Attitude traducir inglés
6,105 traducción paralela
Annem bu tavrın hakkında ne demişti?
Hey, what'd mom say about the attitude?
Durumla ne ilgisi var?
What's with the attitude?
¶ raphael's got the most attitude on the team ¶ ¶ michelangelo, he's one of a kind ¶
¶ raphael's got the most attitude on the team ¶
O bir canavar Gabe. Dişler, pençeler, hareketleri başka neye ihtiyacı var?
It's a beast, Gabe- - fangs, claws, bad attitude- - what else does he need?
Senden ve eşitlik tavırlarından hoşlanmadım.
I don't like you and your Equity card attitude.
Tek sorun tavrın.
The problem was your attitude.
Hayır, hayır. Benim tavrım böyle.
No, no, no, that's just my attitude.
O bana hâlâ tavır yapıyor.
He's still giving me attitude...
Bu daha sağlıklı bir yaklaşım.
Well, that's a slightly healthier attitude.
Orada düzgün davranacaksın, tamam mı?
You're going in with a good attitude, right?
Bu tür bir davranış bu gece sevişmenizi sağlayabilir Bay Porter.
Well, you know, that kind of attitude just might get you laid tonight, Mr. Porter.
Böyle davranırsan hiç arkadaş edinemezsin ama.
Spider-man : You'll never win friends with that attitude.
Tavrın için!
Your attitude!
Ancak borç konusunda şarkıda olduğu gibi öyle çok rahat bir duruşum yok.
Although, I-I don't have as cavalier an attitude toward my debt as the song suggests.
Birleşmiş Kazoo'yu kapatacaksak ihtiyacımız olan davranış şekli işte bu.
See, guys, this is exactly the attitude that we need if we are going to close down Amalgamated Kazoo.
- Çalımına bak şunun.
- Look at her attitude.
Terbiyesiz olduğun için başkaları baban yok diye küfrederler oğlum.
People will call you a bastard with that kind of attitude!
Zira, tüm dikkatini vererek adeta hayali bir sesi dinliyormuşçasına saatlerce boş boş bakışını gözlemledim.
For I beheld him gazing upon vacancy for long hours, in an attitude of the profoundest attention, as if listening to some imaginary sound.
Harika teknikler kullanarak muhteşem bir kopyala-yapıştır işi çıkarmışsınız.
From "Love Attitude Scale", with great techniques, you did an amazing job with cutting and pasting.
Clay, bu tutumunun kültürel mirasının bir parçası olduğunu biliyorum.
Clay, I realize that attitude is part of your cultural heritage.
Jackie Robinson ile ilgili tavrını öğrenmem gerek.
I need to know your attitude towards Jackie Robinson.
Ona karşı bir tavrım falan yok.
I don't got an attitude toward him.
" Branch Rickey takımın yapısındaki bozulmayı göze alamaz bu yüzden yapılacak tek şey oyuncuların da açıkça istediği gibi Robinson'ı Dodgers'tan uzak tutmak.
" Branch Rickey cannot afford to upset team chemistry so the only thing keeping Robinson off the Dodgers now, plainly is the attitude of the players.
Demek istediğim ne oldu sana? Tavırlarına, saçlarına.
I mean, what has happened to you, with your attitude and your hair?
Haşin bir ifadeyle başkanı sordu.
He gave me attitude while asking about our CEO's office.
Ben de bu tavrını kaba bulup ne için sorduğunu belirttim.
So I have him attitude back as I asked why he was asking.
Kötü tavrımdan dolayı özür dilerim.
I apologize for my poor attitude.
İşte tavır bu olmalı!
That's the attitude!
Şu berbat tavrına da elveda desene?
Why do not you say goodbye Also that shitty attitude?
Tavrına dikkat et!
So enough with the attitude shit!
Ancak Jonathan babasının güvenlik konusundaki vurdumduymaz tavrı konusunda endişeleniyor.
Although Jonathan worries about his father's reckless attitude to safety.
"Öldürücü tavrınla"
"With your killer attitude"
"Öldürücü tavrınla.."
"With your killer attitude.."
Tutumuna bakılırsa "
Looking at his attitude..
Bunlar beklediğimiz şeyler. Bu süreç sadece tek bir yönde ilerleyebilir ama davranışlarımız bunu fazlaca değiştirebilir Kate.
This process only moves in one direction, but attitude goes a long way, Kate.
- Bu bakış açısıyla olur.
- With that attitude.
Bakış açısı değil Bec.
It's not an attitude, Bec.
Tamam.
- I have a great... attitude. Fine.
- Daha iyi bir tavır takın.
- I need you to have a better attitude.
Takınılması gereken tavır bu.
That's the right attitude.
Böyle bir davranışı anlayışla karşılayamam.
Don't make this about the baby cult, okay, Marina? I don't appreciate that kind of superior attitude.
- Sen kendine bak.
You got an attitude.
Bu harika bir davranış.
That's a great attitude to have.
Bu kafayla profesyonel oyuncu olamazsın Ron!
You will not go pro with that attitude, Ron!
Bir kızın eline bir çift uzi ver ve sana atarlanmaya başlasın.
You give a girl a couple Uzis, and suddenly they cop an attitude.
Kardeşin ve sen evde tavırlarınızı değiştirseniz iyi edersiniz.
Let me tell you something. You and your sister better change your attitude around here.
Bombok olan senin bu konudaki tavrın, Beth.
- No, you know what? Your attitude about this is what's fucked, Beth.
Eğer tavrını değiştirirsen sana turta vermek istiyorum.
If you change your attitude, I'd like to give you some pies.
Gel sistem istediği kadar ilgisiz olsun, bu bizim hayatımız...
Come whatsoever it is devil-may-care attitude is our youth's mantra...
Üvey annesi Estella'ya sertçe yanıt verdi oysa daha önce ne böyle davranmış ne bir kere olsun diğerleri gibi sesini yükseltmiş ne de öfke dolu bir şekilde bağırmıştı.
Mother by adoption, retorted Estella, never departing from the easy grace of her attitude, never raising her voice as the others did, never yielding either to anger or tenderness.
Kötü davranış bende.
I've got the bad attitude.