Bonus traducir inglés
2,658 traducción paralela
Artı olarak o kıza, etrafında olup, onu düşünmekten başka yapacak daha iyi işlerin olduğunu göstereceğiz.
And as a bonus, we show that girl that you got better things to do than sit around, thinking about her.
Noel zamanı, sıradan bir borsa acente işinde, en büyük ikramiyeyi kim alır?
At Christmas, who gets the biggest bonus at Christmas in an average broker job?
Bir kokteyl peçetesine 20 milyar Dolar yazsam ve bunu J.P. Morgan'a satsam J.P. Morgan'da bir kokteyl peçetesine 20 milyar Dolar yazsa ve bu iki peçeteyi bir barda değiş tokuş etsek her birimiz ücret olarak % 1'in çeyreğini ödesek Noel ikramiyesi için çok büyük para kazanırız.
If I write $ 20 billion on a cocktail napkin and I sell it to J.P. Morgan and J.P. Morgan writes $ 20 billion on a cocktail napkin and we swap those two cocktail napkins at a bar and we each pay ourselves a quarter of 1 % in a fee we make a lot of money for our Christmas bonus.
Hediye mi, ikramiye olarak mı?
As a reward, bonus?
- İkramiye mi?
- Bonus?
- Ama evet, o da iyi oldu.
That's an added bonus.
- Yat, Pinot Seurat şarabı,.. ... hatta tahvilleri bile 2006 - 2010 arasında aldığınız ikramiyeyi kullanarak satın almıştınız, öyle değil mi? - Evet, öyle sanıyorum.
The yacht, the Pinot seurat, even the bearer bonds - - those were all bought by bonus money you received from 2006 to 2010?
Bu ikramiyeyi hangi muhasebe oyunlarıyla almış olduğunuzu jüriye anlatabilir misiniz?
That's a hell of a bonus. Would you tell the jury the accounting practices that allowed you that bonus?
Kaybedersen, ikramiyesi Save the Children'a gider.
Miss it, his bonus goes to Save the Children.
Para da ona kalacak.
And he gets to keep the cash as a bonus.
Tatil ikramiyesi zamanı gelince cömert müşterilerimizin olmasına şükrediyorum.
Come holiday bonus time, we're lucky some customers have a serious sweet tooth.
Ayrıca ekstradan takip aletleri de getirdim.
Also, I brought along some bonus surveillance gear.
Ve artı olarak, Atlantik ortaklığı bitene kadar ortalarda dolaşmayacağım.
And a double bonus, I won't be around for the end of the Atlantic alliance.
Şimdi, bakın, bunun hediyesi de var...
Now, see, this one's got an added bonus...
Ücretin geri kalanını gönderiyorum. Bir miktar da ekstra...
Straight into offshore accounts, so I'll send you the rest of your fee, with a bonus.
Madem sen ekstra diyorsun...
A bonus will be a bonus.
Seni görmek ikramiye gibi.
Seeing you is a bonus.
Bunun emeklilik ikramiyem olduğunu düşün.
Just think of it as my retirement bonus.
- bonus alacaksın... - Merhaba.
- you will get a bonus...
Olay yerindeki adamsa, yaklaşık Ethan'ın ölçülerinde üstelik meth çekmiş.
If it's the guy from the scene, about Ethan's size with the added bonus of meth.
Buna ek tur da diyebiliriz.
And I'd like to call this the bonus round.
Oraya vardığınızda ek tur için son kuralları vereceğim.
Once there, I'll give you the final rules for everyone's favorite bonus round.
Ek tur, ha?
Bonus round, huh?
Merhaba bayanlar ve baylar. İkinci tura hoşgeldiniz. Şu meşhur ek tur.
Hello, ladies and gentlemen, and welcome to round two, the illustrious bonus round.
Karar vermek için 60 saniyeniz var yoksa bu şansı kaçıracaksınız.
You have 60 seconds to decide, then the bonus round will expire.
Ek turda yaptığın gibi mi?
Like when you figured out the bonus round?
Ekstra noktalar.
Bonus points.
Öldürdüğün kişiye göre puan kazanıyorsun. Öldürdüğün yer ve öldürüş şekline göre de bonus alıyorsun.
You score a certain amount of points for who you kill, and then you get bonuses for where you kill'em and how you kill'em.
Ayın çalışanlarına prim verilmediğini söylesem?
What if I told you there was no bonus for being employee of the month?
- Biliyor musun Mike ve ben zaten çok fazla eğlendik, ama, siz sanki bütün bunları yapmışsınız gibi...
You know, Mike and I were already having so much fun, but having you here is, like, this whole added bonus.
Yanında eşantiyon olarak da birkaç çıplak resmimi ekleyebilirim.
And as an added bonus, I'll take some tasteful nudes of myself.
Bir-iki gün önce, fazladan ödeme yapmış.
A couple days ago, he gets a bonus check.
Kıçımı kurtarmana karşılık O'Brien, ufak bir hediye.
Call it a bonus, O'Brien, for saving my ass back there.
- Ayrıca 2 bin TL bonusun.
And the 1,000 euro bonus.
Ve 2 bin TL bonusun kazananı, Winnie McGoogan.
.. and the 1,000 euro bonus is Winnie McGoogan.
İkramiye zamanı geldiğinde bunu unutmayacak!
Who will remember that at bonus time!
5 yatak odası, 3 buçuk banyo, bir yüzme havuzu, ve bir misafir evi...
Five bedrooms, three and a half bathrooms, a swimming pool, and a bonus guest house...
Bir ikramiye gibiydi.
It was like a bonus.
Bonus da kazandım.
And I got miles.
Şimşekler çakmadı. Bir gece bir sürü hukuk öğrencisiyle oturuyordum. Herkes şirketlerin verdikleri hakkında konuşuyordu.
Well, it wasn't a lightning bolt exactly, but I was sitting around with a bunch of other 1-L classmates at dinner one night and everyone was talking about what firms offer what starting salaries and what bonus so and so got
Jimmie bize test sürüşü önerdi.
Jimmie has offered us a bitchin'bonus.
İkramiyesi, sigortasi da cabası.
Plus bonus and social security.
Öldüğün zaman puan kazanacak mısın?
I mean, do you get bonus when you end up dead?
Ve bir de bonus olarak da sırrını tümüyle saklı tutacağıma söz veriyorum.
And as an added bonus, I promise I will keep your secret entirely to myself.
Böyle yakışıklı biri olduğun için özel bir ikramiye bu.
It's a special bonus because you are such a hunk.
- Amsterdam'ın mükafatı için yeterli.
- Enough for the Amsterdam bonus.
- Peki ya mükafat?
- And the bonus'?
Mükafatı unutmayın.
Remember the bonus.
Örneğin ikramiyenin yarısını Save the Children'a verelim?
How about half your bonus to Save the Children?
Bu tam bir bonus oldu işte.
That's a nice bonus.
- Bonus Jonas.
The bonus Jonas.