Bills traducir inglés
5,333 traducción paralela
İşaretlenmemiş banknotlar.
Unmarked bills.
Bankadan yeni çıkmış hepsi de.
Brand new bills!
Faturanı ödemeyi unutmuşsun.
You forgot to pay your utility bills.
Faturalarını öde!
Pay your bills!
Faturalarımı ödemen çok hoş bir hareket, Daniel.
So nice of you to pay my bills, Daniel.
Flynn'in paralarının hepsi yeni banknotlar.
Flynn's money was all new bills.
Bulduğunuz paraların diğer yüzündeki seri numaraları Maryland merkezinde tedavül ediliyorlar.
The bills with serial numbers on either side of the money you found are circulating in central Maryland.
Tüm zamanların en büyük kuru temizleme faturası olmalı.
They are calling it the dry cleaning bills to end all dry cleaning bills.
İstersen bana yüz dolar sıçan tek boynuzlu bir at teklif et sana vereceğim şey, baş ağrısından öte geçemez.
You could offer me a unicorn that shit $ 100 bills, and I'd still never give you more than a headache.
Terapi faturaları da bunun kanıtı.
As proven by my therapy bills.
Faturaları ödüyor ama.
Hey. It pays the bills.
Bunlar faturalar, mektuplar, ve bunlarda bölgendeki bekâr Hristiyanların listesi.
Here's bills, letters, and this is new listings of Christian singles in your area.
HR Rusların kanlı parasını istemiyor.
See, HR doesn't want blood-soaked bills from the Russians.
Aldığım parayla faturalarımı ödüyorum.
It pays the bills.
- Elin avucun para görsün!
Full of dollar bills, y'all.
Epey fatura var gibi.
- Looks like a lot of bills.
- Çoğunlukla faturalardan oluşuyor.
It's mostly bills. - Like I said, it's junk.
Sadece düşünüyorum ama aldığın parayla bu faturalardan bazılarını ödesen nasıl olur?
What if you pay those bills with the money you just got?
Tabii, faturalarımı ödeyeceğim.
- Yeah, I'm gonna "pay my bills." Ha, ha. - Ha, ha.
Kutunu kurcaladım, dayanamadım ve bazı faturalarını ödedim.
I just couldn't help it. And I paid some of your bills and I'm so sorry.
Bu paralar tanganın arasına kendi kendine sıkışmayacak.
These dollar bills aren't gonna stick themselves in a thong.
Salındığı zaman Federal hapishaneden onu almışsın ve hastalandığında muayene faturalarını ödemişsin.
You picked him up from Federal prison when he was released, and then you paid his medical bills when he got sick.
Ama bu faturaları ödemeyecek.
That's not gonna pay the bills.
Faturaları kim ödüyor?
Who pays the bills?
Fillmore ve Western ona işaretli para ödemişlerdi ki şimdi size geçti o para.
- Fillmore and Western paid him with marked bills, which he passed on to you.
Faturaları ödemek lazım değil mi?
Gotta pay the bills, huh?
90 bin dolar ödeme epey fatura eder.
Well, 90 grand pays a lot of bills.
Vergilerini ödemek için sen ne yapıyorsun Lily?
What do you do to pay the bills, Lily?
Kağıt para verin.
Just give me the bills.
Oradan oraya koşuyor, endişeli, borçlar...
Running about, worries, bills...
Pekala hepsi çok eski görünüyor.
Well... all the bills look pretty old.
20 dolarlık banknotlar piyasada 4-5... yıldan fazla dayanamazlar.
$ 20 bills do not last in circulation more than four or five years.
Büroda ki arkadaşlar paraların kara listede olduğunu söylüyor.
My friend at the Bureau says these bills were flagged.
Hatta kredi kartına çok yüklenmişse de çoğunlukla ayakkabı, kıyafet ve kuaför masrafları karşımıza çıkıyor.
And even though she racked up huge credit card bills, it was mostly for shoes and clothes and hair salons.
Charlotte, pasta fırınında çalışıyor benim sorumluluğumdaki hastane faturalarını ödemek için.
Charlotte, she's working in a bakery to pay for medical bills that are my responsibility.
Parayı geri almamız gerekiyor. Aynı banknotları. Böylece emniyet müdürlüğü hayatlarımızı cehenneme çevirmemiş olacak.
we need to get this money back, the exact bills, or the commissioner's office will make our lives hell.
- Sayın Yargıç, bu faturalar,... ortak ve avukat çalışmalarını ayırmaya...
- Your Honor, these are the bills segregating out hours based
Vergilerimi ödemeye yetiyor.
Well, it pays the bills.
Maalesef Dave, tarih vergileri ödemiyor.
Unfortunately, Dave, history doesn't pay the bills.
Faturalar, kira ve telefon dahil, babasının adına.
Bills, including rent and phone, are in her father's name.
Kredi kartının faturalarını gözden geçiriyorum.
Just going through your credit card bills.
Bak, faturaları gözden geçiriyordum,... ve bence kısabileceğimiz birkaç şey var.
Look, I was going over these bills, and I think there's a few more areas where we can cut back.
Bir çaydanlığa oturdum, ve para dökülmeye başladı... bozuk para, kağıt para, her şey.
I sat on a pot, and money just started pouring out of it... coins, bills, everything.
Peki, ikinizin maaşı önümüzdeki hafta yapmam gereken ödemeyi karşılayacak mı?
And how are your two salaries going to pay my bills next week?
Faturalar ödendi, araba çalışıyor.
The bills are paid, the cars are working.
" Ama yetişecek bir uçak ve faturalar vardı.
" There were planes to catch and bills to pay.
Hastanaye baya borçlandılar.
The hospital bills are the debt.
Bir kurye çalınmış faturaların bazılarıyla radarımıza yakalandı.
A courier just showed up on our radar with some of the stolen bills.
Peter burayı sevdiğini biliyorum ama etrafta bisikletle dolaşman faturaları ödemiyor. Ve çocuklar İtalyan okulunda hiçbir şey öğrenemiyorlar.
Peter, I know you love it here, but riding your bike around town isn't paying the bills, and the kids aren't learning anything at that Italian school.
Sorduğunuz şey şuysa, birçok faturayı ben öderim.
You're a partner at an accounting firm? I pay most of the bills, if that's what you're asking.
Ama benim faturalarımın ödendiğinden emin oluyorsunuz?
But you're making sure all my bills are being paid?