Benoit traducir inglés
334 traducción paralela
Peder Benoit ve bisikleti kahvaltıya yetiştiler.
Father Benoît and his bicycle are in time for breakfast.
Bisikletinizi holde bırakmanız şart mı, Peder Benoit?
Seriously, must you keep your bicycle in the hall, Father Benoît?
Peder Benoit, lastik yamamayı öğrenmelisiniz.
Now, now, Father Benoît, you should learn how to patch a tire.
Otto, Peder Benoit rica ettiydi..... bisiklet lastiğini onarabilir misin?
Otto, Father Benoît asked earlier, would you please mend the tire on his bicycle?
Paris'e gidin. 62 Rue de Picpus adresinde Saint-Benoit hemşireleri manastırı var.
Go to Paris, 62 Rue de Picpus, at the convent of the sisters of Saint-Benoit.
Paris'te Picpus Sokağı 62 No.ya gidin. Orada Saint-Benoit rahibelerinin manastırı vardır.
Go to Paris. 62 Rue de Picpus, at the convent of the sisters of Saint-Benoit.
Bir saat sonra, Catherine ve Jean gri bir Bentley'e atladılar ve gece kuşlarının sesleriyle çınlayan St. Benoit Caddesi'nden yavaşça geçtiler.
An hour later, Catherine and Jean got up got into a gray Bentley and slowly drove away through the noisy crowd of night owls on the Rue St. Benoit
Benoit!
Benoît!
- Kapıyı kapat Benoit.
- Close the door, Benoit.
Benoit, şu çivileri hemen yukarı çıkart.
Benoit, take these nails upstairs right away.
Benoit'e günaydın demedin.
You didn't say good morning to Benoit.
Hemen geri gel Carmen ve Benoit'e yardım et.
Come right back down, Carmen, and help Benoit.
Benoit, bu hırkaları raflara koysana.
Benoit, put these sweaters on the shelf.
Dikkatli ol Benoit.
Careful, Benoit.
Benoit, buraya gel.
Benoit, come here.
Benoit yukarı kimin çıktığını gördün mü? Alexandrine!
Benoit... did you see who just went upstairs?
Geliyor musun Benoit?
Are you coming, Benoit?
- Hazır mısın Benoit?
- Are you ready, Benoit?
Benoit, kutuyu yatak odası kapısına doğru sürükle.
Benoit, drag the box to the bedroom door.
Yapamam Benoit.
I can't, Benoit.
Burada ne yapıyorum Benoit?
What am I doing here, Benoit?
Benoit'i yanına al.
Take Benoit with you.
Kahretsin Benoit, hatırlamaya çalış!
Damn it, Benoit, try!
Geldik Benoit.
We're here, Benoit.
- Senatör Gallimar'ın kardeşini öldüren katil Jacques Benoit hakkında bişeyler okudunuz mu?
Surely, you've been reading About this cutthroat, Hacques Bienoir, who killed the brother of senator Gallimar.
Clare Benoit, Mickey, Noeaux ve Mike.
Clare Benoit, Mickey Noeaux and Mike.
- Clare Benoit?
- Clare Benoit?
- Tatil keyfi mi, Benoit? - Kesinlikle!
- Enjoying the vacation, Benoit?
- Benoit, pozisyonunu bildir.
- Benoit, report your position.
- Benoit, burası 0KW7.
- Benoit, this is 0KW7.
Mr. Benoit Croissant had an appointment in the bar.
Mr. Benoit Croissant had an appointment in the bar.
Dikkatli ol, Benoit, bölgede bir fırtına var.
Careful, Benoit, there's a cyclone in the area.
Ben Benoit!
I'm Benoit!
Hey, Benoit.
Hey, Benoit.
Yine mi sen, Benoit?
You again, Benoit?
Üzgünüm, Benoit ama burda sana göre bir şey yok.
Sorry, Benoit, but there's nothing here to see.
Hoşçakal, Benoit.
Goodbye, Benoit.
Benoit!
Benoit!
Alman kuzenim, Benoit Clou, böyle küçücükken koskocamandı,
My first cousin, Benoît Clou, he was tiny, like this... he was big, fat, broad, strong, like that... well, he too got lucky with diabetes!
Ot. Benoit'nın cebinden arakladım.
- Grass, took it from Benoit's pocket.
Benoit benim için tam bir keyifti.
Benoit was such a delight.
Benoit'm!
Benoit!
Benden ne kadar istersen iste Rémy daima, ama daima Benoit ayarlayacaktır.
Whatever the amount you need, Remy, Benoit will always, and I mean always, deliver.
Bay Benoit beni işe aldırdı.
Mr. Benoit got it for me.
Son bir kez, Benoit Patard alaycı gülümsemesi,... alışılagelmiş kendini beğenmiş tavırları ve gözlerinde küstah bakışlarla sanık sandalyesine oturdu.
For the last time, Benoit Patard stood in the dock, a sardonic grin on his face, and his usual smug, arrogant glint in his eye.
Fransız Oliver Benoit.
Frenchman Olivier Benoit.
Bu Benoit.
This is Benoit.
"Benoît gerçekten boşalmamı sağladı!" Yanındaki erkek tereyağı gibi eriyor.
"Benoît could really make me come!" The guy beside you melts away like butter.
"Benoît ve ben burada kaldık."
"Benoît and I stayed here."
- Benoît'i anmanın vakti geldi sanırım.
That's the time to mention Benoît.
Seni seviyorum " " Benoît'le aramızda geçenler tümüyle cinseldi. "
With Benoît, it was... purely sexual. "