Babalık traducir inglés
3,044 traducción paralela
Merak etme, babalık.
Don't worry, Dad.
Dinle, babalık. Sana ne yapacağını söylemeyeceğim.
Listen, Father, I'm not gonna tell you what to do.
Babalık biraz paranoyaklaşmış sanki.
Old man was getting paranoid, huh?
Bizim anne babalık yapma şeklimizi nasıl onaylamadıklarını unuttun mu?
Have you forgotten how they disapprove of the way that we parent?
Aslında şu aralar babalık yapmaya çalışıyorum.
I am actually just trying to be a dad right now.
Yakın zamanda ölmüş babanızın anısına size babalık görevi de yapacağım.
And I'll also be your father, in the memory of our recently departed dad.
N'aber babalık?
What up, pops?
Babalık jesti olarak?
The fatherly gesture?
İçeride, ona artık babalık yapmamı bekleyen bir oğlum var.
I got a boy in there who needs me to start being a father.
Buna Couvade ya da Babalık Sendromu deniyor.
It's called "Couvade Syndrome" or "Sympathetic Pregnancy."
Babalık konusunda pek de iyi bir iş başaramadım, değil mi?
I guess I've been kind of a shit sandwich in the old Dad department, huh?
Çocuklarımıza anne babalık.
Parents to our kids.
Senin babalık gazlayınca besin zincirinde yükseleceğini fark etmiştir.
Well, with your old man gone, maybe she wanted to move up the food chain.
Sana, seni ve anneni bırakan o adamdan daha iyi babalık yapacağıma dair söz verdim.
I promise to be a better father to you than the one who left you and your mother.
Sana hem annelik hem babalık yaptığım için, seksi de ben anlatmak zorunda kaldım.
Since I was your mother and your father, and I had to tell you about sex.
Ne bakıyorsun babalık
What the fuck you looking at, old school?
İyi misin babalık?
You were all right, old school.
Tabi bu durum babalık olayını biraz sekteye uğratıyor.
Which kind of gets in the way of the whole father thing.
Çünkü bu tüm babalık içgüdülerime karşı bir şeydi.
Because the whole thing goes against every instinct I have as a parent.
Günaydın babalık.
Morning, pops.
Sakin ol babalık.
Easy, pops, easy.
Haydi Babalık.
Come on, grandpa.
Şimdi sadece ikimiz varız babalık.
It's only you and me now, pops.
Sen kime babalık diyorsun?
Who are you calling "pops"?
Zaten zamanımın çoğunu annemle geçirdim, ve babam olmadığı zamanlarda, o bana babalık da yaptı.
I already spend most of my time with Mum and when I'm not with Dad, he's still my dad.
Babalık da yok.
No godfathers.
Sayın Yargıç, babalık umutları bu genç adamı değiştirdi ve son fırsatı iki eliyle kavrayacaktır.
My Lord, the prospects of fatherhood have changed this young man, and he would grasp one last opportunity with both hands.
Ne istediğimizi biliyorsun babalık.
You know what we want, gramps.
- Bir şey mi dedin babalık?
- Did you say something, old man?
Hiçbir yere gitmiyorum babalık.
I ain't going anywhere, old man.
Babalık testini yaptırırken beni herkesten korudun. Ve en kötü anımda beni bir papaza götürdün.
You shielded me from the world so I could deal with my paternity test, and you brought me to a priest in my darkest hour.
Sana ne zaman babalık yapmış?
When has he ever been a father to you?
Duyduğumuza göre piçlerinden biri. Tüm yurtta babalık ediyor.
One of many, we hear, fathered across the nation.
Yani bu babalık haltını sürekli yapmam gerekiyorsa işlerin üstesinden nasıl gelebilirim ki?
I mean, how can I just fucking kick ass all the time, if I gotta do all this father shit constantly?
Sen de vaktimi boşa harcıyorsun, babalık.
And you're wasting my time, pops.
Babalık davasını karara bağlamak için bir dilekçe Washington Üst Mahkemesine bir dilekçe yazacağız. Duruşma ve DNA testi daha sonra olacak.
We'll be filing a petition to determine the paternity of your child in D.C. superior court, after which there will be a hearing and a D.N.A. test.
Amanda'nın bebeği için başkana açılacak babalık davasının etkisiyle oluşacak patlamanın boyutunu görmelisin.
You should see the size of the mushroom cloud that's going to go up when the president is hit with the paternity suit for Amanda's baby.
Babalık davasını bile dosyalamamışsın daha.
You haven't even filed a paternity suit yet.
Hepsi A babalık.
Straight A's, Daddy-o.
- Güzel sahneydi babalık.
- Good show, old chap.
Babalık duygusunu mahvetmek istemiyorum.
But I don't wanna ruin the discoveries of fatherhood for you.
Babalık ona yakışıyor.
Fatherhood suits him.
Artık ona yoğunlaşıp çocuğumuza babalık yapabilirim.
She ditched Jody. Now I can step up. Be a father to our kid.
Onlara babalık yaptığın için seni biraz gevşek tutuyorum.
I'm cutting you some slack cuz you're their papa.
Babalık yapmayı hiç bilmiyorum.
I don't know anything about being a dad.
Ağzın kukla gibi oynarken babalık parmağını sıçına soktuğunu görüyorum.
I can actually see you dad's hand shoved up your ass working your mouth like a little sock puppet.
Yani, elinden gelen her şeyi yapmaya çalışıyor biliyorsun işte, babalık görevleri.
I mean, he's doing everything he can to... you know, do the dad thing.
Yo, babalık.
Yo, pop.
Ben hallederim babalık.
Oh, I got it, Pops. Thanks.
Yani, "babalık için yanlış seçim" Joe.
You know, not-a-good-choice - for-a-father Joe.
Babalık testi yaptırmak istiyorum.
I want a paternity test.