Bisküvi traducir inglés
1,299 traducción paralela
Sen bisküvi ye, bırak ben konuşayım.
Have a cookie, and let me talk.
Hâlâ konuşuyorsun. - Sen de bana hiç bisküvi vermedin!
Well, you never gave me a cookie!
O yaratıkların leziz bir bisküvi için her şeyi yapabileceğini duymuştum.
I hear those pups'll do anything for a tasty treat.
Üç yumurta, sosis, bisküvi ve sos.
Three eggs, pigs in a blanket.
- Meyve suyu ve bisküvi al kendine.
- Get yourself juice and cookies.
Bir bisküvi daha alsam yeter.
I'll have another biscuit.
Bir, iki, üç, dört, beş. Beş bisküvi.
One, two, three, four, five £ £ five biscuits.
Peki Edi, sen de lanet yatakta bisküvi yemesen daha iyi olur.
Well, Ernie, I wish you wouldn't eat cookies in the damn bed!
Fırınım o kadar küçüktü ki, yeterli adette bisküvi yapmak 6 saatimi alırdı.
My oven was so small, it used to take 6 hours to make a decent-sized batch of cookies.
Ve eğer çiçek sevmiyorsan, bisküvi.
I... And cookies in case you don't like flowers.
Bisküvi krizini atlatmana yardım etmek benim için problem değil.
You know, I don't mind helping you, through your little cookie crisis.
Peki Ben, saat 5'te kadar 75 bisküvi hazır olur mu öğrenirsen, minnettar olurum.
Well, um, Ben, I'd, uh, appreciate it, if you wouldn't mind finding out, if I could get 75 cookies by 5 : 00.
Bisküvi değil, mantı o!
That's not a Nutter Butter. That's an old won ton!
Hakem bakıyor bisküvi.
Judge rules Nutter Butter.
Bak, hayatımızdan iki dakikayı nazik davranmayı ayırınca yalnızca köpeklerini kontrol etmekle kalmıyorlar bir de tandığım belirli bir çift tıka basa bisküvi yiyor.
We take two minutes out of our life to be nice, and not only will they control their dog, but I know a certain couple who are now stupid with water crackers.
Ve bu demek değil ki çikolatalı bisküvi bedavaya geliyor.
And that doesn't mean you get a free chocolate biscuit.
- Bisküvi?
Biscuit?
Bisküvi ve kekler burada olacak.
We'll have the biscuits and the cakes here.
Bisküvi yiyişi ve kaşmir kundağı, çok fazla şey söylediğimi ispatlıyordu.
Biscotti-eating, cashmere-swaddled proof that I had said too much.
Plaza Hotel'de çay içip, bisküvi yemek gibi.
Like lame tea and scones at the Plaza Hotel?
Bisküvi alabilir miyim?
- Can I have a cracker? - Please.
- Bisküvi'yi mi?
- You mean Biscuit?
Oh, peki, toplantı sırasında bisküvi falan ister misiniz?
Oh, so, um, you guys need me to empty the, uh, wastebaskets or something?
Yoksa Bayan Erhardt kahve hazırlayabilir. Bisküvi veya turta da ikram edebilirim.
Otherwise Mrs. Erhardt will prepare a cup of coffee biscuits and a slice of pie.
Unutmayın, bisküvi pişirmek istediğinizde soğuk su ve Pappy O'Daniel ununu kullanın.
And remember... when you're fixin to fry up some flapjacks... or bake a mess of biscuits... use cool, clear water... and good, pure Pappy O'Daniel flour.
Bisküvi ister misin, Emilie?
Want a biscuit, Emilie?
- Bir bisküvi daha.
- And a bikkie too.
Neyse ki jeneratörümüz ve bir sürü bisküvi ve çayımız var.
Luckily we've got our own genny, enough tea and biscuits to sink a ship.
Sardar Patel', yönettiği zaman, raja'lar ve mihraceler, bisküvi yiyecek.
When Sardar Patel rules, rajas and maharajas will eat wafers.
Her gün hindistancevizli bisküvi getirirdi.
He used to bring coconut biscuits every day.
Bisküvi'yi gören var mı?
Uh, any-anybodyseen the Biscuit?
Bisküvi'yle ilgili bir sorunumuz var.
Mm-mm.We have a problem with the Biscuit.
Hadi, Bisküvi.
Come on, Biscuit.
Oh, Ally.Al.Bu kaset şimdi, Bisküvi den sana geldi.
Oh, Ally. Here. This cassette just came for you from the Biscuit.
Bisküvi seni arıyor.
Oh, Ally, the Biscuit's looking for you.
- Evet. Bisküvi'yle konuştun mu?
Yeah.
Evet, uh, uh, Bisküvi?
Yeah, uh, uh, Biscuit?
- Lezzetli bir bisküvi.
- A delicious biscuit.
Kedi bir fırının içinde yavrulayabilir,.. .. ama asla o fırında bisküvi yapamaz.
A cat can have kittens in the oven but that don't make'em biscuits!
Yanında nane şekeri ve biraz da bisküvi olsun.
A box of Thin Mints and some Tagalongs.
Biraz şarap var, ortaklardan birinden bir sepet dolusu sabun, vücut kremi biraz ev yapımı bisküvi.
Well, we've got some wine, got a basket of, uh, soaps and skin creams from one of the partners, um, some home made biscotti.
Sıcak bisküvi ister misin?
So, how would you like a nice warm biscuit?
Bayanlar, herşeyimiz var harika daireler, işler arkadaşlar ve seks ve yiyebileceğimiz kadar bisküvi sipariş edebiliriz.
Ladies, we have it all - great apartments, jobs, friends, and sex... We can have quiche delivered and eat it too.
Bisküvi kutusundan çıkan bir takı için mi?
Some trinket out of a crackerjack box?
- Veya bisküvi hamuru.
- Or cookie dough.
Bisküvi istemiyorsun çünkü açlığını bastırdın.
You didn't want the biscuit because you satisfied your hunger.
Çikolatalı bisküvi beni bekliyor.
I've got a chocolate finger waiting for me.
bir parça bisküvi onu devirdi.
Half a biscuit knocked him out
O bisküvi istiyor.
He wants biscuits!
Biraz bisküvi ister misin?
Would you like some biscuits?
Ben ona bisküvileri teklif ettim - tekrar bisküvi olmaz
- Not biscuits again!