Beam traducir inglés
3,669 traducción paralela
"Tractor Beam" gibi. Küçük büyümü onun üzerinde kullanacağım. O da babanla benim için ilgilenecek.
Put my little spell on her, she goes to work on your dad for me.
"Tractor Beam" de nedir? İnek işi bir şey mi?
Now, what's a tractor beam, is that a nerd thing?
Çekici ışını çalıştırın.
Activate the tractor beam.
Bir çekici ışın tarafından droid gemisinin içine çekiliyorum.
I'm being pulled inside the droid cruiser by a tractor beam.
5 katlı yangın... Kiriş üstüme geldi. Herkes dışarı çıktı, tamam mı?
5-story blaze... beam came down... everybody get out okay?
sonra ne? bunları birbirine bağlamanızı istiyorum sonra onlar buraya düşecek o esnada burdan gazı yukarı çekeceğiz bunu ve bunuda onlara bağlayın.
I want you to tie the tanks together run the rope under the beam through this pulley, around this barrel and tie it all to that block.
Ne açlıktan kıvranan toprak sahipleri ne de parasını alamayan askerler göğün yarılmasını ve Tanrı'nın lütuflarının yağmasını bekleyemez Oliver!
The starving copyholder nor the unpaid soldier will not wait for the firmament to split and shine God's beam on us!
Irwin in radarının ışınları güneşi geçerken, uzay zamanın eğrilmesi yüzünden dünyadaki zamana göre radar ışınının zamanı geriliyor.
As Irwin's radar beam passed by the sun, the warping of space time meant that time for the radar pulse got stretched relative to time on earth.
Trilyonlarca kilometre uzunluğundaki, kör edici bir enerji huzmesi.
A blinding beam of energy surging for trillions of miles.
Yüksek enerjili bir elektron demeti, iki milden fazla uzakta, tepelerin içinde olan bir tünele doğru ateşlenir, otoban altında... seyahat eder ve buraya deney sahasına girer.
A beam of high-energy electrons is fired through a tunnel that starts off over two miles away in the hills, travels under the freeway and comes out here where it enters the experimental area.
Sağınızdaki kırmızı nesnelere klistrons denir ve 20 fit altımızdaki elektron demetini hızlandırmak için güç sağlar.
The red objects on your right are called klystrons and they provide the power that boosts the electron beam 20 feet beneath us.
Elektron demeti şimdi neredeyse ışık hızında seyahat ederek hedef sahasına varacaktı.
The electron beam now travelling at almost the speed of light would have arrived at the target area.
Başlangıçta fizikçiler karadelik fikrini duyduklarında dehşete düşmüşlerdi. Onu yok etmek istediler.
Each beam of starlight makes an epic journey.
Zaman durur. Yerçekim sonsuz olur.
A beam of light could travel around the Earth seven times in one second.
Kendisi tehlike geçişini yapacak.
Parading on the beam of peril!
Yürüyerek geçmemiz gerektiğini söyleyen olmadı ki.
Nobody said you had to walk to get across the beam.
LHC ye ilk hüzmenin verileceği gün manzara nasıl olacak acaba?
What's the scene going to be like on the day that the first beam goes around LHC?
Gölün altında proton hüzmesini tek yönde taşıyan bir tüp var.. Ve diğer yönde anti madde protonları ve saniyede etrafında 50,000 defa dönecek şekilde hızlandırıyoruz.
Under that lake there, there's a tube that carries a beam of protons one way and anti-matter protons the other way and we accelerate them round 50,000 times a second.
Borunun içinde bu yönde neredeyse ışık hızında giden proton ışınları olacak, Diğer proton ışınları da boruda yine ışık hızında bu yönde gidecek, Daha sonra evrenin başlangıcından hemen sonraki durumu oluşturan şartları yaratacak..
There'll be a beam of protons going that way in that pipe at almost the speed of light, another beam of protons going that way in that pipe, at almost the speed of light and they'll cross inside Atlas and recreate the conditions
Mıknatıslara 13,000 amper akım, mıknatısları soğutmak için galaksiler uzay arasından bile daha soğuk 1.9 Kelvin eksi 271 derece ve biri orda, biri şurada iki ışın borusu.
