.
I'd do it for free.
Almayacağımı biliyorsun.
You know that I won't.
Tekrardan kapatılma ihtimalini göze almayacağım.
I will not allow For the possibility of being shut down again.
Siktir et, almayacağım...
Fuck it, I don't have to buy it...
Her neyse. Çocuğumun hayalini ondan almayacağım.
I am not going to take my kid's dream away from him.
Bunu ondan almayacağım.
I am not gonna take that away from her.
Bunu bana yalnızca verdiğin için almayacağım.
And I'm not gonna take that for granted.
Mutemelen keyif almayacağım ve surat asacağım.
I also happen to be annoyed and in-insulted.
Ama artık mecbursun. Çünkü Brian olgunlaşıp birlikteliğin ne anlama geldiğini birini sevip de ona ihanet etmek arasında mekik dokumak olmadığını tam tersine sürekli sevdiğinin yanında olup ona hep sadık kalmak olduğunu anlayana kadar, onu geri almayacağım. Andrea.
Well, you're gonna have to, because until Brian grows up and realizes that being in a relationship doesn't mean zigzagging between saving and betraying somebody, but that it's actually about being continually present and continually faithful, I'm not gonna take him back.
Bu departman sorunlu ve bu sorun düzeltilene kadar gerçek bir vaka almayacağım.
This department is broken, and I'm not going to take a real case until it's fixed.
Hayır, almayacağım.
No, I'm not.
Sonuç itibariyle, çöp üretmeyeceğimiz, paket servis yemek almayacağımız... karbon dioksit üretmeyeceğimiz, araba kullanmayacağımız veya uçmayacağımız... suya toksik atık dökmeyeceğimiz, çamaşır deterjanı kullanmayacağımız... uzak ülkelerden gelen malları almayacağımız, yani Yeni Zellanda meyveleri de almayacağımız.
Ultimately this means we'll create no trash, so no take-out food... emit no carbon dioxide, so no driving or flying... pour no toxins in the water, so no laundry detergent... buy no produce from distant lands, so no New Zealand fruit.
Bütün bir yıl boyunca yeni hiç birşey almayacağım.
For the whole year. I'm not gonna buy anything all year.
Arabayı almayacağım, hemen şurada bir durak var.
[Off ] For me it was the car. Will have a station in the square. [ Off]
Daha fazla vaktini almayacağım.
I won't take any more of your time.
- Parayı istemiyorum, almayacağım.
I don't want it, I won't take it.
Hayır, bu suçu üzerime almayacağım.
No, I am not going to take the fall on this.
Fazla zamanınızı almayacağım ama anlayacağınız üzere birkaç soru sormak zorundayım.
I don't plan on keeping you long, but I'm sure you understand I've gotta ask a few questions.
- Bunun sorumluluğunu almayacağım.
- I will not take responsibility for this.
Silah almayacağım.
Uh, no, i-i'm not buying a gun.
Oraya gelip seni almayacağımı mı düşündün?
Did you think I wasn't gonna come up there and get you?
Şimdilik soru almayacağım.
No. No questions right now.
Geri almayacağım.
I am not gonna take it back!
Bunu almayacağım.
That's not it.
İstediğiniz kadar bakın, sizden para almayacağım.
Look all you want, I won't charge you.
Dava ile ilgisi olmayan kısımları kayda almayacağım.
And you can rest assured that unless it pertains to this case,
Hey! O zaman almayacağım. Almayacağım.
I won't buy them, then.
Senden hiçbir şey istemiyorum ve herhangi bir ücret de almayacağım.
- Okay? I'm not gonna charge you.
Bundan böyle daha fazla masumun canını almayacağım. Artık kanlı yataklar yok. Dalga geçmek için gaddarlık yapmayacağım.
No more innocent lives and bloody beds and cruelty for sport.
Sanırım almayacağım.
Think I'm gonna pass.
İşe yarıyor. Bu ilacı almayacağım.
I will not take this treatment.
Almayacağım.
I don't want it.
Onu hafife almayacağım - - bak gör!
I won't hold back, just you watch
Onu yatağıma almayacağım.
I'm not going to take him into my bed.
Almayacağım çünkü yetişkin erkekler sikişmedikleri sürece öteki yetişkin erkeklere hediye almamalılar.
- No, I'm really not. Grown men shouldn't buy other grown men birthday gifts unless they're fucking.
Hayır, risk almayacağım.
No, I won't take any risks.
Unutma, bugün babamın arabasını almayacağım bu sebeple okuldan sonra beni Sanat Enstitüsüne bırakmana ihtiyacım var.
Hey, uh, don't forget. I don't have Dad's car today, so... I'm going to need a ride to the Art Institute after school.
Bill şöyle bir ruh hali içindeydi : Birincisi, bir daha birilerinden bir şey almayacağını, ikincisi, herkese duyması gerektiği şeyi doğrudan anlatacağını söylüyordu.
Bill really was in the state of mind, of, you know, for one, I'm not taking any shit from anybody any more, or two, I'm gonna just tell everybody exactly what it is they need to hear,
Söz veriyorum degs almayacagım ve herşeyi.
I promise not to grab your minge and everything.
Hayır, sanırım senin arabanı almayacağım.
But I don't think I'll take your car.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]