Aşkımız traducir inglés
6,271 traducción paralela
Bence birbirimize çok sıkı tutunuyoruz ve aşkımıza inanmıyoruz ve bunu bozacağız.
And I think that we're holding on way too tight and we're not believing in our love and we're gonna break it.
"Lütfen" Uzanmış Tanrıça " yı aşkımızın bir sembolü olarak kabul et
" Please accept'the Reclining Muses'
Ama aşkımızın ne kadar özel olduğunu ve benim için ne kadar önemli olduğunu söylemem lazım ona.
But I need to tell him how beautiful our love is and how much it means to me.
! Aşkımızı göremeyen tek kişi neden o?
Why is he the only one who can't see our love?
Bunları da aşkımızın bir göstergesi olarak düşünelim.
Can't you call that our love?
Fırtınalı bir aşkımız vardı.
We had a whirlwind romance.
Taşın Maymunları'nın, bizim, ortak olan bir şeyimiz var. O da, bu yere olan tutkumuz ve aşkımız.
The Stone Monkeys have something in common, their love of love for this place.
Ama aşkımız değişemez asla
"but tomorrow can't change our love."
Ama aşkımız değişemez asla
"But tomorrow can't change our love."
Ama bu aşk, yaşamlarımızı alt üst edebilir.
But a love like that, could destroy both of our lives.
Hiç sormayacaksınız sanmıştım.
I thought you'd never ask.
Size Daniel Barr'la alakalı bazı sorularımız olacak.
We need to ask you some questions about Daniel Barr.
Orada yapayalnız yatıyorum çünkü Emmet'ten sonra bir daha asla aşkı bulamadım.
And I'm lying there all alone because I never found love again after Emmet.
Lois, bir aşk macerası yaşadım! Bence bu meseleyi tartışmalıyız.
Uh, Lois, I had an affair, and I think we should talk about it!
Ona sormanız lazım.
You need to ask him.
Söylesenize Bay Baker anne, babanız aşk için mi evlenmiş yoksa aileleri onlar için karar mı vermiş?
Tell me, Mr. Baker... did your parents marry for love or did their parents decide for them?
Bu yüzden bir kez daha soracağım, bugün sokakta yaptığınız bu muydu?
So I'll ask you again, is that what you were doing on the street today?
- Birazcık içtim. Ama niye içtim kızım bir sor.
- I had a few, but ask me why.
Yalnız ben bir şey soracağım.
I will ask just one thing.
Ya sizin çocuğunuz olsaydı, ölü ya da diri mi bilmeseydiniz ve yardım istediğinizde, insanlar sırtlarını dönse çocuğunuzu sormasanız ya da adını bile anmasanız hiç yaşamamış gibi hayatınıza devam etseniz?
What if it were your child you didn't know were alive or dead and when you asked for help people just turn their backs, don't even ask after him or mention his name, just carry on like he were never here? !
Tevazu içinde, Tanrı'dan bütün kusurlarımızı azad etmesini istedik.
Humbly ask Him to remove our shortcomings.
Size birkaç soru sormamız lazım.
We have to ask you a few questions.
Rekabet aşkı seni ikna etmezse diye bir B planımız da olsun dedik.
On the off chance you weren't compelled by competitive spirit, we thought that we should have a plan "B."
- Şu andaki ilk planım planımızı sana niye anlatalım be diye sormak.
- My immediate plan is to ask you why the fuck you think we need to tell you our plan.
Size bir şey soracağım ve bana gerçeği anlatmanızı istiyorum. Ama sorduğum şeyden daha fazlasını anlatmanızı istemiyorum.
I want to ask you something and I want you to tell me the truth, but I don't want you to tell me any more than you're asked.
Okuldan mezun olacağız ve iyimser olmak için bir sebep arıyoruz. Bu yüzden üçüne de onlara göre Amerika'yı ne dünyanın en harika ülkesi yapıyor onu sormak istedim.
We're coming out of school and I'm looking for a reason to be optimistic, so I wanted to ask all three of them what they think makes America the greatest country in the world.
Eğer bana gerçekten hakiki, paha biçilemez bir şey getirmiş olsaydınız bu kadar fazla soru sormazdım.
