Bak bana traducir inglés
27,761 traducción paralela
- Hayır, Mitch, bak bana bir şey enjekte etti.
I'm sure your dad had a good... He, he gave some sort of injection.
- Gerçekten mi? - Bak bana göre değil.
- Well, look... well, it's not for me.
- Neden hepsi bana bakıyor?
- Why are they all staring?
Baskın boyunca Çekirge bana bakıp durur çünkü.
Because Cricket would just end up looking at me the whole time.
Gözlerimin içine bak ve bana bunun doğru olduğunu söyle.
Look me in the eye and tell me that's true.
Dedemin ailesi bu arazinin bakımını yapıyordu. Şimdi de görev bana kaldı.
My grandfather's family have been caretakers for this place and now it's gotten passed down to me.
Sana seslenirken bana bak.
Look at me, when I talk to you.
Bana bak.
Look at me.
Şimdi, ilk zincire tırman ve bana bak.
Now climb on to the first row of chains and face me.
- Bana bak anneciğim!
Watch me, Mommy!
Bana bak!
Watch me!
Şimdi bana bakıyor!
She's watching me now!
Bana bak.
No, no, no, no, no! Look at me!
Shivangi... bana bak.
Shivangi... look at me.
Bana bak Grimm.
Grimm. Grimm, look at me.
Bak Chuck, parayı taşımayı önemsemem nihayetinde bana dönsün de.
Look, Chuck, I don't mind moving the dough as long as I know it's all still coming to me.
Bana bak, sakın ölme. Tamam mı?
Listen to me, do not die, okay?
- Birisi bakıyorsa bana söyle.
Just tell me if someone's looking.
Bana sanki deliymişim gibi bakıyorsun.
You're looking at me like I'm crazy.
Uçan bir kurutma makinesi vardı ve direk bana bakıyordu!
There was a whole mess of-of floating hair dryers, and they were staring right at me!
Bana tuttuğun daireye bak.
Look at the apartment you got me.
Bak, bana güvenmen gerekecek.
Look, you're just gonna have to trust me.
Bana bak!
Look at me!
Bu bakışı bana Bilmem gereken bir şeyi bildiğini ama bilmemi istemediğini anımsatıyor
That look tells me that you know something I should know, but you don't want me to know.
Bir sürü erkek aç aç bana bakıyordu.
Quite a few of the male species have been eying me hungrily.
Brad, bana bak.
Brad, look at me.
Bana bak. Neden beni vurmadın?
You.
Bana bak, benim hakkımda ne duyduğunu bilmiyorum ama K-Dog bir şeyin kokusunu alırsa asla peşini bırakmaz.
Look, lady. I don't know what you've heard about me, but when the K-Dog gets a bone, he doesn't let go.
Boris gözümün içine bakıp "bana canlı yalan makinası derler" dedi.
Boris looked me in the eye, and he said, "People call me human lie detector."
Fergus bu adam bana bir kraliçe gibi bakıyor.
Fergus, the man treats me like a queen.
Bana patlayacakmışım gibi bakıyorsun.
You keep looking at me like I'm going to explode.
Bana bak geri zekâlı, eğer yarına kadar kocamın maaş makbuzunu göstermezsem sosyal hizmetler bebeğimi alacaklar.
- Look, asshole, social services is gonna take my baby unless I show'em my husband's pay stub by tomorrow.
Bak ne diyeceğim, siktir et. Bana göre iyileşeceksin.
You know what, fuck this.
Bana tepeden bakıyorsun. Sanki bir çöp yığınıymışım gibi.
You look down on me like I'm some trailer trash.
Şimdi bana mesaj attı ve ev için de bir bakıcı tutmamışlar.
He just texted me, and they did not hire a house sitter.
Carolina, bana bak.
Carolina, look at me.
Bak, seninle daha sonra muhabbet ederiz, bana nasıl gittiğini bildir.
Look, I'll catch up with you later, let me know how it goes.
Neden bana bakıyorsun?
Why are you looking at me?
Bu binada Leo Elster'ı bulmam için bana yardım edebilecek aykırı bir sentetik olabilir mi diye bakıyorum.
Well, I think there may be an anomalous synth in this building that can help me find Leo Elster.
Bak, eğer Reagan'ın telefonu yanında olsaydı, bana mesaj atmış olurdu.
Look, if reagan Had her phone, she would have texted me back.
Neden bana öyle bakıyorsun?
Why are you looking at me like that?
Geçen hafta Beverly Center'a gitmiştik kendi gözlükçüye geçerken bana da yavru köpeklere bak dedi.
Last week, we were at the Beverly Center and he told me to go look at puppies while he went to Sunglass Hut.
Bana bak.
Come here.
Bana bak...
Look at me...
Tanrı'ya yemin olsun ki, at çizgiyi geçtiğinde bana bakıyor ve gülümsüyor.
I swear to God, as he crosses the line, that horse looks up at me and... smiles.
- Bana doğru bakıyor.
He's staring right at me.
Bana bak.
Listen to me.
Editörümün bana tek verdiği konular siyahi bakış açısından geyikler.
My editor only assigns me pieces from the point of view of the black gaze.
Bak, o suçludur demiyorum... Ama Carter bana bir mesaj gönderdi.
Look, I don't want to implicate him further, but Carter sent me a text.
Bana bak.
look at me.
- Bana bak.
- Hey, look at me.
bana 1773
bana bunu yapma 64
bana yardım et 686
bana uyar 325
bana ne 176
bana yalan söyleme 146
bana göre 203
bana bak 1395
bana öyle bakma 161
bana gel 139
bana bunu yapma 64
bana yardım et 686
bana uyar 325
bana ne 176
bana yalan söyleme 146
bana göre 203
bana bak 1395
bana öyle bakma 161
bana gel 139
bana yalan söyledin 158
bana bir sigara ver 29
bana biraz para ver 28
bana güven 272
bana sorma 88
bana biraz zaman ver 38
bana ver 290
bana biraz su ver 19
bana bir bira ver 21
bana yardım eder misin 113
bana bir sigara ver 29
bana biraz para ver 28
bana güven 272
bana sorma 88
bana biraz zaman ver 38
bana ver 290
bana biraz su ver 19
bana bir bira ver 21
bana yardım eder misin 113