Attached traducir inglés
3,882 traducción paralela
Tek bit yeniği bu.
That's the only string attached.
3 hafta önce, üzerinde bir not yazılı olarak bir tuğla camdan içeri fırlatıldı.
Three weeks ago, I get a brick thrown through my window with a note attached :
Bu yüzden kulak mikrofonun olacak.
That's why you have that attached to your ear piece.
Oldu, çünkü proteziniz görsel beyin kısmınıza direk bağlı. Esasında, gerçek gözünüz size görüntü veremebilmek için kamera gözünüzle bir savaş halinde.
Well, because your prosthesis is attached directly to your visual cortex, you real eye's essentially battling with your camera eye to give you input right now.
Seninle koşulsuz seksi tekrar denemek isterim.
I'm willing to try and have no-strings attached sex with you again.
Yani temelde kalça bağıyla bağlandık.
I mean we're basically attached at the hip.
Bir ağaca böylesine bağlı olmanı anlıyorum.
I get how you could be attached to a tree.
Bir tele bağlı.
.. attached to a wire.
Sabitha, o elindeki ameliyatla mı yapıştı eline acaba?
Sabitha, is that thing surgically attached to your hand?
- Kayıt cihazına mı bağlı?
Is that attached to a recording device? No.
Bekleyin, ekte şifreli mesaj var.
There's an encrypted message attached.
- Evet. - Takıldığında seni başka bir odaya götürecekler seninle orada görüşeceğiz.
Now, once it's attached, they'll take you to another room, and I'll meet you there.
Sana yanlış sebeplerle bağlanmalarından, üzülmelerinden.
I-I worry about people here getting attached to you, you know, under false pretenses. Getting hurt.
Burada senin bağlanabileceğin biri var mı?
Is there someone here you might get attached to?
Tıpkı hapisteki arkadaşım Johnny'nin, bana camın arkasından hep söylediği gibi ; "Eğer gelmeye başlarsa 30 saniye içinde uzaklaşamadığın hiçbir şeye bağlanmayacaksın"
It's like my friend prison Johnny always says to me through the glass... "Don't get attached to anything that you can't walk away from in 30 seconds if the heat starts a-coming."
Her kim öldürdüyse cesedi olay mahallinden taşımak için bulduğumuz çökmüş arabayı kullanıp kış bahçesinin banklarına tırmandı ve perde kordonunun ucunu tavandaki bitki kancasına ekleyip diğer ucunu da boynuna bağladı sonra da intihar süsü vermek için arabayı itti.
I imagine whoever killed him used the trolley we found collapsed at the scene to move his body, climbed the conservatory benches and attached one end of the curtain cord to the plant hook in the ceiling, tied the other round his neck and then pushed the trolley over to make it look like suicide.
Bitişikler mi?
Are they even attached?
Dediğim gibi, hiçbir kural yok.
It's like I said, no strings attached.
Şimdi, eğer kulağaı hoş geliyorsa, ve kafalarınızı vücudunuza, sıkıca bağlı halde seviyoesanız, öne çıkın ve bunu gösterin.
Now, if that sounds good to you, and you'd like to keep your heads firmly attached to your body, signify by stepping up.
Ve senin de labarotuvarcılara bağlanmaman gerektiğini bilmen gerekir.
And you should know better than to get attached to the lab rats.
Hastane kayıtları yakın zamanda Jasmine'in dosyasına eklenmiş.
The hospital records were recently attached to Jasmine's file.
Birbirinizin kıçından ayrılmıyorsunuz sanıyordum.
I thought you two were attached at the hip.
Mahkemenin dediğine göre sözünden dönmesinin bir etkisi olmazmış. Çünkü McQueen'in yalan söylediği o kadar barizmiş ki. jüri üyeleri o kadar güvenmemişler dediklerine.
The court said the recantation didn't mean much because McQueen was so obviously lying that the jurors couldn't have attached much weight to his testimony in the first place.
