English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ B ] / Bile

Bile traducir inglés

294,075 traducción paralela
Kendi anneme bile hiç iç çamaşırlarımı yıkatmamıştım.
I've even let Mother wash my underwear!
Burada bile peşimizde.
He is after us even here, too.
Çalışmayacağım dediğin için buluşma ayarlamak bile zorlaştı.
Since you said you are not going to work, it's so hard to even set up a meeting.
- Neyi? Benimle konuşmuyorsun, yüzüme bakmıyorsun, gülümsemiyorsun bile.
You're not talking to me or meeting my eyes or smiling.
Okyanusa dönsem bile öleceğim.
Unless if I return to the ocean, I'll probably die.
Okyanusa dönsem bile öleceğim.
Unless I return to the ocean, I'll probably die.
Daha benim bile bilmediğim bir kalbe bağlı yaşadığını bilmek...
Knowing that your life depends on my heart which I don't even know —
Suda bile çok kolay değil ve uzun süredir karada olduğumdan gücümü biraz kaybettim.
It's not that easy in the water, and I'm a little short on stamina since I've been on land for so long.
Zerre kadar bile.
Totally not.
Masum bir denizkızı olman gerek ama sen adi ve alçaksın, yalan bile söylüyorsun!
You're a mermaid that's supposed to be innocent and ignorant, but you're so vulgar and base, even lying!
Hiç de bile. Hoşuma gitti aslında.
I kind of like it, actually.
Bunu neden yaptığını bile bilmiyorsun, değil mi?
You don't even know why you're doing this, do you?
Kiliseye bile katılırım belki.
I like it. I might even join the church.
- Bu aptallığı yapamazsın. - Oldu bile.
Can't be this stupid.
Ortak bir çıkara hizmet ediyor diye herkes ödeme yapıyor. Teşekkür ederim ama barımın etrafındaki kusmukları işler kötüleşse bile ben temizlerim. Peki.
And everybody does it because it's in the common interest.
21,5 haftadır kimse ondan haber alamıyor ve tek bir kuruş bile harcamamış.
Nobody's seen or heard from her in 2 1 / 2 months, and she didn't spend a dime.
Yok ya, sen 6 yaşındayken bile iriydin.
No, you were huge, even when you were 6.
Tek söyleyeceğim bu. Sen onun çocuğu bile değilsin hem.
You're not even her kid.
Belki burada bile değildir. Burada olmalı.
Maybe it's not even here.
- Bilemezsin. - Kendi çetesi bile bunu biliyordu!
His own crew knew that!
Smurf boğulmamak için kendi çocuklarının bile üstüne çıkarmış.
Smurf will climb over her own kids just to keep from drowning. You're not even her kid.
Ev bulmasına bile yardım ettim.
I even helped him find an apartment.
Suçlu olduğu için polislerden kaçtığını bir kere bile düşünmedim.
I never once thought he was avoiding the cops because he was guilty, and he used that faith.
Bu onur için teşekkür ederim ve bu büyük bir onur... fakat asıl teşekkür edilmesi gerekenler biz eve döndükten sonra bile... orada savaşmaya devam eden adamlar ve kadınlar.
I appreciate this honor, and it is an honor, but the real praise goes out to all the strong men and women who continue to fight long after we've come home.
Ne olduğunu sormadın bile.
You didn't even ask what it is.
Bu onur için teşekkür ederim, ve bu büyük bir onur... ama asıl övgü biz döndükten sonra bile... orada savaşmaya devam eden adamlar ve kadınlara yapılmalı.
I appreciate this honor, and it is an honor... but the real praise goes out to all the strong men and women who continue to fight long after we've come home.
- Evet, seçtim bile Connie.
- Yeah, I have chosen, Connie.
Osurukla sanatın farkını bile bilmem ben!
I don't know good art from a good fart, me! Ha-ha!
Adını tahmin bile edemeyeceksin.
You'll never guess what his name is.
Rampalar konusunda başlamayayım bile.
And don't get me started on ramps.
Burada sinyal yok. Polis için bile.
Right, well, there's no signal down here, not even for a triple-nine.
Bana bak, parıldıyorum ve bu hafta cilt bakımı bile yaptırmadım.
Look at me, I'm glowing, and I didn't even get my peel this week.
İlk beşe bile girmez.
Not even top five.
Sorun şu ki burada olmayı istemiyorum bile.
Thing is I don't even want to be here right now.
Aç bile değildim, ama ızgaranı ve kaburgaları gördüm.
I wasn't even hungry, but I saw you had the rib eye and the indoor grill.
Uyuşturucu yüzünden Drew'un babasının hayatı mahvoldu, - o yüzden elini bile sürmezdi.
Drew's father's life was destroyed by drugs, so he never touched them.
Doğru, ama ölmek istesek bile kendini koruma söz konusu olunca belli kalıplar ortaktır.
That's true, but there are certain patterns that we all share when it comes to our self-preservation, even when we think we want to die.
Dolu bile değil.
It's not even loaded.
Hatta biri bana yüzük bile verdi.
The one guy even gave me this ring.
Ringe çıkmak için ölürüm bile.
I'd kill to get in any ring.
Benden isteme bile.
Don't even ask.
Anita uğradı ve 20 dakika kalmadı bile.
I wanted to tell you, Anita just stopped by, and she didn't even stay the full 20 minutes.
- Senin burada olduğunu bildiğini bile sanmam.
I really don't think she even knows you're here.
Kayıtlara geçsin, bir kadının hatalı olduğunu kabul etmesi bile imkansız gibidir.
And for the record, a woman admitting she was wrong is a unicorn in itself.
- Kazandı bile.
He already has.
FBI bile beni terk etti.
Even the FBI's abandoned me.
Avukatım bile yok.
I don't even have a lawyer.
Ailesinin ne yaşadığını hayal bile edemiyorum.
I can't imagine what his family's going through.
Emily bile ne konuştuğumuzu bilmeyecek.
Not even Emily will know what we've discussed.
Kazanın bir parçası olmalı ve çarpma anını da deneyimlemek istiyor, kurtulamayacak olsa bile.
He needs to be a part of it, and he wants to experience the moment of impact, even if it means he doesn't walk away from it.
- Zorunda olsalar bile.
Yeah?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]