English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ A ] / Attenborough

Attenborough traducir inglés

86 traducción paralela
Şu aptal Attenborough'un gönderdiği şeyi gördün mü?
Have you seen this from that idiot Attenborough?
Eğer Attenborough öyle diyorsa bu kanundur.
Attenborough says so. It's now official.
- Attenborough.
- Attenborough.
Leicester, Richard Attenborough'nın ana vatanı.
Leicester is the hometown of Richard Attenborough.
Sir Richard Attenborough, ve Rahibe Teresa'nın hayatını konu alan müzikali "Rahibe".
Sir Richard Attenborough for his musical based on the life of Mother Teresa, "Mother".
Büyük yönetmenlerden bahset. Ethanbarough'u düşün, Spielberg'i. Leen'i düşün.
You want to talk big directors, think Attenborough, think Spielberg, think Lean.
Sessizce bir düşünceyi, hatta bir kuşun düşüncelerini aktarma yeteneği genç Richard Attenborough'ya filmi izlerken bir fikir verdi.
His ability silently to convey thought, even a bird's thought inspired a young Richard Attenborough when he saw the film in rerelease.
Normal bir David Attenborough.
A regular David Attenborough.
İnsanlar, Melanie'nin son üç yıldır okumakta olduğu... Hayır, sorun değil.
people have gathered at attenborough high school, where melanie attended... no, it's fine.
Kurbanın cesedi Attenborough Lisesi'ne yaklaşık bir kilometre uzaklıktaki bir parkta bulunmuştu.
Betty? The victim's body was discovered in a local park less than a mile from attenborough high.
( DAVID ATTENBOROUGH ) Tavandaki dev Barramundi balığına bakınca anılarım canlanıyor.
I have very vivid memories of looking up and seeing this huge barramundi fish on the ceiling.
David Attenborough,
David Attenborough,
( SPIVEY ) David Attenborough bu tek karelik resimlere rağmen hikayeden çok etkilendi,
David Attenborough was fascinated by the stories told through these single images,
( SPIVEY ) Yani, David Attenborough Aborjin sanatçılarla vakit geçirmeye başladı serüvenlerinin halen devam etmesinin sırrını anlamaya çalıştı,
So, David Attenborough began to spend time with modern Aboriginal painters to try to understand why their stories had lasted so long,
0enpelli'deki Aborjin halkı bugün bile hikaye anlatmaya devam ediyor, 50 yıl önceki David Attenborough gibi, ben de bir ritüele şahit olabildim,
The Aboriginal community at Oenpelli still perform storytelling ceremonies to this day, Just like David Attenborough 50 years before me, I would be lucky enough to experience one,
Attenborough'nun "Gandhi" yi çekmesinin ne kadar uzun bir zaman aldığını biliyor musun?
Do you know how long it took Attenborough to make Gandhi?
Gerçekten mi?
ATTENBOROUGH : Really?
Erkeğe televizyondaki resmi gösteriyorsunuz ve el sallayarak yanıt mı veriyor?
ATTENBOROUGH : You show a television picture to a male and he waves back?
Uyandırıldığı için pek sinirli görünmüyor.
ATTENBOROUGH : This one was far from upset at being woken up.
Bu henüz bir bebek.
ATTENBOROUGH : This one is just a baby.
Oradalar mıdır?
ATTENBOROUGH : Would they be down here?
Gerçekten mi?
ATTENBOROUGH :
Bir erkeğe televizyon görüntüsü gösteriyorsunuz ve o da el mi sallıyor?
ATTENBOROUGH : You show a television picture to a male and he waves back?
Burada, bir mantar ilacıyla günlük tedavi görüyorlar ama onları koruyacak bir aşı yok ve ormanda hala mantar yaygınken asıl yuvalarına geri dönemezler.
ATTENBOROUGH : Here theyre being treated daily with a fungicide but without a vaccine to protect them and with the fungus still at large in the forest they cant be reintroduced into their proper home.
Başarı olasılığını artırmak için ekip çıngıraklı yılanları kendi başlarına bulabilmeliydiler.
ATTENBOROUGH : To have any chance of success the crew had to be able to find the rattlesnakes on their own.
Her yılana minik bir verici yerleştirilmiş.
ATTENBOROUGH : Each snake has been implanted with a tiny transmitter.
Teoride basit görünüyor ama bir engel var.
