Bellows traducir inglés
212 traducción paralela
Göğsünde delik açtığım zaman böyle konuşamayacaksın.
After I let a little air into your bellows you'll whistle a different tune.
Kızgın demirin dövülmesini izlemeyi ve körüğün uğultusunu duymaya can atıyorlar.
They love to see the flaming forge And hear the bellows roar
Arzu ateşini, kayıtsızlık körüğüyle canlandır.
Fan the flame of desire with the bellows of indifference.
Myra, bu benim dayım, duyduğun bağırtıların kaynağı o idi.
Myra, this is my uncle, the source of those bellows you just heard.
Ben şahsen körük kullanırdım.
I'd use a bellows myself.
Bay Bellows, bir haber var mı...?
Mr Bellows, has there been any word from...?
Şimdi ne diyorsun, Bay Humble Bellows?
What do you say now, Mr. Humble Bellows?
- Bay Bellows, yelken açın.
- Mr. Bellows, make sail! - Aye, aye, sir!
Bay Bellows, Şu yarım akıllı maymunların kalanını güvertenin altında tutun.
Mr. Bellows, keep the rest of these half-masted monkeys below deck.
Kıyı bataryası onlara karşı alabanda istiyor, Bay Bellows.
Shore battery's asking for a broadside against them, Mr. Bellows.
Hayır, hiç de değil, Humble Bellows, hiç de değil.
Why, not at all, Humble Bellows, not at all.
Bay Bellows, şu üçünü aşağıya götür ve kabin anahtarlarını bana getir.
Mr. Bellows, take all three below and bring me the cabin keys.
Bay Bellows...
Mr. Bellows...
Beni sattın, Humble Bellows, hem de Kralın dalkavuğuna.
You've sold me, Humble Bellows, and to a king's flunky.
- Güzel konuşma, Bay Bellows.
- Well spoken, Mr. Bellows.
Harika bir karar, Bay Bellows.
A splendid decision, Mr. Bellows.
Bu bir kutlamayı gerektiriyor, eh, Bay Bellows?
This calls for a celebration, eh, Mr. Bellows?
Kralın dalkavuğu Humble Bellows'dan bir maymun yarattı.
King's flunky made a monkey of Humble Bellows.
Demirciler körükleyecek.
The smiths by their bellows.
# Köyün demircisi bıkıp usanmadan hava körükler
The wind from the bellows blows without end,
Asker gibi bağırıyor ve oduncu gibi yiyor.
He bellows like a Marine and eats like a lumberjack.
- Aşağılarda çalışıyorum.
- I worked the bellows.
( Bağırır ) İmdaaaat!
( Bellows ) Help!
Aha oradalar!
- There they are! - ( Western bellows )
Bellows.
Bellows.
Ordu gibiyiz, Bellows da ortalarda bir yerde.
We got an army, and Bellows is somewhere in the middle.
- Bellows.
Bellows.
Bellows!
Bellows!
Gözünü kaçırma Bellows.
Don't you look down, Bellows.
Bu gece Bellows oğlanıyla şahitleri mahkemeye götüreceğim.
Got to take that Bellows boy and those witnesses down to the county seat tonight.
Bellows'la o şahitleri götürürken yaptığına dikkat et.
Getting Bellows and those witnesses down there, you mind what you're doing, now.
Kanı yıkayan "herhangi biri" değildi Bellows.
Wasn't "anybody" washing the blood off, Bellows.
Bellows'un birini aldattığı ilk defa olmuyor.
Wouldn't be the first time Bellows has fooled somebody.
Bu Bellows ormanın içinden doğru otoyola gidiyordu.
This Bellows, he was headed for the highway straight through the woods.
Kim olduğunu biliyorsun Bellows!
Now, you know who it is, Bellows!
- Çık dışarı Bellows.
Come on out, Bellows.
Şimdi bitti Bellows.
Now, that's it, Bellows.
Dağların kızı, Preverti'nin adıyla Rani'yi bağrına basan bütün dünyayı titreten.
( Man bellows ) In the name of Preverti, daughter of the mountains whose embrace with Rani made the whole world tremble.
- Bayan Bellows, içeri gelin.
- Mrs. Bellows, come in.
Ian Bellows!
Lan Bellows!
Bir şey gördüm ve Tanrı adıyla emin olamasam da sanırım Ian Bellows'du.
I've just seen something and by all that's holy, I just can't be sure, but I think it's Ian Bellows.
Bayan Bellows'a ne söyleyeceğim?
What will I tell Mrs. Bellows?
Bayan Bellows nasıl?
How's Mrs. Bellows?
Bellows'u bulduğunuz yerde mücadele izleri var mıydı?
Were there signs of a struggle with Bellows?
Bellows'un cesedi pek de uzakta bulunmadı.
Bellows'body was found not far away.
- Evet ve Ian Bellows da.
- Yes, and Ian Bellows.
Peki Bellamy için mi, yoksa Bellows için mi çalışacağım?
- Will I work for Bellamy or Bellows?
Bay Bellows artık burada çalışmıyor.
- There is no Mr. Bellows anymore.
O kükrerken nasılda hepsi titriyor. Ya sen?
- How they all tremble when he bellows.
Körükler rüzgar etkisi yaratırken, meşale ona güneşe yaklaştığını düşündürüyor.
The bellows create the illusion of wind, while the torch makes him think - - He's nearing the sun. - That's right.
Geliyor musun, Bay Bellows?
Coming, Mr. Bellows?