English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ B ] / Bomboş

Bomboş traducir inglés

1,278 traducción paralela
Terkedilmiş bir yatak, aynalarda canlanır hatıralar bir bakarsın ki yüreğim bomboş
A bed, a mirror, and a heart are all empty.
Bu bomboş orman?
This empty wood?
Kafaları da bomboş.
Stupid as well.
Belinda McGovern bir sabah bomboş hissederek uyanır.
Belinda McGovern wakes up one morning feeling empty.
Bütün gecem bomboş.
Tonight, my dance card is wide open.
Kulaklarının arası bomboş.
There's nothing between their ears.
Büyük bir tavan aram var ve beyaz duvarları bomboş.
I'm the one with the big loft and all the empty white walls.
- Çocuklar, Veronica bana bomboş bir hayat sürdürdüğümü gösterdi.
Chef, this place isn't you! Children, Veronica showed me that I've been living a very empty life.
Her şey kuru anlamsız ve umutsuzca bomboş değil mi?
Everything dry... and meaningless and hopelessly empty?
Bomboş bir yol gibisi yok!
Boy, you can't beat the open road!
O salak çocuklar atıldığından beri orası bomboş!
It's totally deserted ever since those dorky kids were dismembered.
Hayatım bomboş.
I feel nothing.
Bazı sabahlar kendimi bomboş hissediyorum.
Some mornings I feel empty.
Bomboş bir hayat.
I live a blank!
Gökyüzü yaratıldı birinci saatte. Daha dört mevsim yokken, bomboş uzayda dururdu "gökyüzü" öylece.
A noble governor like you do you not know any justice?
Abdul! Elin bomboş!
You're empty-handed!
- Ev bomboş.
- Emptying the house. - It's my furniture.
Çevresi yaklaşık 10 kilometre, burada yaşayanları tahliye ettik, yani, bomboş!
It's about 10 kilometers around, but we evacuated everyone, so it's empty!
Ve orda oturuyor... bomboş.
And she sits there, empty.
Ya da birdenbire bomboş kalması.
Or suddenly becoming void of it.
Bomboş bakıyorlar.
There's nothing there.
Çocuklar büyüyor, ev bomboş bazı heyecanlara ihtiyacım var.
The kids are growin', the nest is empty, and I need some excitement.
- Dolap bomboş dostum.
The cupboard is bare, man.
Sepet bomboş.
The basket is totally empty!
Kafam bomboş.
I am so wiped out.
Bomboş evde otururuz.
I mean, it's just sitting there all empty.
Gerçek şu ki, seninle konuşmak mümkün değil, Kafanda bomboş geri zekalı.
The fact that it's all you ever talk about, you stupid dill hole.
Şuraya bak, gerçekten bomboş.
Look at this place. It's virtually empty.
Orası bomboş bir arazi.
We're looking at a pretty desolate area.
44 yıldır bomboş duruyor.
Empty 44 years- -
Madam, kiler bomboş.
The larder is empty.
Birden, orada değilmiş gibi bomboş bakmaya başladı. Sonra da dizlerine..
You know, she gets this blank look like she's not even there, and she starts hugging her knees -
Bomboş bulduğum bir evden bahsediyorum.
Talking about an empty house?
Ve eve vardığımda içerisi bomboş geldi.
And when I got home now, The place felt empty.
Sam, acaba içinden tamamen bomboş oturmak yerine bana yardım etmek gelmiyor mu?
Sam, do you ever... get the slightest inkling that you might want to help me... instead of doing absolutely nothing?
Zihnim bomboş.
My mind is blank.
Önce delirir daha sonra aklı beyaz bir kâğıt gibi bomboş olur.
Go crazy in an instant, then blank like a piece of paper. I n an instant, clean.
Bomboş.
Empty.
Topu al ve ilerle. Potanın önü bomboş.
Let's see a little ball movement!
Oda bomboş görünüyor.
The room looks so bare.
Neden elleri bomboş kalacakmış ki?
Of course he gets to keep the house. Why should he be left with nothing?
Midem bomboş.
My stomach's a churning void.
Ve sonunda, kız ve oğlan bir daha asla duyulmayacakları bomboş topraklara doğru koşuyorlar.
In the end, the girl and the boy run away together into the wilderness... never to be heard from again.
Neredeyse bomboş bir yer.
Almost bare I don't know.
Dolap bomboş.
The fridge is empty.
Her yer uçsuz bucaksız, bomboş.
Everything is empty, immense.
Bomboş koca plajda yedi en çok onüç metre uzağıma.
Seven metres, maximally thirteen from me on the empty beach.
200, 300, 500, 800 kişi birden aynı anda tüydü. Bir keresinde karnaval zamanı 400 çocukla birlikte kaçmıştım. Okul bomboş kalmıştı.
Any weaknesses in the police department of a state or country will become obvious in a hostage situation.
Sahil bombos.
Go ahead. The coast is all clear.
Ellerimiz bomboş.
"Empty-handed we came"
Ellerimiz bomboş olacak.
"Empty-handed we will leave"

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]