13,000 amps of current to the magnets, 1.9 Kelvin minus 271 degrees, colder than the space between the galaxies to cool the magnets down and then the two beam pipes, one there and one there.
Bu kompleks makinenin saf büyüklüğü ile ışın gücü Dünyada hiç kimsenin yapmadığı bir şey, ve önemli şeyleri unutmamalıyız ki aslında bir şeyi yok ediyoruz.
The sheer magnitude of this complex machine and the power in the beam is something that nobody's ever done in the world, and we have to not forget anything important that we destroy something.
İnsanlar ışın ve fizik için bekliyorlar.
People are waiting for beam, waiting for physics.
Bir ışın, Penny'i uzaylıların ana gemisine doğru çekerken ekran yavaşça kararır.
And as the tractor beam is pulling Penny toward to alien mother ship we fade to black.
Sıska küçük kalçalarınla gezineceksin ve başının etrafında bulutlar belirecek.
You'll be walking around on that skinny little beam... and you've got clouds around your head.
Evde viskisi kalmamış.
She ran out of Jim Beam.
Işınla!
Beam them!
Gregory Beam'i bekleyin lütfen.
Hold for Gregory Beam, please.
Merhaba hanımefendi, ben Gregory Beam.
Hi, this is Gregory Beam, ma'am.
Alo Bay Beam.
Hello, Mr. Beam.
Teşekkür ederim Bay Beam.
Thank you, Mr. Beam.
Beam'in yerine geçti.
He replaced Beam.
Hemen alabora olma, Jerry.
Don't go on your beam-ends, Jerry.
Jim Beam 40 : 11.
Jim Beam 40 : 11.
Ancak Odyssey'i kullanarak dört adet Mark IX nükleer cihazı Supergate'in katmanları arasındaki stratejik noktalara ışınlayabileceğimize inanıyoruz.
However, using the Odyssey, we believe we can beam four Mark IX nuclear devices strategically in between the Supergate's individual segments.
Sizi derhal gemiye ışınlamamız gerekiyor.
We're going to have to beam you aboard immediately.
Işık huzmesi gelsin.
Let the lamp affix its beam.
Madem hepimiz anlaştık, ışık huzmesi gelsin.
Well, if we're all in agreement, let the lamp affix its beam.
Kalas kırıldı!
The beam, it broke!
Teknemden size doğru bir ışık huzmesi gönderdiğimi düşünelim.
What if I shine a beam of light at you on the bank from my boat?
Hemen bana gönder.
Beam it over to me right now.
Kutsal Buhar Ateşinin Buharının Işınlarıyla anında buharlaşıp yok olurlar.
They're vaporized immediately by a holy beam of vapory fire vapor.
"Sorority Surprise" Hiç duymadın mı?
Beam never heard?
Haç yatay ve dikey kirişlerden oluşur.
The cross is made of a vertical and a horizontal beam.
Dikey kiriş gökyüzünü, ruhu işaret eder.
The vertical beam points to the sky, to the spirit.
Yatay kiriş yeryüzündeki yoldur, hayat yolculuğumuzdur.
The horizontal beam is the line of the earth, of life on earth.
Bu ışık...
It's a beam of li- -
Siz ineklere gelince, şuradaki denge aletine gidiyoruz.
Now, for the rest of you cows, I want you to follow me over here to the balance beam.
Cevap yok.. eminim yoldadır
No answer. I hope she's trapped under a cross-beam.
Işınlar, ay taşının yüzeyine tam 90 derecelik açıyla vurmalıdır ki ışık, peri tozuna dönüşebilsin.
The trajectory of the light beam's gotta match the curvature of the moonstone at a 90-degree angle so the light can transmute into pixie dust.
Pekala, şimdi ışının izlediği yolu denk getirmelisin,
All right, now we gotta match the trajectory of the light beam
Galaksinin kalbinde dönüp duran bir sürü yıldız kümesince saklanmış.
This massive machine amplifies the power of a single laser beam 1,000 million million times.