Basketbol traducir inglés
3,051 traducción paralela
Basketbol oynadın.
You have played basketball.
Hayır. - Evet, basketbol oynadın.
- Yes, you have played basketball.
Sadece biraz basketbol.
Just some basketball.
Tabi, geçen hafta da, basketbol turnuvasını hüsrana uğratmak istemedin.
Yeah, and last weekend, you didn't wanna ruin the basketball tournament.
... doğdu ve yetişti günlerimin çoğu maksimumda, müthiş rahatlayarak basketbol iyi değil sorun... çevre küçük bir kavga korkmuş Bel Air'da teyze ve amca.
... born and raised most of my days'maxing, relaxing all cool b-ball no good trouble... neighborhood one little fight scared auntie and uncle in Bel Air.
Basketbol ve futbol topları da var o yüzden hayır, diyemem.
- I also collect basketballs and footballs, so no.
- Basketbol maçından sonra.
- After that basketball game.
Katolik Gençler Federasyonu basketbol ligi ödül gecesi haftaya St. Stephens'ta düzenlenecek.
CYO Basketball League Awards Banquet is next week at St. Stephens.
Az önce televizyonda basketbol maçı başlamıştı.
I noticed the Trailblazers game was on.
16 yaşında erkek, basketbol antrenman maçında kan tükürmeye başlamış.
16-year-old male spit up blood during a pick-up basketball game.
Malzeme çıkarmak lazım. Dört yıl üst üste okul sonrası basketbol turnuvalarımı mahvetmişti zamanında.
Well, he killed my midnight hoops tourneys and after-school programs four years in a row.
Geçen yıl basketbol koçu bir çocuğu azarladı çocuk takımdan atıldı.
Last year, the basketball coach turned a kid in. He got kicked off the team.
Eğer Duke'a gitmezsem üniversitede basketbol oynamazsam sahip olabileceğim en uç nokta şuansa bu senin için yeterli olur muydu?
If I don't go to Duke... If I don't play college basketball... I mean, if today is the best it ever gets for me, will that be enough?
Basketbol oynamaya gitti bir daha geri dönmedi.
Went to play Basketbal never returned.
Connecticut * bayanlar basketbol takımı gibiyiz.
We're like the Connecticut women's basketball team.
En azından, Connecticut bayanlar basketbol takımı gibi değiliz.
We're not the Connecticut women's basketball team after all.
Bu iş için kaç tane basketbol topunu elden geçirdik?
How many basketballs did we go through for this?
Birden siyah basketbol oyuncusuna döndüm
And now I'm suddenly turning into a black basketball player.
Sıradışı bir basketbol oyuncusu gibi
I / m typing as a gay basketball player from the sixties. I like short shorts.
Sadece dünyanın geri kalanıyla değil ; basketbol serbest atış atışında veya çengel atışta iyi olup olmadığımız,... ne tür mizah duygusuna sahip olduğumuz, her iki elde beş parmak olduğu gerçeği gibi yüzeysel fiziksel şeyler içeren, kim ve ne olduğumuza dair kendi anlayışımızla da bir araya geliriz.
We incorporate not only the rest of the world, but we incorporate our own understanding of who we are and what we are, which includes superficial, physical things like the fact that we have two hands and five fingers on each hand, what kind of sense of humor we have, whether we're good at throwing free-throws in basketball or hook shots.
Basketbol oynamayı severim ama söylediklerinden hiçbir şey anlamadım.
I do like basketball. I have no idea what you're talking about.
Porno benim için basketbol gibidir.
- Porn is like basketball to me.
Bir basketbol topunda parmak izlerinin tam 50 yıl dayanabileceğini söylerler.
They say fingerprints can last up to 50 years on a baseball.
Nicky, basketbol maçında 20 puanlık basket atmış.
Dad, Nicky scored 20 points in her basketball game.
Oklahoma City'nin bir basketbol takımı olmuş, biliyor muydun?
Did you know there's a basketball team in Oklahoma City now?
Barney, devasa televizyonunun bozulduğuna inanamıyorum. Kolej basketbol şampiyonası var ya.
Barney, I can't believe your giant TV is broken.
JJ çok güzel basketbol oynar.
J.J.'s a heck of a basketball player.
Profosyonel bayan basketbol oyuncuları New York Empire takımının
They're lady pro basketball players for the New York Empire.
Yalnız şu kadarını söyleyeyim ki, basketbol sahası makul ölçüleri aşmayan penislerle dolu.
Suffice it to say, it's well within the ballpark of reasonable penises.
Evet, güzel, basketbol hiç benim asıl sporum olmadı.
Yeah, well, basketball was never really my sport.
Basketbol bursunu kaybetti.
Lost his basketball scholarship.
Sadece bir basketbol maçı.
It's just a basketball game,
Çok önemli bir psikolojik deney. Basketbol maçı izleyen birine basketbol takımı topu kaç kere pas attı diye sorarken
There is a landmark psychology experiment when you're asked to watch how many times a basketball team passes a ball while...
Şişe mi, yoksa bardak mı. Basketbol mu, yoksa tıkaç mı.
A lifetime of decisions... bottle or sippy cup, basketball or tap,
Demek ki Alex'le basketbol oynayabilirim.
That means I can play basketball with Alex.
Bilmeden yediklerinde kafaları basketbol topu gibi şişiyor ve gecen mahvoluyor.
They eat the wrong thing, their head swells up like a basketball, and there goes your evening.
Teşekkürler, ama o zaten basketbol alimi olduğumu düşünüyor.
He'll adore you. Thanks, but he already thinks I'm a basketball savant.
Basketbol takımımız için bağışta bulunmak ister misiniz?
Want to donate to our basketball team?
O Max'e basketbol hamleleri öğretiyor.
He's teaching him basketball tricks.
Ya basketbol takımına katılırsa?
What if he joins a basketball team?
Bugün basketbol oynayacak mısın?
Uh, do you have that basketball game today?
Benim basketbol oyunuma mı?
To my basketball game?
Basketbol sahasında bağırıyorum!
I scream on the basketball court!
Basketbol'da kötü.
Bad at basketball.
Basketbol işte.
Basketballs.
- Princeton'da iken hem basketbol hem de futbol oynamıştım ve o zamanlar futbolcular her pozisyonda yapardı.
When I was at Princeton, I played baseball and football. And back then, football players went both ways.
Bir kadın basketbol takımına kıvırcık kafalı sürtükler dedim.
I even called a woman's basketball team "Nappy-headed hos," but apparently,
İlk sırada futbol var, voleybol ikinci basketbol üçüncü, beyzbol dördüncü...
Soccer came in first, volleyball came in second, basketball came in third, baseball came in fourth...
Ve senin basketbol takımın üfürükten.
And your basketball team blows.
Hooiser sadece en iyi basketbol filmi değil.
Now, Hoosiers is not only the best basketball movie ever.
Otelimizde basketbol takımı kalıyor. O yüzden yalnızca tek bir odamız var.
The basketball team came, so we got only one room but with king size bad..