Beau traducir inglés
1,180 traducción paralela
- Beau Coplin.
- Beau Coplin. Ah, yeah!
Arkadaşın güçlü biri.
Your beau is quite a fellow.
Nişanlın, sürekli bir ilişkin, sağlam heteroseksüel biri?
Steady beau. You know, some kind of solid heterosexual.
- Buffy'nin sevgilisi.
- He's Buffy's beau.
Beau Derrick. ( Güzel Kule ) Aktris Bo Derek gibi!
Beau Derrick. After the actress Bo Derek!
Beau Derrick, Bo Derek!
Beau Derrick, Bo Derek!
"Sevgiliyi bulunca, kimin homoya ihtiyacı kalır?"
"When you've got the beau, who needs the'mo?"
Endişelenmeyin, Beau icabına bakar.
Don't worry, Beau will take care of it.
- Beau mu?
- Beau?
Beau nerede?
Where's Beau?
Beau sizinle tam olarak ne zamandır çalışıyor, Bayan Lenoir?
exactly how long has Beau been working for you, Ms. Lenoir?
- Ben Beau ile giderim.
- I'II go with Beau.
Ben Beau ile giderim.
I'II go with Beau.
Peki ya Beau?
And what about Beau?
Beau, bizi aşağı indir.
Beau, get us down.
Ben dedektif Beau Neville.
I'm Detective Beau NeviIIe.
Beau...
Beau....
Sen en uzun ve en güçlü kavalyesin. Sen Monte Cristo'sun. Gördün mü?
You're the tallest and strongest beau, You're Monte Cristo
Sonra Latonya Beau ile evlendi.
Then LaTanya married Beau, so she stopped coming.
Welc'e yakışıklı bir geçle buluşmak için gidiyorum... diye ortalarda dedikodu dolaşıyor.
There's a rumor going around... that I've been sneaking off to Welch to see some beau.
Bir keresinde bir sevgilim vardı.
I had a beau, once.
Bo Flin'i hatırlıyor musun? Hastanede Kalp Bölümü Başkanı'ydı onu kovdular.
Remember Beau Flynn, head of cardio at the hospital?
Beau, sen de güneyi tut.
Beau, you get the south.
Beau Edson.
Beau Edson.
Beau. Çok sarhoşum.
Beau I'm so drunk.
Ah, Beau.
Oh, Beau.
Babasının limuziniyle geldiler.
She and Beau arrived in Daddy's limo.
Beau'yla birlikte, partide yukarıdaki yatak odalarından birinde sevişmişler.
She and Beau were up in a bedroom having sex during the party.
Beau'nunki daha büyük olmalı.
Well, I guess Beau's huger.
Beau ve birkaç kişiyle daha.
With Beau and even a couple others. The story- -
- Bana bak.
- Beau, look at me.
Bu bir yanıt değil.
That's not an answer, Beau.
- Naomi, Beau'yu dava ediyor.
- Naomi's pressing charges against Beau.
Marie kusuyordu ve Beau kapıyı kapattı.
Marie was throwing up and Beau shut the door.
Herkes ne yaptığını biliyor.
Hey, Beau! Everybody knows what you did!
Beau.
Beau.
- Beau'nun arkadaşı mısın?
- Are you a friend of Beau's?
Yani ben, Beau ve Naomi hakkında bir dedikodu yaydım.
I mean, I spread a rumor about Beau and Naomi.
Beau'ya yardım etmek istiyorsan, daha iyi birşey bul.
If you want to help Beau, do better than, "I made it up."
Bunu Beau için yapmıyorum.
I'm not doing this for Beau.
Bu sana yardımcı olabilir.
This could help you, Beau.
Sen bilirsin ama ararsan, Beau ile aranda nelerin geçtiğini asla bilemezsin.
If you do, you'll never know what happened between you and Beau.
Beau'dan söz et?
What about Beau?
Beau sana tecavüz etmedi.
Beau never raped you.
Dinle. Beau Edson'la konuştum.
Listen, I talked to a Beau Edson.
Beau Edson itin teki.
Well, Beau Edson's an asshole.
Onu intihara iten biri varsa, o da Beau'dur.
If anyone pushed her to commit suicide, it was him.
Beau'yla.
With Beau.
Yani bu işi Beau mu yaptı diyorsun?
So you're saying Beau may have done this?
- Beau'nun seni pataklamasından korktun.
- Afraid LeBeau'd kick your ass.
Beau burada.
Naomi Beau's here.