Aura traducir inglés
625 traducción paralela
El yazısına genel olarak bakınca, ispatı zor ama fark edilir ve yoğun bir delilik atmosferinin ipuçlarına ulaşıyoruz.
In the general style of his handwriting lies a hint of a hardly provable, yet intensely perceptible aura of MADNESS.
Senin de korkutucu, gizemli bir havan var.
You have a forbiddingly dark aura about yourself, too.
Özellikle kibar ve ılımlı havan...
Especially that aura of kindness, of resignation...
Ama senin insanda bıraktığın hava öyle.
But that's the aura you have about you
Ama hic bu kadar tehlikeli bir atmosferde calısmamıstım.
But I've never worked in a place that had such an aura of menace.
Onu bir aygıttan diğerine, merakla gezinirken izledim sanki aletlerin etrafını saran, acının, çekilen ıstırabın o havası onu hastalığa ve ölüme sürüklüyordu.
And watched her drawn to one and then another as if the aura of pain and suffering which surrounded them was luring her to sickness and to death.
Sizi ilk gördüğümde... bütün aktör ve aktrislerde olan o hava vardı sizde de.
When I first saw you, you had a sort of aura that all actors and actresses have.
Eğer bir ev, duygulu bir atmosferden yoksunsa en az birkaç duvarı aile gelenekleriyle kaplanmamışsa o zaman o ev, her zaman içi boş bir evdir.
If an aura of sentiment does not cling to a house... if the least of its walls is not steeped in family tradition... then the idea of a home is an empty one.
George Saden, ikinci düzeyde negatif aura iletimi yapmakla suçlaniyor.
George Saden, accused of transmitting a negative aura in second level.
Yakınımda kal, auramın içinde.
Stay close to me, inside my aura.
Onun iyi bir aşçı olduğunu sezdim ve ona bir tuzak kurdum.
I have, perhaps, a nose for the aura of fine food and laid a trap.
- Son beş yılda Avrupa'nın her yerinde gizemli havası yayılmış
What an aura of legend he's spread around Europe In the last five years.
Bir kez Starbuck'ın cazibesine kapılan ondan vazgeçemez.
Once they experience the aura of Starbuck...
Aktör, oldukça sıradan materyali aşarak, klasik bir komedi yaratmış...
Rising above rather commonplace material... - the actor creates a classic comic aura...
Maalesef, Avcı gemisinin etrafında veya insan formunun üzerinde bile böyle bir alan yaratmak ve bunu uzun bir süre korumak için çok fazla enerji gerekiyor.
Unfortunately, the energy necessary to create such an aura around a large fighter ship, or even the human form, is too great to sustain for any great period of time.
Senin için çıldırıyorum Aura.
I'm a fool for you, Aura.
- Ateşle oynuyorsun Aura.
- You are playing with fire, Aura.
Aura, düğünümden sonra Frigia'ya sürülecek.
Aura will be banished to Frigia after my wedding.
Ne var ki Aura'ya seni öldürmeyeceğime dair yemin ettim...
- Because of my word to Aura, I swear by Arbor I'll not kill you...
Aura ne düşünecek dersin?
What would Aura think of you now?
Prenses Aura senin ihanetini ihbar etti.
Princess Aura has implicated you on a charge of high treason.
- Aura'ya işkence yapmış olmalısın.
- You tortured Aura.
- Bu da mı bir numara Aura? - Bu bir numara olabilir mi?
- Is this another trick, Aura?
- Ben de değiştim Aura.
- I've changed too, Aura.
"Güneş ve Ayın özünü ve ruhunu toplar"
It gathers the essence and aura of the sun and moon
O oyunu seyrettigimde aramizda bir çekim hissetmistim.
I felt there was an aura between us when I saw it.
Çok heyecan verici bir auran var.
You got a very exciting aura.
Auranı.
Your aura.
Koku yayıyorum ya.
I do give off this aura.
Önemli olan otoriter görünmek, hakim görünmek.
It's the aura of authority, of command.
Önce ruh gölgemi kullanacağım.
I understand. All right. First, I'm gonna use my aura.
Sen benim ruhumu, cinleri, hayaletleri, herşeyi kontrol edebilirsin.
You can have my aura, spirits, the ghosts, everything.
Sen enerji ve cinsellik yayacaksın ve buna Al bile karşı koyamayacak.
You'll radiate an aura of energy and sexuality that even Al can't resist.
Şu namussuzun havasına bir bak.
Check out the aura on this sucker.
Aklındakileri?
Your mind? Your aura?
Bayan Ora Lee'yi alkışlayın.
LET'S PUT YOUR HANDS TOGETHER FOR MISS AURA LEE!
Chyre, dayan.
I can tell by your aura. My aura?
Ruhumdakini tabiatımdakini hissedeceksin.
What's in my soul... feel my aura.
O bir havadan çok çamurlu bir havuz gibi.
It's more like a muddy pool than an aura.
Güçlü bir auranın çıktığını hissediyorum...
I feel a strong aura emanating...
Bu bir aura değil.
This isn't an aura.
Bu Borgia'nın aurası, Bir küçük kızın değil.
This is the aura ofa Borgia, not a little girl.
Sen onun aurasını paylaşıyorsun.
You're sharing her aura.
- O aura fotoğrafı.
- Itphotographs auras.
Seni ilk gördüğüm andan beri auralarımızın benzediğini ve ortak bir yönümüz olduğunu hissediyorum.
From the moment I saw you, I could feel that we had the same kind of aura. That we shared something special.
Ortalıkta bir cenaze havası yok.
I don't see a funeral aura.
Beni kitaba çeken şey, albenisi dışında, bu.
And what alarms me about the book... not the book so much as the aura about it is this :
Salinger'ın kitabının belki de genç erkekler tarafından okunmasını gerektiren özelliği şudur.
But the aura around this book of salinger's, which, perhaps, should be read... By everyone but young men, is this :
Yapma Aura.
Really, Aura.
- Güzel bir cildin var.
I think I see your aura.
Onun etrafında bir hare var.
There's an aura around him. Well, of course, he's an android.