Aşcı traducir inglés
5,270 traducción paralela
Erkeklerin adam gibi adam, kadınların çamaşır yıkayan seks aşçıları olduğu zamanların hatırlatıcısı.
A reminder of a bygone era when men were men, and women were sex cooks who did laundry.
Bakın. Bunu aşçıya götürürüz.
That's for the cook sergeant.
- Git çorba yap aşçı.
There will be soup, cook.
Bense sıradan bir aşçıyım.
After all, I'm just a cook.
O profesyonel bir aşçı!
He is a professional chef!
Ya da kolunu kaybedebilirdin ve bir daha aşçılık yapamazdın.
Even if you survived but lost your arm, you wouldn't be able to work as a chef.
Gönlü zengin, iyi bir öğretmen ve iyi bir aşçıydı.
He was extremely generous as a lover, teacher and chef.
Nak dünyanın en iyi aşçısı.
My Nak is the best cook.
Leydi Stoutshire kroket ayakkabı işini iyice büyütüyor ve aşçı Bayan Bootbrush, Aziz Crispin Günü'nde yapacağı kaz için yeteri kadar kestane bulamıyor.
Lady Stoutshire has developed a serious case of croquet ankle... and the cook, Mrs. Bootbrush... can't find enough chestnuts for a proper St. Crispin's Day goose.
Hay hay. Omakase aşçının seçimi.
Aye, you want omakase- - chef's choice.
Bu kadar hızlı yumurta döndüren aşçı görmüş müydün hiç?
You ever seen the way short-order cooks flip eggs?
Senin annen de iyi bir aşçıydı.
Your mother was a good cook.
Bu adam dünyadaki en iyi kahvaltı aşçısıdır.
This guy is the greatest breakfast chef in the world.
Bir müzik grubu. Ama birisi eksikti, ne bileyim işte, solistiniz / söz yazarınız / T-shirt tasarımcınız / nacho * aşçınız. Ne oluyor?
But you're missing something like, uh, I don't know, your lead singer / songwriter / T-shirt designer / nacho chef.
Aşçılık okulu eğitimlerinin bir gün işe yarayacağını kim bilirdi ki?
Who knew all that culinary school training would come in handy?
Hizmetçinin, aşçının, şoförün, hatta polisin ifadelerini dinlediniz.
You heard testimony from his maid, chauffeur, cook, even the police.
- Bir koca olduğu. - Bir koca olduğun. Ve bir aşçı olduğu.
- a husband... and a cook.
Ve bir aşçı olduğun.
and a cook.
Mükemmel bir aşçısın.
- MMM.
Aşçısını, çocuğunun dadısını ve uşaklarını.
her cooks, her child's nursemaid, her manservants.
Daisy bizim yardımcı aşçımız. Ben de Bayan Hughes. Kadın kâhya.
Daisy is our assistant cook and I'm Mrs Hughes, the house-keeper.
- Çok ünlü bir aşçı olacak.
He's going to be famous. Whoo-hoo!
- Ciddi misin sen? - İngiliz aşçısı olduğu için dalga geçileceğini söylüyor ama senin yemeklerini çok sevdi, gerçekten.
He says he'll be teased for hiring an English cook but he loves your food - he does.
İngiliz bir aşçı tuttuğumu duymaktan memnun olacaksınızdır.
Hmm. But you'll pleased to hear I'm going to hire an English cook.
İngiliz bir aşçı bulduğunu söyledin, o farkı anlamaz ki.
You've told him you've got an English cook and he won't know the difference.
Aşçılık yaptım.
I was a line cook.
- Aşçı olarak çalıştığı gemi yani.
Where he worked as a cook.
Kaldı ki, sen bir aşçısın.
Then again, you are a cook.
Aslına bakarsan, ben bir aşçıyım.
Actually, I'm a chef.
Silahlı soyguncu aşçıyı nişan alıyor ama onu vuruyor, öne çıkan garsonumuzu.
Shooter aims for the cook but hits her, our featured waitress.
Aşçı ve garson hakkında ne öğrendin?
What have you learned about the cook and the waitress?
Aşçının tecavüzden sabıkası vardı.
Cook has a record for assault.
- Burada harcadığım her dakika izdivaç, aşçı veya şarkıcı yarışma programları için hazırlamam gereken oyuncu seçimi videoları vaktinden çalıyor.
Every minute that I spend here is time not spent making audition videos for reality dating, cooking, or singing shows.
Ayrıca takımdaki diğer görevlerim şoförlük, aşçılık ve genel kölelik.
Also I'm here as the team's driver, cook, and resident bitch.
Oradaki üsse fazladan bir aşçı gerekiyormuş, ben de gönüllü oldum.
They needed an extra cook at the base over there, so I volunteered.
Allahtan keskin nişancı değil de aşçısın.
I am so glad you're a cook, not a sniper.
Hatırlasana, O korkunç bir aşçı bu yüzden boğulabilirsin, nazik ol,
Remember, she's a terrible cook, So choke it down, be polite, And we'll get pizza on the way home.
- Lena çok iyi bir aşçıdır.
- Oh, Lena's a good cook.
Drew gemideyken aşçılık dersi aldı ve öğrendiği tariflerden pişirecek.
Drew took a cooking class on the ship, - and he's cooking up some recipes he learned. - Oh, yeah!
Aşçılıktan şirket başkanlığına.
From strudel chef to company president.
Bay Jenkins'i aşçınızla görüşürken buldum.
I found Mr. Jenkins seeing to your cook.
Aşçı senin için yemeği sıcak tuttu.
The cook's kept dinner warm for you.
Artık küçük bir aşçı gibi oldu.
He has become quite the little cook.
Bu step dansı yapmıyorken ve şahane bir aşçı iken.
When she's not tap-dancing, she's a tremendous cook.
Aşçı yardımcısıyım.
I'm a sous chef.
İşsiz, beş parasız eski bir aşçı yardımcısıyım.
I'm, I'm an unemployed, well, I'm a broke, unemployed sous chef.
Mutfakta birine ihtiyacımız var, aşçımız besin zehirlenmesi geçirdi.
We need someone in the kitchen, one of our chefs has food poisoning.
Steven Segal de aşçıydı.
And Steven Segal was just the chef.
Ve ben en çok aşçılıkla ilgiliydim. Yeni yemekler yaratmak istiyordum.
And I was always really interested in cooking and...
Sonradan yavaş yavaş bana aşçılığı öğrettiler.
_.
Burası bir aşçı olmadan siki tutacak.
This place is going to shit without a cook, you know?