Scarlett'e böyle düşkün olduğunu bilmiyordum.
I didn't realize you were that attached to Scarlett.
- Öyle bir şey yok.
- We're not attached.
- Evet var.
- We are attached!
Ve benim için. Özellikle duygusal yönden artık kimseye bağlı olmayan biri için.
And for me, especially for someone who's not emotionally attached anymore.
Ama eğer ilaç nörotransmittere bağlandıysa, krizi tetikleyerek yada şok terapisiyle onu ayrıştırabiliriz. O geliyor.
But if the drug attached to the neurotransmitters, we may have to induce seizures or use shock therapy to get'em loose.
Eğer emmek için bir kuku olsaydı ve bu kuku bir kadına ve ilişkide güvendiğim birine ait olsaydı.
And if that pussy was attached to a woman with whom I had a loving and trusting relationship,
Uzaktan kumandalı bir cihaza mı bağlı?
Is it attached to a remote device?
Bir yatak odası, bir banyo fakat bir de- -
So it's a one bedroom, one bathroom, but it has an attached- -
Yani, kimseye bağlı durumda değilim.
I mean, I am not seriously attached to anybody.
- Niye ona o kadar bağlandın?
- Why'd you get so attached to him?
Kancayı burada değil ama, katilin getirdiği tripoda bağlıydı.
Hook's gone now, but it was at one point attached to a tripod device of the killer's own design.
Christina'nın yaşlarında bir kızı olan bir adama bu kadar çabuk bağlanmanı tuhaf bulmuyor musun? - Hala bir parçanın Christina'yı geri istiyor olması mümkün olamaz mı? - Pardon?
Don't you find it strange that you became attached so quickly to a man with a daughter around Christina's age?
- Kablo kılıfına yapışıklar.
- They're attached to the cable cover.
Biliyorsun, Manny ağzı sıkı biriydi.
You know... Manny was really attached to his tongue.
Gördün mü? Hemen bağlandığını söylemiştim.
See, I told you you got attached.
Sana yardım edeceğim. Hiçbir bağlanma olmadan.
I'm gonna help you, no strings attached.
Bu arada kalçanda yapışık ikizin olduğunu biliyor muydun?
By the way, did you know you had a tiny conjoined twin attached to your hip?
Evet, bu işin sonunda şimdi bir de cinayet var.
Yeah, well, now there's murder attached to this.
Tanrıya şükrediyorum ki dünya malında gözüm yok, aksi halde bütün şarabımı içmenden ötürü sana çok içerlerdim.
I thank God I'm not attached to worldly goods or I might resent you drinking all my wine.
pencereye geldi. Ama gölge bir vücuda bağlı değildi.
it came to the window, only it's not attached to a body.
Paltoya çok bağlandı.
- Aw. - He's attached to it.
İnanç sisteminize aşırı bağlı olduğunuz için kulak tıkıyor inancınıza meydan okunmasından ya da inancınızın sarsılmasından korkuyorsanız işiniz bitik demektir.
It you are so attached to your belief system that you stop listening out of fear of that being challenged or shaken you're dead.
Epey bağlandım aslında.
I got really attached to them, actually.
Bu iltifatın ucunda isteyeceğin bir iyilik duruyor gibi.
Oh, that compliment sounds like it's got a favor attached to it.
Monica Craig'in ilaçtan dolayı kendini öldürmesine seyirci kalması, ona gerçekten pişmanlık vermiş.
The guilt he feels is attached to the fact... that he provided Monica Craig with the drugs she used to kill herself.
Her hane, bu duvarların içinde büyümüş bir yumurtaya ipini geçirmiş.
Each family has its silken thread attached to an egg that is planted within these walls.
Onun ordusunu istiyorsak aramızdaki bağ o.
We want her army. He's the string attached.
Erkeklerin orasına epey bağlı olduklarını biliyorum.
Well, I know men are quite attached to them.