Ağlamayın traducir inglés
302 traducción paralela
Lütfen artık ağlamayın.
Please don't cry anymore.
Lütfen ağlamayın.
Please don't cry, now.
Ağlamayın.
Don't cry.
Ağlamayın Bayan Scarlett.
Don't you cry.
Lütfen ağlamayın.
Please don't cry.
- Lütfen ağlamayın, ben çok mesudum.
- Please don't cry, I'm very happy.
Bir daha ağlamayın.
Don't cry again.
Ağlamayın Marge ve Myrt Bir korse al Gert
No crying, Marge and Myrt You need a girdle, Gert
Yapmayın Bayan Bragg, ağlamayın.
There, now, Miss Bragg, don't cry.
Ağlamayın hanımefendi. Hiçbir şeyi kalmayacak.
Don't cry, everything will be fine.
Ağlamayın lütfen.
Don't cry.
Ağlamayın Bayan Rosa.
Don't cry, Madame Rosa
- Burada ağlamayın, lütfen!
- No tears here, please!
Lütfen, ağlamayın.
Please, don't cry.
N'olur ağlamayın.
Please don't cry.
Ağlamayın.
You stop crying.
Bu şekilde ağlamayın ama.
Please don't cry like that
- Ağlamayın.
Don't cry.
Benim için ağlamayın.
Do not weep for me.
Yaşlı adam ve kadın ağlamya başladılar. Tavuk da : " Ağlamayın, ben size yeni bir yumurta yapacağım.
" Don't you cry old man, don't you cry old woman,
Ağlamayın, ağlamayın.
Don't cry, don't cry.
Hayır, Iütfen ağlamayın, Bayan Perks.
Oh, don't, please don't, Mrs. Perks.
Ağlamayın...
Don't cry...
Bütün dostlarım beni bağışlayın sizinleyim bu yüzden ağlamayın.
Forgive me all who are my friends I am with you, so do not cry
Ağlamayın, Bayan Jiao!
Please don't cry
Ağlamayın hanımım...
Don't cry...
- Ağlamayın, artık.
There, there.
- Ağlamayın.
There, there. All right.
Eserinizin keyfini çıkarın, ama gelip bana ağlamayın!
Well. enjoy what you've made of it, but don't come crying to me!
Ama sizi uyarıyorum, sonra bana gelip ağlamayın.
But I warn you, don't come whining to me later.
Hadi ama, Bayan McGuirk. Ağlamayın. Sizin hatanız değil.
She's the child every teacher dreams of discovering in her classroom.
Ağlamayın, Prenses.
Don't cw, Princess.
Ağlamayın Braun.
Don't cry, Mrs. Braun.
Lütfen, ağlamayın.
Oh, come on, don't cry.
# Ağlamayın anneler, # bilmelisiniz ki tersanenin kırmızı yaylı bayrağı var.
Don't cry mothers, you must know the yard has a flag with a red bow.
Ağlamayın, Bayan Hettich.
Don't cry, Miss Hettich.
Ağlamayın artık.
Stop crying.
Ağlamayın böyle.
Don't cry.
Ağlamayın.
You mustn't cry.
- Lütfen ağlamayın.
- Oh, don't cry. Don't cry.
Ağlamayın. - Her şey gitti.
- There's nothing left.
Ağlamayın bayan. Birkaç soru sormak için götürüyoruz. Geri getireceğiz.
We'll question him and send him back.
Kesin ağlamayı, aptal mısınız!
You are a fool!
"Ve çocuklarımızı ekmek parası için dilendirmek ve sessiz durmalarını sağlamak, boğazımıza kadar gelen ağlamayı susturabilmek..."
"The torment to have our children beg for bread, and to keep..." "silent, trying to stifle the cry of desperation.." "rising in your throat."
Bayan Fulton, ağlamayın.
Now, don't cry.
Hadi şimdi ağlamayı sızlamayı bırak Alaiyo, bana ne yapmayı planladığını söyle.
So stop your moaning and groaning, Alaiyo, and tell me what you plan to do.
Ve sen bu sahte ağlamayı hemen kesiyorsun. Sakın o timsah gözyaşlarınla yeni aldığım takımlarımı... kirleteyim deme.
And you stop that fake blubbering... and don't go getting any crocodile tears... on my new furniture, either.
Normal, zeki sayılabilecek bir kadın ağlamayı hiç bırakmayan bir çocukla aynı odaya konduğunda ne olacak görmek istedik.
We wanted to see what would happen to this completely normal, fairly intelligent woman if we shut her in with a child that never stopped screaming.
Ağlamayı kes, makyajın akıyor.
Stop crying. It is all understandable.
Bir ağlamayı bile duyamazsınız.
You couldn't even hear the crying.
Ağlamayın çocuklar.
Don't cry, children.
ağlama 668
ağlamak 20
ağlamak istiyorum 20
ağlamayacağım 22
ağlama artık 44
ağlamayı kes 61
ağlamaya başladı 16
ağlamayı bırak 20
ağlamıyorum 59
ağlamak 20
ağlamak istiyorum 20
ağlamayacağım 22
ağlama artık 44
ağlamayı kes 61
ağlamaya başladı 16
ağlamayı bırak 20
ağlamıyorum 59