English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ B ] / Basın

Basın traducir inglés

83,974 traducción paralela
Arka kapıdan çıkar ki basın kanı görüp kafayı yemesin.
Out the back door by the loading dock so the media doesn't see blood and freak out.
Diğer geminin yanaşması için basıncın kesilmesi gerek tamam mı?
Must cut thrust for other ship to dock, okay?
Şehirdeki basın olağanüstü idi.
The press in the city has been outstanding.
Kariyerinin başında bir analistin alacağının iki katı.
That's double entry level for an analyst.
Spantan-Ives'ın başına nasıl geçtiğimi sanıyorsun sen?
What do you imagine I had to do to get to the top of Spartan-Ives?
Kral bu akşam özel odasında sizi bekliyor, yalnız başınıza.
The king will see you in his private rooms tonight alone.
Kafanı kapsamaya getirme, Ancak kapsamı başınıza getirin.
Don't bring your head to the scope, but bring the scope to your head.
Başınız sağ olsun.
Thank you.
Baş belası mısın Collins?
Are you a troublemaker, Collins?
Memaw'ın başını ağrıtmıyorsundur umarım.
You best not be causing MeMaw no trouble.
Hâlâ başının üstünde yıldızlar uçuşuyor.
- You still got the vapors still. - Mm-hmm.
Tam bir baş belası ama ne yaparsın.
He is a pot full of trouble.
Bütün bunların senin başına gelmesinden nefret ediyorum.
I hate that all of this is on you.
İyi gibiydi ama bir şekilde hep başını derde sokuyor.
She seemed all right, but... she always seems to find her way into the middle of things.
Bunlarla tek başına uğraştın diye bana bok atmanı istemedim.
I didn't want you giving me shit for leaving you alone to deal with this.
Başınız sağ olsun.
I'm sorry for your loss.
Başın büyük belada olmadan önce seni durdurmak istedim.
I just wanted to stop you before you got in big trouble.
Başkanlık güvenceninin başını gerçekten suçluyor muyuz...
Are we really accusing the head of your presidential security...
Eğer sen bilgisayarın başındayken birisi odaya girseydi.
If someone would have walked into that room while you were on the computer...
Hepimizin başına yıkılmadan önce evini düzene sokmalısın.
You need to get your house in order before it comes down on all of us.
Hepimizin başına yıkılmadan evini düzene sokmalısın.
You need to get your house in order before it comes down on all of us.
Bak, Nolan ile başınız belaya girdiği için üzgünüm. Ama evinden hiçbir şey almadım.
I'm sorry you and Nolan are in trouble, but I didn't take anything from your house.
Sadece vereceğimiz kararların başımıza iş açmayacağına emin olalım.
Let's just ensure that any decisions we make now won't come back to haunt us.
Kendi başınıza neler yapabileceğinizi görmek istiyorum.
I want to see how you operate on your own.
Başını çevirir ve içini görüyormuş gibi bakar.
He'll turn His head and stare through you like glass.
Şimdi başın dertte.
You're in trouble now.
Görüyorum da, yine baş parmağını emmeye başlamışsın.
I see you're sucking your thumb again.
Başını, koluma koydu.
I can't move.
Şu çocuk sıranın başına geçiverdi.
That kid just cut in line.
Sırf babanın parası var diye sıranın başına geçemezsin.
Just because your father has money doesn't mean you can cut.
Ama işi kaçırdığın için başın ağrımayacak mı?
But aren't you gonna get in trouble for missing work?
Başını derde sokabilirsin.
You might get into trouble.
Baş Müfettiş Bright'ın ofisi DM Thursday konuşuyor.
Chief Superintendent Bright's office, DI Thursday speaking.
Onunla başımın derde girmesini istemiyordum.
I didn't want to get him into trouble.
" Sayın baş müfettiş Bright.
" Dear Chief Superintendent Bright.
Kraliçe Elizabet'in George nişanını güvenilir ve değerli vatandaşına.. .. Dedektif Baş Müfettiş, Frederick Albert Thursday'a.. .. ülke savunmasındaki özel..
I'm instructed to inform you that Her Majesty the Queen has graciously approved the award of the George Medal to our trusted and well-beloved subject
Onu senden almaya çalışanların başına neler geldiğine bak. Savunma halindeydi. Ne yapıyorsun?
Look what happened when those guys tried to take the stick away from you... it acted defensively.
Bak... Eğer bu departmanın başına geçmezsem, Aramızda mesele var demektir.
Look... if I don't take over this department, you and I are gonna have a problem.
Babanın başı beladaydı, ve... biz de yardım etmeye çalıştık.
Daddy was in trouble, and... we were trying to help.
Belli ki başını çarptı ve uyandığında,
She clearly hit her head, and when she woke up,
Kaymamış, düşmemiş, etrafta kimse yok, iten yok ve başını tutuyor, sanki patlamak üzereymiş gibi.
He didn't slip, he didn't trip, nobody was around him, he wasn't pushed, and he's holding his head like it was about to explode.
Polis olmasaydım, şu an başını ellerinin arasında tutuyor olurdun.
If I wasn't a cop, you'd be holding your head in your hands right now.
Yapmazsan başın mı ağrır?
What, do you get a headache if you don't?
Şüpheli, 30'lu yaşların sonlarında, 40'lı yaşlarında başında, ince, şaşkın, üzerinde sadece atlet ve şort var.
Uh, perp is described as white male, late 30s, early 40s, slender, disheveled, wearing only a white tank and boxer shorts.
Nick, Eve dün gece düşmüş başını vurmuş. Ya da belki bu sabah bilmiyorum.
Nick, Eve must've fallen down and hit her head last night, or maybe sometime this morning, I don't know.
Bunu tek başına yapamazsın.
You can't do this by yourself.
İnanın bana, bu yalnız başına yapmak istediğim bir şey değil.
Believe me, this is not something I wanna do alone.
Başının arkasında bir kontüzyon vardı, Ancak beyinde herhangi bir kanama olmaz.
There was a contusion on the back of her head, but no bleeding in the brain.
Neden bunu tek başına yapsın ki?
Why would she do this on her own?
Diana'nın benimle birlikte gitmesi gerekiyor. Ama Renard ile yalnız başına olmak istemiyorum.
Well, Diana has to go down with me, but I don't wanna be down there alone with Renard.
Kafatası şeyini tek başına alamazsın. Bir oğlun var.
You can't take on the skull thing alone.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]