If you brought me something authentic, something truly priceless, I... Well, I wouldn't ask many questions.
Affedersiniz fakat yalnız kalabilir miyim?
I'm sorry to ask but I wonder if I might be alone.
İlk olarak şunu sorayım ; kız nasıl, iyi mi?
First, can I... can I just ask you, um, how is she, I mean, is she okay?
Sessizlik oyunu oynayacağımızı söylemişti. Soru sormamam gerektiğini biliyordum.
She told me it was time to play the quiet game, so I knew I wasn't supposed to ask any questions...
Hanımefendi, beyefendi, evden çıkmanızı istemek zorundayım.
Ma'am, sir, I'm gonna have to ask you to leave the house.
Sizden, aracınızı çevirip, mülkten ayrılmanızı istemek zorundayım.
I'm going to have to ask you to turn the vehicle around and leave the premises.
Kaz nüfusumuzdan dolayı bu alandan geçerken dikkatli olmanızı....... istemek zorundayım.
I going to have to ask you to use caution when passing through this area with our goose population.
Aşkım, o gece hakkında asla konuşmayacağız demiştik.
Love, we said we would never talk about that night.
Deli olduğumu düşüneceksiniz ama sizden uyum sağlamanızı isteyeceğim.
You're gonna think I'm crazy, But, uh... I got to ask you to suit up.
Canlı bıraktığımız kişiye bu soruyu sorarız.
We'll ask whoever we leave alive.
Sizden burada kalmanızı isteyeceğim.
I'm afraid I'm gonna have to ask you to remain here.
Kendinize bir sorun... Bir cadı yakalayacağımız veya durduracağımız her zamanda onları savunmak üzere kim ortaya çıkmıştı?
Ask yourselves... every time we have attempted to catch and stop a witch, who has risen up to defend them?
- Siz para kaynaklarını yakalayınca para babaları bundan hiç hoşlanmadılar bu yüzden biz de Kravec'i iki adamımız karşılığında geri verdik ki bu bence iyi bir anlaşmaydı, bana sorarsan.
- Oligarchs tend to get unhappy when you grab their money guy, so we swapped Kravec for two of ours, which was a pretty good deal, if you ask me.
Bir kez daha soruyorum. İşler kızışıyor.
I'm going to ask you one more time.
Aşkın benim sonumu getireceğini, sevgilimle ormanda olacağımı, beni orada yargısız infaz ettireceğini, böylelikle büyük ayinimi engelleyeceğini sandın.
You thought love would be my undoing, that I would be in the woods with my lover, and you would kill me there without a trial, thus ending my grand rite.
Bagajlarınız ve seyahatlerinizde hangi bavulları tercih ettiğinizi soracaktım.
Well, I was going to ask you about the luggage, and which cases you prefer when you travel.
Bayan Hughes, size, bence tuhaf bulacağınızı düşündüğüm ama buna karşın yine de düşünmeniz için soracağım bir öneride bulanabilir miyim?
Mrs. Hughes... may I make a suggestion that I think you'll find a strange one, but I ask that you consider, none the less.
Burada ne yapacağımızı sormaktan korkuyorum.
I'm almost afraid to ask what we're doing here.
Aşkımız olacak.
We're gonna have love.
Bizim paylaştığımız bunlar... Bu pişmanlık duyguları suçluluk, aşk ya da merhamet kapasitemiz.
This is what we share - - these feelings of regret, our capacity for guilt or love or compassion.
... zaman bizi garipleştiriken sahnede kendi rolünü oyna rol yapmaktan sıkıldım burada olduğuma memnunum zamanımız tükenirken sana söylemek istiyorum sevgili aşkım sevgili aşkım... - Hedefinize vardınız.
You have reached your destination.
Hiç sormayacaksınız sandım.
I thought that you would never ask.
Birbirimizin odasını arayıp sormaya korktuğumuz sorulara cevap mı arayacağız?
Searching each other's rooms, Looking for answers to questions That we're too afraid to ask?
Efendim, çıkmanızı istemek zorundayım.
Sir, I'm gonna have to ask you to leave.
Soramayacağımız bazı şeyler var söyleyemeyeceğimiz bazı şeyler de.
There are some things that we can't ask him and others that we can't tell him.