ATTENBOROUGH : It sounds simple in theory but theres a snag.
Ormanda, sinyaller ağaçlardan yansıyıp size yanlış bilgi verebilir ve yılan her yerdeymiş gibi görünebilir.
ATTENBOROUGH : In a forest the signal can bounce off trees and give you a false reading so that it can seem that the snake is everywhere.
Ve sizin takip ettiğiniz, tek yılan değil.
ATTENBOROUGH : And it isnt just the one snake youre tracking.
Yerken görüntülerini çekemedik ama bu daha başlangıç.
ATTENBOROUGH : We hadnt got the eating shot but its a start.
Belli ki Hank programın yıldızı olabilirdi ve ekip bütün çabalarını ona yoğunlaştırmaya ve iki hafta boyunca 24 saat onu takip etmeye karar verdi.
ATTENBOROUGH : Hank could clearly be the star of the show so the crew decide to concentrate all their efforts on him and to track him for two weeks around the clock.
Tam da her şey çok umut vericiyken New York Eyaleti son 10 yılın en kötü selini yaşadı ve bütün çekim durduruldu.
ATTENBOROUGH : Just as things are looking so promising New York State has its worst floods for a decade and all filming comes to a standstill.
Yağmur altında 10 gün takip ettikten sonra hava açılıyor ve Hank tekrar ava çıkıyor.
ATTENBOROUGH : After tracking him in the rain for 1 0 days theres a break in the weather and Hank starts hunting again.
Bu sefer saldırıdan fazlasını kaydettiler.
ATTENBOROUGH : This time they get more than the strike.
İki haftanın ve birçok çabanın sonucunda bu çok özel yılanın yaşamındaki önemli ve samimi bir anı kaydetmeyi başardılar.
ATTENBOROUGH : So after two weeks and a lot of effort they succeed in capturing a crucial and intimate moment in the life of this very special snake.
Sonra ben de görüntüleri izledim ve itiraf etmeliyim ki ben de en az ekip kadar çok şaşırdım.
ATTENBOROUGH : And when I get to see the footage its fair to say that Im just as knocked sideways as the crew had been.
Aman Tanrım!
( ATTENBOROUGH EXCLAIMS ) Oh my goodness.
Dünyamız, yaşam barındırdığı bilinen tek gezegendir.
DAVID ATTENBOROUGH : Our Earth is the only known planet that sustains life.
- Asit kullanmak istiyor! - David, beni dinle... Hayatımı anlatan filmde beni, Sir Richard Attenborough ( * ) oynadı.
David, listen to me, I was played by Sir Richard Attenborough in the film of my life.
Harika. David Attenborough tipli bir eğitmen bekliyordum.
Great ( l ) I was hoping for a David Attenborough-type instructor.
Antarktika.
ATTENBOROUGH : Antarctica.
Bir yavru bile çok güçlü bir kuyruğa ve yüzgeçlere sahiptir.
ATTENBOROUGH : But even a calf has great power in its fins and tail.
Burada bir kızışma yarışına yetecek kadar erkek var.
ATTENBOROUGH : There are enough males here for a heat run.
Gitgide daha fazla balina toplanıyor.
ATTENBOROUGH : More andmore whales are gathering.
Aşk kokusu havada olabilir ama, suda olmadığı kesin.
ATTENBOROUGH : Love maybe in the air, but it isn't in the water.
Takip başladı.
ATTENBOROUGH : The chase is on.
Balinalar öyle hızlı ilerliyor ki onları görüntüleyebilmek için ekibin yarıştaki grubun tam önüne bırakılması gerek.
ATTENBOROUGH : The whales are moving so fast that to stand any chance of filming them, the crew needs to be dropped right in front of the charging group.
En iyi yabancı film yönetmeni adayları Mösyö Richard Attenborough Ricardo de Attenbergie Rik Artenborough Ri Char Dat En Bollo ve Pier Paolo Pasolini.
The nominations For the "best foreign film director" are : Monsieur richard attenborough
Burada günlük mantar tedavisi oluyorlar.
ATTENBOROUGH :
Hank'e bir kamera kurduktan sonra James başka bir yılan daha bulmak istiyor.
ATTENBOROUGH :
Öylece duruyor büyük ihtimalle onu görmedi bile, sanmıyorum.
Yeah. It's one thing to be close to a playful baby, it will be another to be in the path of a testosterone-charged group of males, each 1 0 times her size. ATTENBOROUGH :

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]