Born traducir inglés
26,171 traducción paralela
Hangi günde doğduğumu bilmiyorum ama hatırlattığın için sana teşekkür ederim.
I don't know the day I was born, but thank you for reminding me.
Baelfire'ın hayatına karşılık ikinci çocuğumu takas ettim.
In exchange for Baelfire's life... I made a deal to give up my second-born child.
Ama senin ikinci bir çocuğun yok ki.
But you don't have a second-born child.
Bir prenses olarak doğmalıydı.
She should have been born a princess.
Doğum günümü kutlamama bir kez olsun izin vermedi. Çünkü doğmam onun başarısıymış ; benim değil.
Do you know she never let me celebrate my birthday because being born was her achievement, not mine?
Pond'ların evindeki bodrumdan gelen bu oyuncaklar Amanda daha doğmadan oraya konmuş.
All these toys come from the crawl space in the Ponds'home long before Amanda was even born.
McCullough'in doğumu Tempe, Arizona.
McCullough was born in Tempe, Arizona.
Yemin ederim, sizin gibi bir katil, doğduğuna pişman olacak.
And I swear that you, murderer, You will regret that you were born.
- Bunu nasıl bir fahişe doğurmuş böyle.
- What you bitch you is born this.
Belki bu çatı altında bulamayabilir ama New Orleans'da doğduğunun farkında mısın yıllarca bu bölgeye hükmettiğinin St. Anne kilisesinin merdivenlerinde kılıcını en iyi adamlarımdan birinin kalbine sapladığının.
Well, maybe not under this roof, but you are aware that she was born in New Orleans, terrorized the Quarter for years, thrust her blade through the heart of some of my best men, on the steps of St. Anne's Church.
Hesaplarıma göre 6 aydan kısa sürede... Dünya yüzeyini % 96'sı yaşanılamaz hale gelecek. Uzayda doğanlar için bile.
By my calculations, in less than 6 months, 96 % of the Earth's surface will be uninhabitable... even for those born in space, so, you see, the City of Light is the only thing that can save you.
Bebek doğana kadar bekleyelim, sonra boyayıp boyamayacağımıza karar verelim.
Can we just wait until the baby's born, maybe then we can decide whether or not... -... we want to change the walls. - No.
Daha doğmamış bir bebeğe olan takıntın.
You obsessing over a baby that isn't even born yet.
- Tamam. Böylece, Gaia beni yutabilir. Sonra, yeryüzüne karışırım ve başka bir şey olarak yeniden doğabilirim.
- That way, Gia can consume me and then I'll be recycled into the earth, and I can be born again as something else.
Hangi gezegenden geldiğimi ya da nasıl doğduğumu bilmiyorum.
I don't know what planet I come from, or how I was born.
Nasıl doğduğunu bilmek istiyorsun.
You want to know how you were born.
Hunter olarak doğdun.
You were born a Hunter!
- Beyim İtomori doğumludur da.
He was born in Itomori.
Sen doğduktan birkaç ay sonra onu annen de görmüştü.
Your mother saw him, too..... in the first months after you were born.
- Bense bunun için doğmuşum.
- I was born for it.
Doğduğun andan itibaren onu ben benden çaldın.
You fucking stole him from me the second you were born.
Temeli eski ve kişisel bir meseleye dayanıyor.
Born of an old and personal rivalry.
7 Şubat 1927'de Paducah'da doğmuş.
Born Paducah, February 7, 1927.
Bebek olarak nefret ve günahla, acı dolu bu dünyaya doğmuş olduk.
Now, as babies, we're born into this world that's filled with bitterness and hatred and sin.
- Doğma büyüme Jersey.
- Miss... - Jersey born and raised.
Burası Fillory nin doğduğu yer.
This is where Fillory was born.
Hatta doğmamış olmanız.
Haven't even been born yet.
Doğduğunda aptal sanmıştım.
When he was born, I thought he was touched.
- Bridget doğarken arabada koyduğun CD.
When Bridget was born, the CD you put in in the car.
Sebebi de babam ve onun babası sırasıyla Serçe Parmak Josephine Melcher I ve II'ymiş. Bunun da sebebi işte böyle doğduklarında falan hepsinin serçe parmakları yanlardan böyle çıkıntı yapmış.
Pinkie-Toe Josephine Melcher I and II, receptively, is'cause, you know, like, when they was born, just, like, their pinkie toes stuck out to the side like that.
Yüce İsa'ya, O'nun tek oğluna Bakire Meryem'den doğan Efendimize ölüp gömülen ve tekrar ölümden dönen Tanrı'nın sağ eline inanıyor musun?
Do you believe in Jesus Christ, his only son, our Lord, who was born of the virgin Mary, suffered death and was buried, rose again from the dead, and is now seated at the right hand of the Father?
Sen bir şerefsiz olarak doğdun.
You were born a scumbag. I just...
Bir bilgisayar korsanının ortaya çıkması için iyi bir başlangıç gibi.
Seems like the perfect recipe for how a hacker handle gets born.
1986'da Fas'ta doğmuş.
Born in Morocco 1986.
Yani sen 1993 yılında doğdun.
So that'd make you born in'93.
Buzağı hareketsiz doğdu.
That calf was born still.
Bir Rayburn olarak doğmanın başına gelen en kötü şey olduğunu.
Being born a Rayburn was the worst thing that ever happened to him.
Kalp nakli yapılması gerekiyor ama doğuştan "situs inversus totalis" yüzünden bazı komplikasyonlar söz konusu.
She needs a heart transplant, the slight complication being she was born situs inversus totalis.
Joy'un iç organları doğuştan ters taraftaydı.
Joy was born with her internal organs inverted.
Themyscira denilen bir Amazon adasında doğmuştur.
She was born on this island of Amazon. It's called Themyscira.
Şüphesiz ki onlar nasıl doğdularsa öyle olmalıdırlar.
One hath to be true to the way one was born.
Stacey'mizin doğduğu gece almıştım onu ona.
I bought it for her the night our Stacey was born.
Başka bir mirasçı olduğunu varsayalım ancak dünyanın herhangi bir yerinde ya da geçtiğimiz yüzyılın herhangi bir zamanında doğmuş onlarca insan vardır.
I suppose there could be another heir, but he or she could've been born anywhere in the world, at any time in the last century to any one of several dozen people.
148 ve dedemin ben doğunca verdiği uğurlu iki dolarımla beraber tam 150 dolar.
... and my lucky $ 2 bill my grandpa gave me when I was born... Makes $ 150.
Ben Singapur'da doğdum, Virginia'da büyüdüm.
I was born in Singapore, raised in Virginia.
Doğduğunda koydukları isim.
The name you were born with.
Zaten Ağustos doğumluyum burcum polisliğe uygun değil.
Though born in August, I'm no Leo.
Ben doğma büyüme New York.
I'm born and raised in New York City.
HIV pozitif doğmuş.
He was born HIV positive.
Alex, sen bunun için doğdun. Gidip tarih yaz.
Alex, you were born for this, so just go make history.
Bebeğin henüz kulakları bile yok.
The baby doesn't even have ears yet. It's probably going to be born without ears.