Bana bakıyordu traducir inglés
622 traducción paralela
- Orada durmuş bana bakıyordu.
- There he was standing, staring at me.
Bunu o kadar hızlı ve garip bir şekilde söyledim ki herkes bana bakıyordu ve ve Charbonnier de beni daha iyi görebilmek için öne doğru uzanmıştı.
I said it so fast and oddly that... everyone looked at me and... Charbonnier leaned over to see me better.
O bana bakıyordu.
He was looking at me.
Tam, yatakları hazırlamak için yukarı çıkmıştım ki orada, atölye kapısının yanında durmuş bana bakıyordu.
I'd just come upstairs to turn down the beds. There it stood by the studio door, looking down at me.
Bana bakıyordu, sadece bakıyordu.
Looking at me, just looking at me.
Sürekli bana bakıyordu, belki bu pek bir şey ifade etmez ama... yanında ona verdiğim bir mendili taşıyordu hep.
He was always looking at me, and it doesn't sound like very much, but he always carried a handkerchief I'd given him.
Bana bakıyordu ofisimde neler olduğunu merak ediyordu.
And she kept watching me, Wondering what had happened there in that office of mine.
- Sanırım bana bakıyordu.
- He was looking at me.
Her şeyimdi. Bana bakıyordu, dansı bana o öğretti.
She was everything to me, supported me, had me taught dancing.
Durmuş bana bakıyordu.
She stood there looking down at me.
Tam burada duruyor ve bana bakıyordu.
- Who? He's alive. He was standing right here looking at me.
Yirmi dört güzel göz orada bana bakıyordu.
There were twenty-four beautiful eyes looking at me
Sokakta yürürken insanlar bana bakıyordu.
I walk the streets and people stare.
Orada durup... boğulacağımı umarak bana bakıyordu.
Just stood up there and looked down at me... hopin'I'd drown.
Servoz benim altımda ipe asılı ileri geri sallanıp yukarıya bana bakıyordu.
Servoz was below me, swinging back and forth, and looking up.
Diğer doktorlar da bana bakıyordu.
The other doctors were staring too.
Geçen gece korkunç bir şekilde uyandım, Bernard oradaydı, bir canavar gibi bana bakıyordu, sonra elleriyle sanki benim boğazımı sıktı, sıktı... ve sonra hiçbir şey hatırlamıyorum, bayılmış olmalıyım.
The other night I woke up in a horrible place there was Bernard, looking at me through the eyes of a monster then I felt his throat as the hands tightened, and tightened... and then I don't remember anything, I must have fainted.
Orada durmuş bana bakıyordu!
Just standing there staring at me!
Bilmiyorum, ama bir şey bana bakıyordu.
I don't know, but something was staring at me.
Öylece bana bakıyordu ve sanki...
And he just stood there, looking at me, and sort of...
Bana bakıyordu.
It was looking at me.
Pencerede çıplak bir adam durmuş, bana bakıyordu.
This man was standing in his window, looking at me. He was stark naked.
Durup bana bakıyordu, hiçbir şey demedi.
She was just standing there, looking at me without speaking.
O esnada herkes bana bakıyordu. Bu nedenle suyu içmek zorunda kaldım.
I had to drink it that while everybody was looking at me.
Bir yabancı, bana bakıyordu.
A stranger, he was looking at me.
Bana bakıyordu.
He was staring at me.
Sadece bana bakıyordu...
He just looked at me...
Yerde, fena yaralanmış, bana bakıyordu.
Lying there, bad shot, looking up at me.
Bana bakıyordu.
I saw him looking at me.
Dışarı çıktığımdaysa, üçü bana bakıyordu.
And then when I came out, the three of them were just staring at me.
Sanki gözlerini dikmiş bana bakıyordu. Katlanamadım.
He seemed to be staring at me.
Camdan bana bakıyordu.
I - H-He was looking at me through the window.
İnsanlar bana bakıyordu, çok şaşırmışlardı.
People were looking at me, amazed I didn't fall.
Giovanni arabaya sürüklendiğinde bana bakıyordu.
Giovanni was looking at me while they pushed him in the car.
Ama niye bana öyle bakıyordu ki?
But why did he look at me that way?
O da bana ikna edici bir şekilde bakıyordu.
She looked at me eloquently.
Bana çok şüpheci bir şekilde bakıyordu.
He was looking at me rather suspiciously.
Sizce neden bana öyle gözünü dikmiş bakıyordu?
Why do you think he kept staring at me that way?
Bana hüzünlü ve şefkatli bir şekilde bakıyordu.
She was looking at me kindly, with a sad look.
Kadınsa bana pis pis bakıyordu.
With herself looking daggers at me.
Önce ona bakıyordu sonra bana baktı.
He was looking at her first then looked over at me.
Bana bakıyordu.
Looking right at me.
Bana çok iyi bakıyordu.
He took good care of me.
Üzgünüm. O adam bana dik dik bakıyordu.
I'm sorry.
Daha kötüsü sanki kızlar da bana tuhaf tuhaf bakıyordu.
But the girls keep watching me too.
Bana doğru bakıyordu.
He was looking at me.
bana doğru bakıyordu.
she had looked in my direction.
O gece, Otoyo, yarı uykulu, yarı uyanıktı bana garip bir yüz ifadesiyle bakıyordu.
That night, Otoyo, half awake, half dreaming, looked at me so strangely.
Herkes gözünü bana dikmiş bakıyordu.... sanki bir prensesmişim gibi!
Everyone was staring and gawking at me... like I was a princess!
İlk defa böyle bakıyordu bana.
He looked at me that way for the first time.
evime döndüğümde, herkes bana aşağılar gibi bakıyordu kendi kızlarını bile koruyamadılar ama onun yerine suçlamayı seçtiler sağ salim döndüğümde tek yaptıkları beni suçlamaktı
When I went home, everyone looked down on me They couldn't protect their own daughter When I came back unharmed... they insulted me instead
bana bunu yapma 64
bana yardım et 686
bana uyar 325
bana ne 176
bana yalan söyleme 146
bana göre 203
bana bak 1395
bana öyle bakma 161
bana gel 139
bana yalan söyledin 158
bana yardım et 686
bana uyar 325
bana ne 176
bana yalan söyleme 146
bana göre 203
bana bak 1395
bana öyle bakma 161
bana gel 139
bana yalan söyledin 158
bana bir sigara ver 29
bana güven 272
bana biraz para ver 28
bana sorma 88
bana biraz zaman ver 38
bana biraz su ver 19
bana bir bira ver 21
bana bir bak 53
bana ver 290
bana yardım eder misin 113
bana güven 272
bana biraz para ver 28
bana sorma 88
bana biraz zaman ver 38
bana biraz su ver 19
bana bir bira ver 21
bana bir bak 53
bana ver 290
bana yardım eder misin 113