Breeze traducir inglés
2,037 traducción paralela
Breeze Loo bir fikirdir.
No. Breeze Loo is an idea.
Kendisi oradaki herkesi içine alan doğanın bir gücüdür, onlar Breeze Loo'yu hep canlı ve zirvede tutar.
He's a force of nature that includes each individual out there that keeps that Breeze Loo juggernaut alive and pumping.
Bu yüzden seçmelere katılacağım, benim ne kadar iyi olduğumu birinci elden görecekler, ve Breeze'nin hakkettiği parayı tam olarak ödeyecekler.
So, I'm gonna go through this audition process, they're gonna see firsthand how much better I am than the competition, and then they're gonna pay the full price of what the Breezy Breeze is worth.
- Breeze.
- Breeze.
Breeze Loo, seçmelerin bugünkü bölümü için ne düşünüyorsun?
Breeze Loo, what do you think about today's part of the audition?
Hayır, gerek yok, Breeze.
No, we're fine, Breeze.
- Teşekkür ediyorum, Breeze.
- Thank you, Breeze.
- Teşekkürler, Breeze.
- Thanks, Breeze.
Breeze nerede?
Where's Breeze?
Breeze hangi cehennemde?
Where the fuck is Breeze?
Breeze, iyi misin?
Breeze, are you OK? Breeze!
- Breeze, beni duyuyor musun?
- Breeze, can you hear me?
Çocuklar!
Guys! Breeze!
Cole, Saraghina'yı Breeze ile konuşurken görmek nasıl bir şey?
Cole, what was it like to see Saraghina talking to Breeze?
Breeze, Cole Kim hakkında şimdi ne düşünüyorsun?
Breeze, what do you think of Cole Kim now?
Elimizde Breeze var.
We've got Breeze.
Breeze çok sağlam bir oyuncu.
I mean, Breeze is a pretty safe bet.
Pekala, o zaman Breeze.
All right, so Breeze.
- Cole ve Breeze. - Tamam.
- Cole and Breeze.
Tanrım, Breeze!
Oh, my God, Breeze!
Breeze ciddi bir oyuncu olmaya karar vermeden önce bir film daha çevirdi.
# I ain't got no satisfaction # No satisfac...
İşten eve, evden işe.
The commute's a breeze.
- dikkatsizce.
- so carelessly in the breeze.
- Bir neye? Rüzgar gülü.
Blows with the prevailing breeze.
Nehirden güzel esinti alıyor.
Gets a good breeze from the river.
Neon Breeze!
"Neon Breeze!"
Aramızdaki esintiyle.. .. el ele tutuşup güneşin sıcaklığını yüzümüzde hissetmek...
Feel its heat on our faces as we held hands with nothing but the breeze between us.
- Üstü çıplak bir adam ile güneşlenme zamanı.
- with a bare-chested man and a tropical breeze. - [Chuckles]
# Eğer bir meşale yoksa, bir kibrit ışığı da yeter. #
If there's no breeze, light a match please.
Sadece laflıyoruz dostum. Sadece laflıyorsunuz öyle mi?
/ Just shooting the breeze, man.
Konuşan Cool Breeze.
This is Cool Breeze.
Patron metro mormalden çok daha hızlı gidiyor.
Cool breeze : boss. My train is going way too fast.
Bitkiye benzeyenler yumuşak mercanlardır. Sanki hafif bir meltem varmışçasına akıntıyla birlikte dalgalanırlar.
It's the soft corals that resemble the plants, swaying in the current like in a gentle breeze.
Cool Breeze, B.M. Güvenlik elemanlarını tutukla.
Cool Breeze, buttonhole U.N. Security.
Cool Breeze, Betty Blue'nun elinde bir yılbaşı listesi var.
[Jonas On Earpiece] Cool Breeze, Betty Blue has a Christmas list.
- Başlıyoruz, Cool Breeze.
- That's a go, Cool Breeze.
Çocuk oyuncağı,... mikro asteroidler hariç tabii.
- It'll be a breeze, with the exception of the micro-asteroids.
Cool Breeze, durumunuz nedir? Aşağıdayım, Dirt Diver. Görüntü nasıl?
Cool Breeze, what's your status? Your eyes are clear skies.
Cool Breeze kaç tanen kaldı? Bana Tavşan Peter'da diyebilirsin.
Cool Breeze, what's your count?
İstesem havada karada alırım.
- Getting that is a breeze.
Güzel bir yer. Havası güzel. Hafif meltem var.
Nice place.Good weather.Cool breeze.
Akıntılara kapılıyoruz. Ben senin Romeo, sen Juliet. Ben Ranjha, sen de Heer.
We collide, with breeze and tide l`m your Romeo, you`re my Juliet l`m your Ranjha, you`re my Heer
.. mevsimin hafif esintisi gibi.
.. like the breeze of the season.
Point Breeze isimli otelde iki odam var.
I got two rooms at this motel in Point Breeze.
- İşte, Atlantik'ten gelen esintiyi hisset.
- Ah! Smell that Atlantic breeze.
"Arzularım rüzgarlarla savruluyor"
"My desires will remain in the breeze."
"Arzularım daima rüzgarlarla savrulacak"
"My desires will remain in the breeze."
"Arzularım daima rüzgarlarla savrulacak"
"My desires will flow with the breeze."
KÖYDEKİ HAFİF ESİNTİ
A GENTLE BREEZE IN THE VILLAGE
Tatlı bir esintiyi çok mu görüyorsun bana?
is a nice breeze too much to ask for?
Bırak onu, Rush.
/ Just shooting the breeze, huh?