Attım traducir inglés
14,204 traducción paralela
Sakın bana attım deme.
Don't tell me you threw it away.
Senin hayatını kurtarmak için kendiminkini riske attım.
I did risk what was left of my life to save you.
Tekerlekli sandalyeyi fırlatıp attım.
I pushed the wheels out of the way.
Olayları alıp üstüne atmamam gereken kişiye attım.
I've been bent about things, and I took it out on the one I should not be.
Bu yüzden ona yumruk attım.
So I took a swing at him.
Sana numarasını attım.
I sent you the number.
Dün akşam prova yapacaktık ama gelmedin, seni arayıp mesaj attım ama cevap vermedin.
- We were supposed to have rehearsal last night and you never showed, and I was calling and texting, you didn't answer.
Birkaç yere el attım ve sana bir aşçılık dersi verme fırsatı ayarladım.
I pulled some strings... and I've arranged for you to lead a cooking class.
- Bir sorunun vardı ben de el attım.
- You had a problem, so I stepped in.
- Peki ya sen? Seni de tehlikeye attım.
I have put you in terrible danger.
Seni öptüğümde ilişkimize kocaman bir bomba attım biliyorum. Ve sana nasıl hissettiğimi çok uzun zaman önce söylemeliydim.
Look, I know I dropped this huge bomb on our friendship when I kissed you and should have told you how I felt a long time ago.
Ama ben hayatımı ve arabamı riske attım!
Now I have risked my life and my car!
- E-postayı ben attım.
I emailed you.
Cenazeye gelmemi ister mi diye ona mesaj attım ama cevap vermedi.
I tried to text him to see if he wanted me to come to the funeral, but, um, he didn't answer.
Ona çığlık attım.
I screamed at her!
Benimle olmadığın zaman benimle olduğunu yazan karta imzayı ben attım.
I sign my name on your card, says you were with me when... When you weren't.
Peder FERREIRA inancımızı Japonya'da yaymak için hayatını tehlikeye attı.
Father FERREIRA risked his life to spread our faith all over Japan.
O ülkeye adım attığınız anda..... büyük bir tehlikenin içinde olacaksınız.
The moment you set foot in that country, you step into high danger.
Babana şaplak mı attırıyorsun?
You make Daddy spank you?
Miami yunuslar'ın tutucusu Alonzo Cooley ile birlikteyim dakikalar önce yeni bir antlaşmaya imza attılar.
I'm here with Miami Dolphins wide receiver Alonzo Cooley who moments ago got a brand-new deal.
Sizzle'a imza attıracağım ve Andre'nin diğer müşterilerini de alacağım.
I'm gonna sign Sizzle and I'm gonna take the rest of Andre's clients.
Yani eğer etrafta dolaşmak istersen, adım attığın yerlere dikkat et.
So if you do want to go lookin'around, just be careful where you step.
En çok haz aldığım şey ise.. .. onları öldürmeden önce attıkları çığlıkları dinlemektir.
Um... oh, my greatest joy is listening to the screams of my victims just before I end them.
Demek istediğim şey, Wade, bana yalan attığını biliyorum.
What I'm trying to say is, Wade, I know you're lying to me.
Bu berbat hayatım seni tehlikeye attığı için özür dilerim.
I am so sorry that my messed up life put you in danger.
Durmadan hayatlarımızı bu kız için tehlikeye attık ve nereye geldik peki?
We have risked our lives again and again for this girl, and where has it gotten us?
Deri ceketimi çamaşır makinasına mı attın yine?
Throw my leather jacket in the washing machine again?
Artık bunları üstümüzden attığımıza göre...
Well, now that we've got that off our chests...
Hayatlarımıza derinlemesine bir bakış attık ve "Böyle yürümüyor" dedik.
So, you know, we just took a long, hard look at our lives and said, "It ain't working."
- Sana mı attı?
Did he hit you?
Bize ve Daredevil'a yardım etti, yapmaması gerekirken kendini tehlikeye attı.
He's helped us and Daredevil, stuck his neck out when he didn't have to.
Kendi ailemi kurtarmak için aileleri ve arkadaşlarıyla olan ilişkilerini tehlikeye attığım insanlar onlar.
They're the people whose relationships with their friends and family I've put at risk to save my family.
Attığın adımlara hayranım.
I admire the steps you're taking.
Kahramandı o. Bizim her gün yaptığımız gibi kendini ateşin içine attığı sırada vurulan bir kahraman.
He was a hero, who got shot doing what all of us do every day, by putting himself in the line of fire.
Bana az önce oyuncak mı attın sen?
Did you just throw a toy at me?
- Annen, tüm insanlarımızın ölümüne imzasını attı.
Your mother signed the death warrants of our entire race
İkiniz de yalan mı attınız?
You both lied to me?
Reese cinayeti esnasında, arabadaki üçüncü adam teorimi ortaya attın mı bari?
Did you even bring up my theory of the third guy in the car during the Reese murder?
O polisi öldürmekten mahkemeye çıktığımda Emile'le benim o UZI'yi attığımız yere geri gittin mi?
When I was standing trial for killing that cop, did you go back to where Emile and I tossed that Uzi? Did you find it? Did you use it to murder that D.A.?
Umut vadeden bir oyunculuk kariyerine doğru da ilk adımı güzelce attın.
And you took a pretty nice first step toward a promising acting career.
Sanırım Orwell, Jade ya da Samuel veya Heinrich bir süreliğine ışığı çalıp bana e-posta attı.
I think Orwell or Jade or Samuel or Heinrich had the light for a moment and emailed me.
- Sen karakola adımını attığın anda kendini yaktın.
- And you gave all that up the moment you walked into the marshals'station.
Onu korumak için yaptığım onca şeyden sonra kendini böyle bir tehlikeye attı.
That she could put herself in that kind of danger after I'd worked so hard to keep her safe.
Attığı tehditleri yerine getirebilmek için Clanton diğer çete üyelerinden yardım istedi.
To back up his threats, Clanton enlists the help of his fellow gang members.
Savaş büyüsünü attığın adam mı?
Me, the guy you threw battle magic at?
Serserilerin küçük şakaları ve numaraları öğrencilerimizin dikkatini dağıttı, dünya çapında ki ağımızda şöhretimize hasar verdi, bir numarala durumumuzu tehlikeye attı ve yılan balığıyla travmaya neden oldu.
Their punky little pranks and stunts have distracted our students, damaged our reputation on the World Wide Web, endangered our number one status, and traumatized an eel.
Bize yardım etmek için hayatını riske attın.
You risked your life to help us.
Attığım bu adım zafer kazanmaktan daha merhametli.
This step I take is more merciful than triumphant.
- Attığım bu adım zafer kazanmaktan daha merhametli.
- This step I take is more merciful than triumphant.
Alex beni oluşmadan dışarı attı. Tek ihtiyacım sana bakıp bunu neden yaptığımı hatırlamak.
Otto threw me out before I was even formed, and I just need to look at you, and I remember why I'm doing this.
Beni sokağa attığın için, sana kızgın değilim, eğer düşündüğün buysa.
I'm not angry at you, if that's what you're thinking, for throwing me away.