Ağırmış traducir inglés
557 traducción paralela
- Oldukça ağırmış.
Come on. - It's pretty heavy.
- Ağırmış be!
Man, it's heavy.
Bu şeyler ağırmış.
This stuff's heavy.
Bu molozlar ağırmış!
This junk is heavy!
- Karımın durumu ağırmış. - Üzüldüm.
- My wife is seriously ill.
- Ağırmış.
- Oh, it's heavy!
Çok ağırmış.
Very heavy.
Bunlar düşündüğümden daha ağırmış.
It's heavier than I thought.
Of, amma da ağırmış!
It's real heavy!
düşündüğümden çok daha ağırmış.
I suspect it was somewhat heavier than I...
- Çok ağırmış.
It's very heavy.
Amma ağırmış.
This thing's heavy.
- Ağırmış!
- It's heavy!
- Ağırmış.
- It's heavy.
Çekil, çekil, çok ağırmış!
Hurry, hurry. I can't hold it. Now.
Ağırmış.
She's heavy.
Amma ağırmış.
Oh, that's heavy.
Süt çok ağırmış.
This milk is so heavy.
Paketler epey ağırmış.
Boy, these packages are heavy.
Ağırmış.
Heavy.
Oldukça ağırmış.
What a heavy statue.
Göründüğünden daha ağırmış.
It's heavier than it looks.
Araba gelirken de, giderken de ağırmış.
The wagon was heavy coming in and heavy when it left.
- Sandıklar ağırmış.
- Yes.
Çok ağırmış!
It's quite heavy
- Ağırmış!
- This is heavy.
Amma da ağırmış.
- There we go. - He's so heavy.
- Çok ağırmış, Bay Sumner.
Oh, it's heavy, Mr. Sumner.
Ağırmış.
Oh, it's heavy.
Merdiven çok çok uzun ve ağırmış. Ve onu zorlukla evin önüne getirmeyi başarmış.
It was very, very long and heavy... and he only just managed to get it in position in front of the house.
Bu gerçekten ağırmış.
That's really something.
- Amma da ağırmış!
- This is heavy.
Kutsal uskumru, ağırmış.
Up! Holy mackerel, it's heavy.
- Ağırmış.
- Heavy stuff.
Oldukça ağırmış.
That's pretty heavy.
Yüce İsa aşkına, ağırmış.
Jesus, she's heavy.
Çok ağırmış.
She is heavy.
Gerçekten ağırmış.
Jeez, she's really heavy.
Dikkat edin, bunlar da ağırmış.
Careful, they're heavy.
Yükünüz ağırmış.
You have a lotto carry.
Ağırmış da!
Heavy!
Şu kloug da amma ağırmış.
That kloug is not so light.
- İpekten, kırmızı ve sarı renk ağırlıklı.
- It's silk, and very red, and very yellow.
Ama ne kadar sürebilir ki bu, sudan ağırlaşınca etekleri. Kesip zavallıcığın güzelim tatlı sesini, ölüm çamurlarına batırmış Ophelia'yı.
But long it could not be till that her garments, heavy with their drink, pulled the poor wretch from her melodious lay to muddy death.
Bileğini ağır bir şey kaldırırmış gibi eğ.
Bend your elbow as though you were holding a heavy weight.
Sanki onu koparmış, kesmiş elleriyle parçalara ayırmışlar bıçaklarıyla ya da müzik çaldıkları çentikli teneke kutularıyla sanki onu parçalara ayırmış ve o parçaları gürültücü ağızlarına doldurmuşlardı!
As if they had torn or cut parts of him away with their hands or with knives or those jagged tin cans they made music with as if they'd torn bits of him away and stuffed them in their own gobbling mouths!
Ağırmış.
That heavy.
Kıpkırmızı olmuş ağızlar... süte karıştırılmış çilekler şekerli öpücükler, saat 4'te atıştırmalıklar, sıcak hava...
Red mouth smeared... strawberries crushed in milk sugared kisses, four o'clock, snacks, heat...
Ve sağ tarafımda, kırmızı, beyaz ve mavi renklerde.. .. 95 kg ağırlığında.. .. 46 maçtır yenilgi almamış..
And on my right wearing red, white and blue, weighing 210 pounds, undefeated in 46 fights,
- Çantalar ne ağırmış!
What heavy bags.
Kırmızı devden kurtulan yıldız maddesi bir sarmaşık gibi sıcak nötron yıldızının ağırlık merkezine sarılır.
Tendrils of red giant star stuff spiral into a disc of accreting matter centered on the hot neutron star.