Boşaltın traducir inglés
3,089 traducción paralela
Sam, kuzeydoğu tarafı sizin. Bizimkilere yardımcı olun, alanı boşaltın.
Sam, go with'em, north east door - give our guys some privacy.
Jules, plazayı boşaltın!
Jules, let's clear the plaza.
Boşaltın burayı!
Clear it up!
Jules, boşaltın burayı!
Jules, get everybody outta here.
Boşaltın hadi!
Now.
Bir parti yapacaklar mı bilmiyorum... 6. katı boşaltın.
I don't know if there was a party planned- - Evacuate the sixth floor.
Branson, bagajlarını boşaltınca hastaneye gidip Leydi Sybil'ı yemeğe beklediğimizi hatırlat.
Branson, when you've finished unloading, run down to the hospital and remind Lady Sybil that we expect her here for dinner.
Pekâlâ, boşaltın. hastalar ve gerekli olmayan personel sığınaklara!
All right. Evacuate. Patients and nonessential personnel...
Bütün görevli gardiyanlar boşaltın orayı hemen!
All available guards discharge now!
Lütfen seti boşaltın.
Clear the set please.
Binayı boşaltın! Hemen!
Evacuate the building!
Boşaltın!
Let's clear out.
Sadece burayı boşaltın!
Just get out of here!
Tramvayı boşaltın! Bomba var!
Everyone get off the tram, bomb!
- Ufacık patlamayla, odayı boşaltın.
Some explosion. You cleared the room.
Konuşmayın, kuyuyu çabuk boşaltın!
Don't talk Draw out the water quickly
Boşaltın!
Evacuate!
Yolu boşaltın.
Clear out of the way!
Pekâlâ, boşaltın burayı.
All right, hit the bricks.
Dans pistini boşaltın.
Clear the dance floor.
- Burayı boşaltın.
- You should evacuate
Evet, millet odayı boşaltın.
Yeah. Everybody, let's clear the room.
Odayı boşaltın lütfen.
Clear the room, please.
Ceplerinizi boşaltın!
Empty your pockets!
Boston Polisi'yle orayı hemen boşaltın. İşte.
Coordinate with Boston P.D. And start evacuating.
Geri çekilip alanı boşaltın.
Move back and make some space.
-... çocuğun bağırsaklarını yere boşaltırım. - Adın ne? - Ne!
- What's your name?
Herkes hemen boşaltısın.
Everyone, evacuate immediately.
Banka hesaplarını boşaltıp otele yerleştiğin ve yeniden Vicodin'e başladığın için mi?
Because you cleared out your bank account, checked into a hotel, and started back on Vicodin?
İçeri gidip yemek yapmaya başlayacağım. Sen Frida'yla bavullarını boşalt.
I'll go inside and start making dinner, and you and Frida can unpack.
Rahatlıyorum, zihnimi boşaltıyorum ve inşa etmenin heyecanını tadını çıkarıyorum.
I just relax, turn my brain off and enjoy the thrill of the build.
O tarafa götürün, içinde ne varsa boşaltırsınız.
Go over to the other side, then unload what's in there.
Hayatlarını kurtarmak için şehri mi boşaltıyorlar?
Are they, uh, evacuating the city to, uh, save their lives or...
Stüdyoyu boşaltır mısın lütfen?
Yeah? Can you get everyone to clear the studio, please?
Laverne, 55 Crane caddesinde 3 kilometrelik bölgenin boşaltılmasını istiyorum.
- Laverne, I need a two - mile perimeter Around 55 crane street evacuated.
Neden eşyalarını boşaltıyorsun?
♪ Men. ♪ Why are you unpacking?
Biliyor musun, gerçek bir centilmen gelmeden önce bağırsaklarını boşaltırdı.
You know, a real gentleman would've taken his poop before he came over.
- Evi boşaltır mısınız?
Will you empty the house?
Boşaltın.
Clear out.
Eğer onun masasını boşaltırsam kendimi daha iyi hissedeceğimi düşündüm.
Which is why I thought that if I cleaned out her desk, then I would feel a lot better.
Önceki raporları baz alırsak fabrika atıklarının gelişigüzel boşaltıldığı görünüyor.
That article behind says the factory disposes waste materials carelessly too.
Atık boşaltımının her ayın on dördünde yapılmasına rağmen bu atıkların yağışlı günlerde nehirlere boşaltıldığı belirtiliyor.
The 14th of each month is when they dispose waste materials. But there's an article that says they're releasing the waste into the nearby streams illegally on rainy days.
Yolu boşaltın!
Clear out of the way!
Yolu boşaltın.
Clear the road.
Çek ve tasarruf hesabı yakın zamanda boşaltıldı.
His checking and saving accounts were recently emptied.
Çekmecelerden birkaçını boşaltırım.
I'll clear some drawers out.
Yani işi iptal edip banka hesabını boşaltıp tren istasyonun etrafında mı gezmiş?
So she canceled a day of work to hang out at a train station and empty her bank account?
Winslow sokağın boşaltıldığını anlarsa bir şeyler döndüğünü anlar.
Well, if Winslow sees the street being evacuated, - he's gonna know something's up.
Yani, Dan gidip Tim ve kızını borcuna karşılık rehin alıyor, üstüne de karısının hesabını boşaltıyor.
So Dan takes Tim and his daughter collateral and then sends the wife to go drain the accounts?
- İznin olsun ya da olmasın... - Yanına birkaç kutu al çünkü masanı boşaltırken işine yarayacak. -...
I'm going to Estes with or without your approval.
Tamam, o halde saç ve boşaltılmış mücevher kutusuna bakarsak,.. ... yatak odasının birincil suç mahalli olduğunu düşünüyoruz.
Okay, so, given the hair and the emptied jewelry box, we're thinking the bedroom was the primary crime scene.