Ball traducir inglés
25,058 traducción paralela
Standart duman bombası. Ülkenin her yerindeki peyntbol merkezlerinde kullanılanlardan.
Standard kind used in paint ball centres up and down the country.
Dinle, binbaşı, biraz daha top oynamanız gerekecek.
Listen, major, you're gonna have to play ball a little longer.
- Bir yumak gibi masanın altında duruyor.
- Yep, he's in a little ball under his desk.
Tam yağlı ballı Yunan yoğurdum için.
Full fat Greek with a touch of honey.
Bir de bu yetmezmiş gibi, sizin sokaktopu kavganızda ısıtıcımız bozulmuş.
And to make matters worse, our radiator was broken during your wild street-ball scrum.
Şu topu Winnie'nin duvarına vurma demedim mi ben sana?
Ryan! What have I said about not kicking your ball against Winnie's wall?
Peki ya pişman birini dışarı çıkarırsan... ve onlar da tekrar topla oynamaya başlarlarsa ne olur?
What happens if you get someone off who's guilty and then they go out and play ball again?
Üç buçukluk istiyorum sadece.
I just want an eight ball. All right.
Binamız başka bir katı kaldıramaz ve ne yazık ki Chicago'ya gizlice yıkım aracı sokamayız. - Yani kısaltmamız gerek.
Now, our structure can't support another floor, and unfortunately we can't just smuggle a wrecking ball into Chicago, so we need to shed weight.
Warriors topu.
Warriors'ball...
Warriors ekibi 42-yarda çizgisinde topa sahip durumda.
Warriors have the ball on the 42-yard line.
Bana gelip topun düşmesini izlemek ister misin?
Do you want to go back to my place and watch the ball drop?
Oyuna topla başlarsınız ve elinizde üç tane bardak olur.
Now, we start with a ball. We have one, two, three cups.
Tamam mı? Topu alacağım ve bardağın altına yerleştireceğim.
All right, now, I'm gonna take the ball, and I'm gonna place the ball in the cup.
Herkes topun şu anda hangi bardakta olduğunu biliyor mu?
Everybody clear where the ball is now?
Sence top burada mı?
You think the ball's here?
Hayır, Danny. Top ortadaki bardakta.
No, Danny, the ball is in the middle.
Sana bunun ne olduğunu söyleyeyim "küçük edepsiz pis İtalyan" ım!
I'll tell you what it is, my naughty little grease ball.
Altı üstü bahçede duruyor.
She's just in a garden somewhere in a ball gown.
Sizde taşak bile var.
Maybe get one without a ball sack attached to it.
Sid herhangi bir yere gitmeyi sevmez, ama evde.. uzandığı yerden basketbol maçı izlemek.. onun küçük zevki işte, bu rutini ve dinginliği seviyor..
Sid doesn't like to be any where but home and in his own little spot on the bed with a ball game playing on the television, and he likes his routine to be unruffled.
Çarın balosunda seni görecek miyim?
I'll see you at the Tsar's ball?
Çarın bu geceki balosunu düşünmekten saatlerdir uyumadım.
I've been awake for hours, thinking about the Tsar's ball tonight.
Belki sana gelirim beraber maç falan izleriz.
Maybe I could come over, we could watch a ball game or something.
Hadi git de topu getir, Tink!
Go get the ball. Get it, Tinks.
- Topu alacak mısın?
Are you getting the ball?
Çocuklar iyi gözüküyorlar.
Brian's ball. Well, they're all right, aren't they?
Ulusal Bilim Vakfı, Geleneksel Partisi.
"National Science Foundation Celestial Ball."
Onunla sonra ilgilenirim ama şunu dinle, patron Fournierleri kaçıranlar her kimse kredi kartını tekrar kullanmışlar.
But get on this, boss. Whoever abducted the Fourniers has dropped the fucking ball and used the stolen credit card again.
Okuldayken hokey topu çarpmıştı.
She got hit with a hockey ball at school.
- Stefan Czyrko işin bonusu olmuş olabilir.
- Stefan Czyrko. Thrown in probably as a bonus ball.
Artık tabiri caizse oyuna dahil değilsin ve Tuco yaptığın bu ek işten haberdar olacak.
Now, you don't play ball, so to speak, and Tuco finds out about your little side business.
- Küçük Fergus yakala topu!
Ya, wee Fergus, get the ball!
Kaşlarının arasına kurşun yemek canlarını sıkabilir.
And get a musket ball between the eyes for their trouble.
- Ballı suya göz kulak olmaktan sorumlusun.
You are responsible for looking after the honey water.
Yavşak pezevenk!
You slime ball bastard!
Pekala, isteka topunu bırakın.
Alright, let's cue ball.
Kimsenin istemediği o kız ansızın partinin kraliçesi hâline gelmişti.
Suddenly the girl no one wanted became the belle of the ball.
Ekrana şu dönen top şeyi geldiğinde yardım etse de olur.
Just when it does that spinning ball thing, you know?
Çünkü ne zaman bir şey yapsam, e-postalarımda, tetris oynarken sürekli şu lanet top çıkıyor.
'Cause every time I try and do anything... you know, Hotmail, my "Tetris"... I keep getting that darn ball. Have you used... have you seen this thing?
- Girdap şeklinde renkli top.
Swirly rainbow ball.
Daha sonra şapkamın ucundaki topla anüsünü okşarken elbisemi dişinle çözmeni emrederdim.
Then I would order you to untoggle my suit with your teeth while I tickle your anus with the ball of my cap.
Adam değildi o, minik bir fareydi.
That wasn't no man, that was a ball of yarn.
Sizce ben minik bir fare miyim?
You think I'm a ball of yarn?
MANTAR
♪ hustlers shooting'eight ball, throwin'darts at the wall ♪
Bill ilk defa başarısız olmuyor.
Not the first time Bill's dropped the ball.
Daha yumruğu kaldırmaya çalışırken nefessiz kalırdın 1.Dünya Savaşı gazisi seni.
I'd karate chop you in the mouth. You would get winded Just trying to ball your fist up, dough-boy.
Danny top nerede?
Danny, where's the ball?
Topu at dede.
Throw the ball, Pop-Pop.
Paige'e dönüş yapıp strateji hakkında konuşmaya başlayayım diyorum.
I'll circle back with Paige, get the ball rolling, start talking strategy, you know.
- Disko topu.
Disco ball.